10. Hukuk Dairesi 2018/4330 E. , 2018/6996 K.
"İçtihat Metni".........
Ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ve aylığın yeniden bağlanması, yersiz aylığın iadesi amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi davalarının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı birleşen dava davacısı Kurum avukatı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine......Hukuk Dairesince Kurumun istinaf isteminin kabulüne, .... nolu kararın kaldırılmasına, davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir
....... Hukuk Dairesince verilen kararın davacı birleşen dava davalısı avukatı tarafından da duruşmalı temyiz talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.09.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı birleşen dava davalısı adına Av. ... ile karşı taraf adına.......geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; davacının 1991 yılında vefat eden babasından yetim aylığı aldığını, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle Kurum tarafından 22.12.2014 tarihi itibariyle 136.548,36 TL asıl borç, 20.992,19 TL faiz tahakkuk ettirildiğini, davacının babasının 1991 yılında vefat ettiğini, davacının ise 2004 yılında eşinden boşandığını, davacının boşandıktan sonra eşi ile birlikte yaşamasının söz konusu olmadığını, birlikte şirket kurmuş olmaları nedeni ile iş ilişkisi sınırları içinde görüşmeye devam ettiklerini belirterek Kurum işleminin iptali ile kesilen yetim aylığı ödemesinin devamına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen ........sayılı dosyasında davacı Kurum vekili; davalının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının Kurum raporu ile tespit edildiğini, 01.07.2011-30.11.2014 tarihleri arası 136.548,36 TL borç tahakkuk ettirildiğini, 20.992,19 TL yasal faizi ile birlikte tahsili için ....... esas sayılı dosya ile icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
...... vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin yasal mevzuata ve kurum genelgesine uygun olduğunu buna göre davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
Birleşen...... Karar sayılı dosyasında davalı vekili; davalının babasının vefatından 13 yıl sonra boşandığını, bunun sonrasında yetim aylığı almaya başladığını, davacı Kurumun iddia ettiği gibi bir düşüncesi olması halinde bunu çok daha önce yapabileceğini nitekim müvekkilinin böyle bir kötü niyeti olmadığını, müvekkiline ödeme emrinin tebliğinden sonra.......Kurum işleminin iptali davası açıldığını belirtmiş, bu sebeple tarafları ve konusu aynı olan.......sayılı dosyası ile görülmekte olan davanın birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, davacı hakkında yapılan inceleme ve araştırma ile birlikte yaşamaya dair herhangi bir delil elde edilememesi karşısında davalı kurum işleminin hukuka aykırı olduğuna dair kabul ile 2015/302 E sayılı dosyada davanın kabulüne, davacının davalı Kurumdan almakta olduğu babasından bağlanan yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, davacının aylığının tekrar bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2015/481 Esas sayılı dosyada, davanın reddine, davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
......, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının........ sayılı 24.06.2004 tarihli ilamı ile eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya 10.03.1991 tarihinde vefat eden babasından 01.08.2004 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlandığı, Kurumun 05.09.2014 tarihli raporu ile davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi üzerine davacıya 01.07.2011-30.11.2014 tarihleri arası ödenen 136.548,36 TL asıl alacak ve 24.594,82 TL işlenmiş faizi için....... 2015/9836 esas sayılı takip dosyası ile dosya ile icra takibi yapıldığı, davacı borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Nüfus kayıtlarına göre davacı ve boşandığı eşinin farklı adreslerde kayıtlı oldukları, seçmen kayıtlarının farklı olduğu,......... kayıtlarının bulunmadığı, Kurum tarafından denetim yapılan........ ..."nun "6 yıldır site müdürü olduğunu, 01.07.2011 tarihinden itibaren davacı ve eşinin sitede kiracı olduklarını ve ikamet ettiklerini beyan ettiği, bu tanığın mahkeme aşamasındaki beyanında; davacıyı tanıdığını, davacının aidat ödemeye geldiğinde davacının eşini de 2 kez bilardo oynarken gördüğü, bu dairede davacı ile annesinin oturduğunu, davacının eşinin oturmadığını beyan ettiği, aradaki çelişki sorulduğunda tutanağın içeriğinin doğru olduğunu, eşinin sosyal tesise davacı ile birlikte geldiğinde evli olduklarını zannettiklerini beyan ettiği, mahkeme tarafından dinlenen mahalle muhtarının davacıyı ve eşini tanımadığını beyan ettiği, davacı tanıklarının davacının akrabaları oldukları davacı ve eşinin birlikte yaşamadıklarını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Davacının Kuruma verdiği 15.09.2010 ve 30.06.2011 tarihli dilekçelerde adresini eşinin adres kayıt sisteminde gözüken ".......olarak bildirdiği görülmüştür.
Kamu tanığı ..... denetmene verdiği ifade, mahkeme aşamasındaki kaçamaklı beyanları ve davacının Kuruma verdiği dilekçelerde kendi adres kayıt sisteminde kaydı bulunmayan boşandığı eşinin adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi adres olarak göstermesi nedeniyle davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı kanaati oluşmuş, bu nedenle davalı Kurumun istinaf isteminin kabulüne karar verilerek, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı ... vekili, aslen ilk derece mahkemesinin kabule dair verilen kararının usul ve yasaya uygun olup istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmesi gerektiğini beyanla, kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eşiyle 09.07.2004 tarihinde boşanmasını takiben 5434 sayılı Yasa kapsamında iştirakçi olup da 10.03.1991 tarihinde vefat etmiş olan babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla 03.01.2005 tarihli tahsis talebine istinaden 01.08.2004 tarihinden itibaren birikmiş olmak kaydı ile ölüm aylığı bağlanan davacı hakkında davalı kurumca yapılan inceleme sonrasında tutulan 05.09.2014 tarihli denetmen raporu ile davacı hakkında boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadıkları gerekçesi ile 30.11.2014 tarihli kurum işlemi ile 01.07.2011-30.11.2014 tarihleri arasında kalan dönem bakımından ödenen aylıkların 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “a” bendi kapsamında borç tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada,özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşlanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli,davacının kiracı olarak kaldığı iddiası bakımından kira sözleşmesi olup olmadığı, var ise, bu kira sözleşmesinin kim tarafından imzalandığı, kira bedellerinin kim tarafından nasıl yatırıldığı araştırılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Diğer taraftan, uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir.
Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan "tutanaklar" ile ifade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir.
Buna göre, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz etmek mümkün değildir.
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, değinilen yasal düzenlemeler karşısında zorunludur.
Eldeki davada ise, özellikle davalı kurumun denetmen raporunda yapılan araştırma ve kayıtlı verilere göre, davacının ve eski eşinin kayden belirlenen tüm adreslerinde her bir adres bakımından araştırma yapılmalı tüm adreslerde birlikte yaşama olgusuna dair Emniyet araştırması yapıldıktan sonra bir karar verilmelidir. Diğer taraftan, davacı ile eski eşinin şirkette ortak olduklarına dair ileri sürülen iddia kapsamında, bu ortaklığın ne zaman başlayıp bittiği, şirketin hangi tarihe kadar devam ettiği ve ticaret sicilinde kullanılan merkez ve şube adreslerinin tetkiki ile şirketin yaptığı işler nedeniyle davacının ve eski eşinin hangi adresleri kullandıkları araştırılmalı, davacının ve eski eşinin kurumdan tahsis talep ederken belirttiği/kullandığı adres bilgileri ile medula kayıtları dikkatle irdelenmeli, davacı ile eski eşinin ......... tarafsız ve birlikte yaşama olgusunu bilebilecek nitelikte komşularının varlığı araştırılmalı ve beyanları alınmalı ve sonra birlikte yaşayıp yaşamadıkları hususu ayrıntılı şekilde yapılacak araştırmadan sonra belirlenmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O hâlde, davacı birleşen davada davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve........ Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ...........kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, davacı birleşen dava davalısı avukatı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı birleşen dava davacısına yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı birleşen dava davalısına iadesine,
dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
........