Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/15550
Karar No: 2018/20115
Karar Tarihi: 25.09.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/15550 Esas 2018/20115 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/15550 E.  ,  2018/20115 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili davacının davalı Bakanlığa bağlı ... Devlet Hastanesinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiğini, yıllık izinlerin tam kullandırılmadığını, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağının ödenmediğini belirterek işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı cevabının özeti:
    Davalı vekili, husumet itirazına bulunarak davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, işçilik alacaklarından şirketlerin sorumlu oluğunu belirterek davanın şirketlere ihbarını davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    Dosya içeriğine göre; davacı tanıklarından ... B Bloktaki çalışmalarının 12 saat çalışma 24 saat dinlenme şeklinde olduğunu beyan etmiş, diğer tanık ... ise A blokta çalıştığımız dönemde 8 saat B blokta çalıştığımız dönemde 12 saat çalışıyorduk şeklinde beyanda bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise yılın 4 ayı çalışılan B blokta davacının 6 gün 12 saat çalıştığı 1.5 saat ara dinlenme düşülmesiyle 10.5 saatten 6 günde 63 saat çalıştığı ve yasal haftalık çalışma süresini aşan 18 saat fazla çalışmasının bulunduğu değerlendirilerek hesaplama yapılmıştır. Davacının B bloktaki çalışma şeklinin 12/12 mi, 12/24 mü olduğu açıklığa kavuşturulmamıştır. Dosyaya davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan nöbet çizelgesinde ise B bloktaki çalışmaların 08:00-20:00 24 saat ara ile 20:00-08:00 ertesi gün izin şeklinde devir ettiği görülmüştür. Bu husus netleştirilerek hesaplama yapılmalıdır.
    3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu, ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz.
    Somut olayda, dava kısmi alacak davası olarak açılmış ve sonuçlandırılmıştır. Davalı vekili, davacının ıslah dilekçesine karşı kanuni süre içerisinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Bu durumda, davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def"i değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi değerlendirilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 25.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi