10. Hukuk Dairesi 2016/8127 E. , 2018/7001 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, Kurumca gönderilen ödeme emri nedeniyle Kuruma karşı borçlu olunmadığının tespiti ile ödeme emrinin iptalini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile, 05.06.2015 tarih ve 1478/2965231 sayılı yazı ile bildirilen ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
1) 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Somut olayda; davacı adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması karşısında, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2) Dava, dava dışı ...tarafından ... aleyhine açılan ve kesinleşen davada 12.03.1998-12.03.2003 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespitine karar verilmesi neticesinde, davalı kurum tarafından söz konusu döneme ilişkin olarak ödenmeyen prim ve gecikme zamlarının ödenmesine ilişkin olarak gönderilen borç yazısı üzerine, davacı kurumun borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınıp borçlu olunmadığının tespitine karar verilen tutar üzerinden avukatlık ücretinin, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine aykırılık oluşturacak şekilde nispi yerine maktu olarak belirlenmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün 2. bendinin tamamen silinerek yerine “Davacının, 05.06.2015 tarih ve 1478/2965231 sayılı yazı içeriğinde yer alan borç miktarından sorumlu olmadığının tespitine", cümlesinin yazılmasına,
Hükmün 4. bendinde yer alan "1.500,00 TL" ibaresinin silinerek yerine "6.085,10 TL" ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Üye ..."ın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ..."ün oyları ve oyçokluğuyla 25.09.2018 gününde karar verildi.