2. Hukuk Dairesi 2014/19456 E. , 2015/3938 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Mustafakemalpaşa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ :16.05.2014
NUMARASI :Esas no: 2014/100 Karar no:2014/496
Taraflar arasındaki davacı (kadın) tarafından açılan "nafakanın artırılması" davası ile davalı tarafından bağımsız olarak açılan "boşanma" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından "kusurlu olduğunun tespitine" ilişkin hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, “boşanma davası sırasında 21.12.2012 tarihinde ölen eşin mirasçıları tarafından kusur tespiti yönünden devam ettirilen dava sonucunda, boşanma davasının davalısı olan sağ eşin kusurlu olduğunun tespitine” karar verilmiştir. Birleştirilen boşanma davası koca tarafından 25.01.2011 tarihinde açılmış, koca boşanma sebebi olarak, daha önce kendisi tarafından açılıp reddedilen davadan sonra eşiyle bir araya gelmediklerine, ortak hayatın yeniden kurulmadığına dayanmıştır (TMK.md.166/4). Gerçekten de, koca tarafından 07.12.2004 tarihinde eşine karşı boşanma davası açıldığı, davanın reddedildiği, kararın 15.10.2007 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmeden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yenide kurulmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu ret kararı, sözü edilen dava tarihine kadar gelinen süreçte kadının kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Nitekim, sözü edilen ret kararının gerekçesinde de “davacının, eşini ihtar talebiyle ortak konuta davet ettiği, bu suretle ihtar talebinde bulunmakla kadından kaynaklanan kusurları affettiği veya en azından hoşgörüyle karşıladığı, bu durumda ihtardan önceki hadiselerden dolayı artık kadına kusur atfedilmeyeceği" belirtilmiş, ihtardan sonra da yeni bir olayın varlığının iddia ve ispat edilemediğine yer verilmiştir. Öyleyse, sözü edilen reddedilen boşanma davasından önceki olaylardan dolayı, artık kadın kusurlu sayılamaz. Ret kararının kesinleşmesinden sonra geçen fiili ayrılık süresi zarfında kadına atfedilebilecek bir kusur ortaya konulamamıştır. Fiili ayrılık süresi zarfında 11.02.2008 tarihinde kadın tarafından “nafakanın artırılması” davası açılmış, kadının ayrı yaşamaktaki haklılık durumunun devam ettiği kabul edilerek, nafakanın artırılmasına karar verilmiş, bu karar da Yargıtay denetiminden geçerek 13.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Kocanın, 04.02.2010 tarihinde açtığı “nafakanın kaldırılması” davası ise, “nafaka bağlanmasını gerektiren koşullarda bir değişiklik olmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş, bu karar da kesinleşmiştir. Gerçekleşen bu durum ve kesinleşen kararlar karşısında boşanma sebebini oluşturan fiili ayrılıkta kadına yüklenebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Sözü edilen kesinleşmiş hükümlere aykırı tanık beyanlarına üstünlük tanınamaz. Öyleyse, davacı-davalı (kadın)’ın kusurunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2015 (Pzt.)