3. Hukuk Dairesi 2017/15214 E. , 2018/12063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile evli olduklarını ve ayrı yaşadıklarını, davalının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, aile konutunun davalı tarafından kiralandığını, davalının 01/04/2010 ile 01/11/2011 tarihleri arasındaki kirayı ödemediğini, kendisinin ödemiş olduğu yirmi aylık kira bedeli olan 7.000.-TL asıl alacak ve 1.035.62.-TL faiz için yaptığı icra takibinin itiraz nedeni ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kendisinin kira borcu olmadığını, ibra belgesi bulunduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir .
Mahkemece, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş , hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Anılan karar, Yargıtay 6 . Hukuk Dairesinin 2012/18598 Esas – 2013/ 11137 Karar sayılı ve 26/06/2013 tarihli kararı ile ; " ...Taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından davaya bakmakta Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Bu nedenle Mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile taraflar arasındaki alacağın kira sözleşmesinden kaynaklandığından bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru değildir ... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş, mali müşavir bilirkişiye rapor hazırlatılmış , rapor dayanak alınarak hüküm oluşturulmuştur .
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 1.715.00.- TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına , icra inkar ve kötüniyet tazminatına yer olmadığına karar verilmiş ,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Türk Medeni Kanununun 194/1.maddesi "eşlerden biri diğer eşin açıkça rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez; aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz" hükmünü içermektedir. Ayrıca hükmün ikinci bendinde de "rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir." düzenlemesi yer almıştır.
Somut olayda kira sözleşmesini davalının kiracı sıfatı ile imzaladığı, davalının evin sahibine 21/05/2010 tarihli ihtar ile kira bedelinden evde oturan eşinin sorumlu olduğunu bildirdiği, davacının dava dışı ev sahibi Recep"e 01/04/2010 ile 01/12/2013 arası kira bedellerini ödediği, davaya konu olan icra takibinde davacının davalıdan 01/04/2010 ile 01/11/2011 dönemi kira bedellerini talep ettiği, kiraya konu yerin aile konutu olduğu, davacı vekilinin daha önceki kira dönemlerine ilişkin yapılan başka icra takibi yönünden davalıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır.Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda ise davalının kira sözleşmesini feshettiği tarih esas alınarak hesaplama yapılmıştır . Taraflar dava tarihi itibari ile evli iken yargılama sırasında boşanmalarına dair verilen karar kesinleşmiştir .
Davalının davacı olan diğer eşin rızası olmadan veya mahkemece bu konuda tesis edilmiş herhangi bir müdahale kararı bulunmadan "aile konutu" niteliğindeki taşınmazın kira sözleşmesini feshi sonuca etkili olmayıp, davalı icra takibine konu kira bedellerinden sorumludur. Diğer anlatım ile davalının aile konutu evin konu olduğu kira sözleşmesini feshetmesi davacıyı bağlamaz, hüküm bu nedenle isabetli değildir.
Mahkemece, anılan ilkelere göre bilirkişiden ek rapor alınarak davalının icra takibine konu döneme ilişkin ödemesi gereken kira bedelinin hesaplanması sağlanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.Maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.