14. Hukuk Dairesi 2015/12296 E. , 2016/3290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.06.2009, birleştirilen davada 20.09.2013 gününde verilen dilekçe ile asıl davada müdahalenin men"i, ecrimisil, birleştirilen davada ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 03.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
6100 sayılı HMK’nın "Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi" başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın "Hükmün kapsamı" başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1).
"Hükmün yazılması" başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Somut olayda, asıl ve birleştirilen davalarda her ay için belirlenecek ecrimisil bedelinin o aydan itibaren işleyecek kademeli yasal faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş olup, mahkemece tefhim edilen kısa kararda asıl dava bakımından "dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faize" hükmedilip, gerekçeli kararda ise "10.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faize" karar verilmiştir. Böylece, temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür. Öte yandan, birleştirilen dava bakımından da, hüküm sonucunda, "hükmedilen toplam ecrimisil miktarına dönem sonlarından itibaren yasal faiz yürütülmesi" yönünde karar verilip, hükmedilen ecrimisil miktarları ve faiz başlangıç tarihleri açık ve infazda tereddüt yaratmayacak biçimde belirtilmeyerek HMK"nın 297. maddesine aykırı hüküm oluşturulmuştur.
10.04.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verbileceği öngörülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadğına, peşin yatırılan harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
16.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.