17. Hukuk Dairesi 2016/4088 E. , 2018/8407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili ... Vergi Dairesi Müdürlüğü"nün mükellefi davalı ... Tarım Ürünleri Gıda Hay. Tic. Ltd. Şti"nin 31/12/2013 tarihi itibariyle toplam 150.874,55 TL vergi borcu bulunduğunu, mükellef kurum hakkında yapılan araştırmalar neticesinde borcunu ödemeye yetecek mal varlığına rastlanılmaması üzerine 6183 sayılı A.A.T.U.H Kanunun Mükerrer 35. maddesi kapsamında kanuni temsilcisi ve ortaklarının takibine başlanıldığını ve şirketin ortağı ve kanuni temsilcisi olan ... hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında ... ili ... ilçesi, ... parseldeki 1/40 paylı gayrimenkulün 1/2 hissesini 15.12.2009 tarih ve 26361 yevmiye ile toplam 12.000,00 TL bedelli ..."e, 1/2 hissesini ise yine 15/12/2009 tarihi ve 26361 yevmiye ile toplam 12.000,00 TL bedelle ..."e sattığının tespit edildiğini, alacağın tahsili bakımından sonuç elde etmenin mümkün olmadığını belirterek 15/12/2009 tarihli resmi satışlara ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ve ... mirasçıları vekili; davalı kurumun iddia ettiği gibi bir mal kaçırma durumu söz konusu olmadığını, davalı müvekkillerinin burada iyi niyetli alıcı konumunda olduğunu, davalı müvekkillerinin davalı ... ve şirketinin iflas veya aciz haline düştüğünü bilebilecek konumda olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davaya konu satış işleminin 15/12/2009 tarihinde gerçekleştiği, dava konusu alacağın ise bu tarihten sonra doğduğu, bu itibarla davanın yasal şartları oluşmadığından davacının özel şartları taşımayan davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davaların amacı amme borçlusunun bu Kanunun 27, 28, 29 ve 30.maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali ile alacaklının alacağının tahsilini sağlamaktır. Yasanın 25.maddesinde bu tür davaların borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendisine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçılarına veya kötüniyetli diğer kişilere karşı açılacağı hüküm altına alınmıştır. 31.maddede 27, 28, 29 ve 30.maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini elden çıkarmışlarsa elden çıkardıkları değer nispetinde tazminatla sorumlu tutulurlar. 6183 sayılı Kanunun 35 ve mükerrer 35 maddesinde limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olanlarının kanuni temsilcinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3505 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değişik 10/2.maddesi hükmünce tüzel kişilerin vergi sorumluluklarından doğan edimlerinin yerine getirilmesinden kanuni temsilcilerin tam sorumluluğu oldukları hüküm altına alınmıştır. Buna göre yönetici ortak şirketin vergi borcunun ödenmemesi halinde bu borcun tamamından sorumludur. 6183 sayılı Yasa"nın 37. maddesinde amme alacaklarının hususi kanunlarda belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarda ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vade günü olduğu, aynı yasanın 55 maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere ödeme emri gönderileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda davalı ...’ün davalı şirketin ortağı olduğu, davalı ...’e 2008’den 2012 yılına kadarki vergi dönemlerini içeren borçları için düzenlenen 05/06/2013 ve 11/06/2013 tarihli ödeme emirlerinin 10/06/2013 ve 01/07/2013 tarihlerinde tebliğ edildiği hakkındaki takibin kesinleştiği, dava konusu gayrımnekulün takip konusu bir kısım borçtan sonra 15/12/2009 tarihinde borçlu tarafından diğer davalılara 1/2’şer hisse şeklinde satıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre dava konusu 15/12/2009 tarihli tasarrufun yapılış tarihine kadar doğmuş vergi alacağının bilirkişi marifetiyle belirlenerek 6183 Sayılı AATUHK"nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.
2-Öte yandan ;bu davalarda Hazine için aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmamakla birlikte, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerekir. Ne var ki davalı ...’ün yaklaşık 30 adet taşınmazdaki hisselerine 06/05/2013 ve 16/05/2014 tarihlerinde haciz konulmuş olup bu taşınmaz hisselerinin davacının alacağını karşılayıp karşılayamayacağı anlaşılamamaktadır. Buna göre; davacının tasarruf tarihine kadar olan vergi alacağı tespit edildikten sonra davalı borçlunun haciz konulan taşınmaz hisselerinin davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağı konusunda araştırma yapılmaması doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de, 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan davalarda hükmedilecek avukatlık ücreti maktu ücreti vekalet olduğu gözetilmeksizin davacı aleyhine nisbi ücreti vekalete hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.