Esas No: 2015/497
Karar No: 2016/338
Karar Tarihi: 04.10.2016
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma - Sanığa son sözü sorulmadan yargılamanın bitirilmesi - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/497 Esas 2016/338 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2015/497 E. , 2016/338 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 14.01.2015
Sayısı : 198-39
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanıklar ... ve ..."nın 5237 sayılı TCK"nun 85/1, 62, 50/1-a ve 50/4 maddeleri uyarınca 12.100 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Afyonkarahisar 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.12.2011 gün ve 306-456 sayılı hükmün sanıklar ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 10.02.2014 gün ve 23421-3033 sayı ile;
“...Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; sanıkların kusurlarının bulunmadığına ve katılanlar vekilinin ise seçenek yaptırımların uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nun 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK"nun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, yukarda açıklanan gerekçelerde de belirtildiği gibi sanıkların asli kusurlu olduğu gözetilerek, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 14.01.2015 gün ve 198-39 sayı ile;
“...Dosya kapsamında bulunan ve daha önceki kararımızda hükme esas alınan 30.08.2008 tarihli bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere, sanıklar ... ve ..."nın ikinci derecede tali kusurlu oldukları, sanıkların olaydan ötürü asli kusurlu oldukları yönünde herhangi bir bilirkişi raporunun da dosya kapsamında yer almadığı, hükme esas alınan 30.08.2008 tarihli bilirkişi raporunda asli kusur verilen tek sanığın, Yargıtay ilamı ile hakkındaki hüküm onanan sanık Nebi Kavak olduğu, dolayısı ile haklarındaki hükümler bozulan sanıklar ... ve ..."nın kusur durumunun mahkememizce tali kusur olarak kabul edildiği, bu nedenle sanıkların kusur durumları dikkate alındığında, bir önceki hükümle verilen cezaların dosya kapsamına ve cezanın belirlenmesinde göz önünde tutulacak olan 5237 sayılı TCK"nun 61/1 ve 22/4. maddelerine uygun düştüğü, verilen önceki kararda bu yönden bir hukuka aykırılığın bulunmadığı..." gerekçesi ile önceki hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2015 gün ve 161739 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Nebi Kavak hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnme hükmünün kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan verilen hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan hüküm kurulurken temel cezanın alt sınırdan tespitinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden direnme hükmü kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairenin bozma kararından sonra, yerel mahkemece sanıklardan ..."ın hazır bulunduğu oturumda, sırasıyla hazır bulunan sanık ve katılanlar vekiline bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu, hazır bulunan sanığa son söz hakkı tanınmadan duruşmaya son verilip direnme hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nun "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; "hükümden önce son söz hazır bulunan sanığa verilir" düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.03.2016 gün ve 216-109; 03.03.2015 gün ve 170-20; 03.06.2014 gün ve 1207- 309; 29.01.2013 gün ve 1406-30; 28.04.2009 gün ve 77-111; 29.01.2008 gün ve 193-7; 04.12.2007 gün ve 246-261; 25.04.2006 gün ve 3-124; 06.07.2004 gün ve 138-159 sayılı kararlarında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup, bu kurala uyulmaması kanuna mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
Temyiz merciince verilen bozma kararından sonra ilk derece mahkemeleri tarafından yargılamaya devam olunduğunda, dava henüz sonuçlanmamış bulunduğundan, ilk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamalarda da "kamu davasının kesintisizliği ve sürekliliği" ilkesinin doğal bir sonucu olarak aynen geçerli olacaktır. Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün tesis ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken "son sözün sanığa verilmesi" kuralına uyulmaması hali, gerek "savunma hakkının sınırlandırılamayacağı" ilkesine, gerekse CMK"nun 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum, temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
Öğretide; "Son söz sanığındır. Son sözün sanığa verilmesi, müdafaa bakımından çok önemlidir. Bunun içindir ki son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi mutlak temyiz sebebi, hukuka kesin aykırılık ve dolayısıyla bozma sebebi sayılmaktadır." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2014, s. 1484); "Hüküm safhasına geçmeden önce son söz hazır olan sanığa verilmek zorundadır. Bu hüküm silahların eşitliği ve suçsuzluk karinesi ilkelerinin gereği olarak düzenlenmiş, uyulması zorunlu ve emredici bir hükümdür. Son sözün sanığa verilmesi bozmadan sonraki yargılamada da uyulması zorunlu bir usul kuralıdır." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, cilt: 2, s. 146-149) şeklinde görüşler ileri sürülmek suretiyle, hükmün tesis ve tefhim edildiği duruşmada hazır bulunan sanığa mutlaka son sözün verilmesi gerektiği düşüncesi ittifakla benimsenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama aşamasında sanık ... ve katılanlar vekili dinlendikten sonra, hazır bulunan sanığa son sözü sorulmadan yargılama bitirilmek suretiyle hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK"nun 216/3. maddesine açıkça aykırılık oluşturduğundan, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılık nedeniyle yerel mahkeme direnme hükmünün direnmeye konu her iki sanık yönünden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Afyonkarahisar 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2015 gün ve 198-39 sayılı direnme hükmünün, hükümden önce hazır bulunan sanık ..."a son sözün verilmemesi isabetsizliğinden direnmeye konu her iki sanık yönünden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.