Ceza Genel Kurulu 2015/1119 E. , 2016/339 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 11.03.2014
Sayısı : 41-138
Temyiz Edenler : Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili
Sanıklar ... ve ..."ın katılan ..."ye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK"nun 109/2, 109/3-a-b, 35/2, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; katılan ..."e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı kanunun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.04.2009 gün ve 86-396 sayılı hükümlerin sanıklar müdafii, Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.09.2013 gün ve 14144-9149 sayı ile;
“...Sanıklar eylemlerini cinsel amaçla gerçekleştirdikleri halde, haklarında 5237 sayılı TCK"nun 109/5. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini" isabetsizliğinden bozulmasına oyçokluğuyla karar verilmiş,
Daire üyesi K. Kayan, "5237 sayılı TCK"nun 109. maddesinde hürriyetten yoksun kılma suçları düzenlenmekte, maddenin 5. fıkrasında ise, bu suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde cezada artırım nedeni olacağı ve cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmektedir. 765 sayılı önceki ceza yasasında bu suçun karşılığı olan 429 ve 430. maddelerinde artırım nedeni ‘suçun şehvet hissi veya evlenme maksadıyla işlenmesi’ olarak düzenlenmişti. Yeni ceza kanununda madde düzenlenirken önceki yasadaki evlenme ibaresine yer verilmeyerek sadece şehvet hissinin karşılığı olan cinsel amaç ibaresine yer verilmiştir. Cinsel amaçta, kaba cinsel duyguların tatmini vardır. Ancak evlenme isteği içinde anlık cinsel faydalanma bulunmamaktadır. Mağdure ile ileriye yönelik aile birlikteliği hedeflenmektedir. Yasa koyucunun, yeni ceza yasası düzenlenirken önceki yasanın seçimlik hareketlerinden olan evlenme amacını yeni yasaya almayıp, sadece diğer seçimlik hareket olan şehevi amacı madde metnine alması bilinçli bir tercihtir. Yasa koyucunun bu bilinçli tercihi karşısında, evlenme amacıyla kaçırma ve cinsel bir saldırı veya istismar gerçekleştirilmeyen eylemler için artırım maddesinin uygulanacağını ileri sürmek, isabetli olmayan dayanaksız bir görüş olur.
Öte yandan, yasadaki amaç mutlak bir amaçtır, bu da sadece kaba cinsel duyguların tatmin etmek için cinsel saldırı yapmak amacıdır. Bu amaçla hürriyetten yoksun kılma suçunun işlenmesidir. Artırım maddesinin uygulanabilmesi için bu amacın tartışmasız ve yalın olması gerekir. Evlilik amacıyla hürriyetten yoksun kılmada, evliliğin içinde bulunan birçok husustan sadece cinsellik hususu seçilerek suçun bu amaçla işlendiğini kabul etmek sadece bir yorumdur. Bu da yorumla yasanın uygulanmasını genişletmek olur. Oysa maddi ceza hukukunda yorum yasağı vardır. Cezada kanunilik ilkesi gereğince yasa metninde yer almayan evlenme amacı, yasa metnindeki cinsel amaç olarak kabul edilip, yorumlanamaz. Keza, sanık evlenmek amacıyla suç işler ancak mağdurenin rızasını elde edinceye kadar cinsel bir saldırı yapmayabilir veya hürriyetten yoksun kılma eyleminden vazgeçerek cinsel bir saldırı da gerçekleştirmeden mağdureyi serbest bırakabilir. Bu nedenle bilhassa evlenmek amacıyla bu suçun işlendiği ancak tecavüzün gerçekleşmediği olaylarda cinsel amaçtan dolayı cezayı artırmak yasal değildir.
Bu tartışmalar ışığında somut olayımıza baktığımızda; sanık arkadaşlarıyla birlikte evlenmek amacıyla mağdureyi kaçırmış, bilahare de serbest bırakmışlardır. Olay sırasında mağdureye yönelik herhangi bir cinsel hareket gerçekleştirilmiş değildir. Yasanın cezayı artırmak istediği durum, kaba cinsel arzuların tatmini için cinsel saldırı yapmak amacıyla mağdurlara karşı hürriyetten yoksun kılma suçunun işlenmesidir. Evlenmek amacıyla suçun işlendiği ve cinsel saldırının da gerçekleşmediği bir durumda cezanın artırılması, yasanın lafzına, suçta ve cezada kanunilik ilkesine uymayacağı gibi maddi ceza hukukundaki yorum yasağını da ihlal etmek olacaktır" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yerel mahkeme ise 11.03.2014 gün ve 41-138 sayı ile;
“...Olay tarihinde sanık ..."ın, kardeşi ... ile birlikte savunmalarından anlaşılacağı üzere daha önceden arkadaşlık yaptığı ve evlenmek istediği Sevinç Gültekin"i ve yanında olan kardeşi Hatice Gültekin"i kaçırmak istedikleri, ancak müdahil Hatice Gültekin"in mücadele etmesi ve tanık ..."ın gelip müdahale etmesi nedeniyle onu kaçıramayıp, eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı, müdahil Sevinç Gültekin"i birlikte silah zoru ile kaçırdıkları, daha sonraki aşamada serbest bıraktıkları, kaçırdıkları süre içerisinde Sevinç Gültekin"e yönelik herhangi bir cinsel davranışta bulunmadıkları, olayın bu şekilde gerçekleştiği sabittir.
Yukarıda belirtildiği üzere, Yargıtay bozma ilamında sanıklarının eylemlerini 5237 sayılı TCK"nun 109/5. maddesi kapsamında gerçekleştirdikleri ve bu yönüyle cezalarının arttırılmasının gerektiği belirtilmektedir. Söz konusu kanun maddesinin uygulanabilmesi için hürriyetten yoksun kalma suçunun cinsel amaçla yapılması gerekmektedir. Yani kişi ilk başta kaçırdığı kişiyi egemenlik alanına geçirdiğinde, kendisine karşı bir cinsel davranışı amaçlaması gerekir. Yoksa salt mağdurun bayan olmuş olması, her olayda sanığın veya sanıkların cinsel kasıtla atılı eylemi gerçekleştirdiğini kabul etmemezi gerektirmez. Ayrıca dava konusu olayda katılanlara yönelik herhangi bir cinsel davranışta gerçekleştirilmemiştir. Hürriyetten yoksun kılma suçunun gelecekte soyut olan evlenme maksatlı olarak gerçekleştirilmiş olmasının da Yargıtay bozma ilamındaki karşı oy yazısında da belirtildiği üzere, bir kişinin kaçırdığı kişiye gelecekte evleneceği insan olarak bakması yönündeki yaklaşımının, kaba bir cinsel arzuyu giderme amacına yönelik olduğu söylenemez. Böyle bir durumda herhangi bir amaç olmaksızın bir kadını kaçıran kimse ile arka düşüncesinde gelecekte evlenmeyi düşündüğü bir kadını kaçıran ve ona sevgi besleyen bir kişiye verilecek olan cezalar farklı olacaktır. Eylemler aynı olduğu halde ve kaçırma sırasında ve sonrasında herhangi bir cinsel davranış da olmadığına göre salt kişinin düşüncesinde kişiyi evlenme amaçlı olarak kaçırdığından bahsedilerek ve kaçırılan kişinin kadın olması göz önüne alınarak cezasının arttırılması, adalet duygusunu da zedeler niteliktedir. Somut olayda zaten sanıklar birlikte oldukları süre içerisinde cinsel bir amaçlarının olmadığını katılan ... Gültekin"i serbest bırakarak göstermişlerdir.
Yukarıdaki belirtilen gerekçeler ışığında, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin sanıkların üzerine atılı katılanları hürriyetlerinden mahrum bırakma suçunu cinsel amaçla işledikleri ve bu yönüyle 5237 sayılı TCK"nun 109/5. maddesinin uygulanması yönündeki bozma nedeninin, mahkememizce kabul görmediği..." şeklindeki gerekçe ile önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.07.2014 gün ve 231623 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ... ve ... hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle, sanıklar İlve Göktaş, İshak Aygören, Nizamettin Kökcü, Fatma Aygören ve Rüştü Aygören hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardımdan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları da merciince itirazın reddedilmesiyle kesinleştiğinden, direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar ... ve ... hakkında katılan ..."ye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna teşebbüs ile katılan ..."e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını cinsel amaçla işleyip işlemediklerinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanıkların beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanıklar ve müdafiine bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, sanıklardan ..."ın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine hazır bulunan diğer sanık ... ile sanıklar müdafiinin dinlenilmesi ile yetinilip, sanık ..."dan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden her iki sanık yönünden de sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.03.2014 gün ve 41-138 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden her iki sanık yönünden de sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.