Esas No: 2015/2228
Karar No: 2019/256
Karar Tarihi: 07.03.2019
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2228 Esas 2019/256 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 9. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.11.2012 tarihli ve 2012/276 E., 2012/720 K. sayılı karar, davacı vekili, davalı Atik Pasha Tur. A.Ş vekili ve davalı ... Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10.09.2013 tarihli ve 2013/1661 E., 2013/15622 K. sayılı kararı ile,
"…1- Dosyadaki yazılara, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, göre davacı vekilinin tüm davalılar Atik Pasha Tur. AŞ ile Kasktaş Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit AŞ vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 24.08.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 17,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin, SGK Başkanlığına yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline ilişkin önceki kararının davalı şirketler vekillerince temyizi üzerinde Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda, 28.02.2012 gün ve 10787-2585 sayılı kararla, davalıların sair temyiz itirazları reddolunarak manevi tazminatın çok fazla olduğundan bahisle bozulmasına karar verildiği, Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, bu kez davacı yararına 45.000,00-TL manevi tazminat takdir edildiği, bu kararın da süresinde davacı ile davalılar Atik Pasha Tur. AŞ ile Kasktaş Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit AŞ vekilleri tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Bozma ilamına uyulmakla usuli kanılmış hak oluştuğu ve uylan bozma doğrultusunda yargılama yapılarak sonuca gidilmek gerektiği açıktır. 50.000,00-TL manevi tazminatın çok fazla olduğuna ilişkin bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra bu kez 45.000,00-TL manevi tazminat takdiri ile bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz etmek mümkün olmadığı, giderek uyulan bozma sonrasında takdir edilen manevi tazminatında çok fazla olduğu ortadadır
Davacının iş kazası sonucu % 17,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 20 davalı Atik Pasha Tur. AŞ’nin % 30, davalı ... Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit AŞ’nin ise % 50 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 45.000,00-TL manevi tazminatın çok fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereklerini karşılamaktan uzak bir biçimde manevi tazminatın çok fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar Atik Pasha Tur. AŞ ile Kasktaş Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit AŞ vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: 1-Davalı SGK Başkanlığı vekili,
2- Davalı Atik Pasha Tur. A.Ş. vekili
3-Davalı ... Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit A.Ş. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin Kasktaş…A.Ş nezdinde makine yağcısı olarak çalışmakta iken 24.08.2005 tarihinde görevi dışında kendisine verilen halatları çözme işini yaparken iş kazasına maruz kaldığını ve sağ el üç parmağını kaybettiğini, iş kazası sonrası mesleği olan makine yağcılığını artık yapamadığını, kazanma gücünü tamamen kaybettiğini, özel yaşantısını da tam olarak idame ettiremediğini, psikolojik rahatsızlık duyarak manevi çöküntüye uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00TL maddi ve 60.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK vekili; davacı ile Kurum arasında akdi ilişki bulunmadığını, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat taleplerinin işveren ve varsa kusurlu 3. kişilere yöneltilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde sürekli iş göremezlik oranının tespiti konusunda bir talep olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı Atik Pasha Turizm A.Ş. vekili; davacı ile müvekkili şirket arasında hukuki ya da fiili bağ bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin işçisi olmadığını, çalıştığı sürede emir ve talimatları müvekkili şirketten almadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı ...…A.Ş. arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, Kasktaş…A.Ş."nin yüklenici firma olduğunu ve kendi işçisine karşı işveren konumunda bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile manevi tazminatın zenginleştirme aracı olamayacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...…A.Ş vekili; kazanın davacının dikkatsizliğinden kaynaklandığını, işini yaparken azami dikkat ve itinayı göstermesi gerektiğini, iş yoğunluğu ile alakalı bulunmayan kaide ve esaslara riayetsizlikten kaynaklanan iş kazasının sorumluluğunun işverene ait olmadığını, davacının 24.08.2005 tarihinde geçirdiği iş kazasını müteakip 26.04.2006 tarihine kadar tabi tutulduğu tedavi sonucu hastanelerin mevcut belgelerinden de anlaşılacağı üzere kazadan kaynaklanan arızaların tamamen ortadan kalktığı görülerek işçiye çalışma müsaadesi verildiğini, bu raporlara müsteniden davacının 26.04.2006 tarihinde şantiyedeki görevine başlayarak şikâyetsiz beş gün çalıştıktan sonra izinsiz ve mazeretsiz olarak iş yerinden ayrılması üzerine işine son verildiğini, tazminat miktarının zenginleştirici miktarda tayin olunamayacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının 24.08.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralandığı, maluliyetinin %17 olarak kesinleştiği ve meydana gelen kaza nedeni ile maddi ve manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1,00TL maddi tazminat ile 50.000,00TL manevi tazminatın 24.08.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar Kasktaş…A.Ş ile Atik Pasha Turizm A.Ş."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, davalı SGK aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalılar Kasktaş…A.Ş vekili ile Atik Pasha Turizm A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyizi üzerine;
Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın çok fazla takdir edildiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen ikinci kararda; davanın kısmen kabulü ile 1,00TL maddi tazminat ile 45.000,00TL manevi tazminatın 24.08.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar Kasktaş…A.Ş. ile Atik Pasha Turizm A.Ş."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili, davalılar Kasktaş…A.Ş. vekili ile Atik Pasha Turizm A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyizleri üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; davacının maluliyet oranının %17 olduğu ve maluliyet oranına ekli tıbbi sağlık kurulu kararı incelendiğinde, davacının sağ el ikinci parmak, dördüncü parmak ve beşinci parmağın dip eklemden (ampule) kesildiği, üçüncü parmağın dip eklemden (ankiloze) hareket kabiliyetini kaybettiği, sağ elini tam anlamı ile kullanabilme imkânının ortadan kalktığı, bu sebeple Mahkemece takdir edilen 45.000,00TL manevi tazminat miktarının davacının yaşı, kusur durumu ve tarafların sosyo-ekonomik gelir durumları ile günümüzdeki paranın alım gücü dikkate alındığında fahiş miktarda olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalılar Atik Pasha Tur. A.Ş. vekili, Kasktaş Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit A.Ş. vekili ve davalı SGK vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından iş kazası nedeniyle davacı lehine takdir edilen 45.000,00TL manevi tazminat miktarının çok fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
I- Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyizi yönünden;
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında esasa girilmeden önce davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
Mahkemece verilen 22.07.2010 tarihli ilk kararda “…davalı SGK aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, A....T’ye göre 1.000,00TL red vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı SGK’ya verilmesine…” karar verilmiş, ancak birinci bozma kararı sonrası mahkemece verilen 14.11.2012 tarihli karar ile ikinci bozma kararı sonrası verilen 13.02.2014 tarihli direnme kararında davalı SGK lehine verilen vekâlet ücretine ilişkin bir hüküm bulunmamakta olup, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili bu hususu temyize getirmektedir.
Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 tarihli ve 2013/19-627 E., 2014/439 K. sayılı kararı).
Yerel mahkemece 22.07.2010 tarihli ilk kararda davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğunu nedeniyle reddine karar verilerek davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş ancak mezkur hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmemiştir. Dolayısıyla davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı lehine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik hüküm kesinleşmiş olup, bu yön uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
O hâlde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
II- Davalılar Kasktaş…A.Ş. vekili ile Atik Pasha Turizm A.Ş. vekilinin temyizleri yönünden;
Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, mülga 818 sayılı BK"nın 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine BK 47. (TBK m.56) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut hâlde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, MK"nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 tarihli ve 2033/21-368-355; 23.06.2004 tarihli ve 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 tarihli ve 2013/21-20-868 sayılı kararları).
Somut olayın incelenmesinde 24.08.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik derecesinin %17 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının %20, davalı işverenlerin ise %80 (davalı Atik Pasha…A.Ş. %30, davalı ...…A.Ş. %50) oranında kusurlu olduğu hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında çok fazla değilse de; davacının iş göremezlik derecesi ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında fazla olduğu anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının uygun olduğu görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş yukarda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE oy birliği ile,
2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Atik Pasha Tur. A.Ş. vekili ve davalı ... Kayar Kalıp Altyapı Sondaj Kazık ve Tecrit A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.03.2019 tarihinde oy çokluğu ile,
Kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık; 24.08.2005 tarihinde iş kazası sonucu (sağ elinde 4 parmak kopması) %17 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan ve olayda % 80 oranında kusurun işverende olduğu davada davacı için mahkemece takdir edilen 45.000,00TL manevi tazminatın fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Özel Dairenin çok fazla bulduğu manevi tazminat, çoğunluk görüşü ile bu kez fazla olduğu gerekçesi ile bozulmuştur.
Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; kusur, zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (şu an yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut hâlde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Anılan hükümde hükmedilecek manevi tazminat için kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).
Hâkimin takdir ettiği manevi tazminat miktarı, adalete uygun, ölçülülük ilkesine ve manevi tazminatın amacına uygun, uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletecek, zarara uğrayanda manevi huzur doğuracak ve aynı zamanda caydırıcılık uyandıracak miktarda olmalıdır.
Belirtmek gerekir ki taraflarla yüz yüze yargılama yapan ve bu kriterleri uygulayan hâkimdir. Hâkimin belirleme yaparken takdirine de fazla karışmamak gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, meydana gelen iş kazasında davacı işçi sağ el dört parmağını kaybetmiştir. İş göremezlik oranı % 17 olup, bu orana düşük görünse de davacı her elini kullanmada acı ve ıstırabı yaşayacaktır. Yerel mahkemece bu durum gözetilerek belirlenen manevi tazminat miktarı, ölçülü, amacına uygun, zarar ile orantılı ve üzüntüyü hafifletecek şekildedir. Yerel mahkeme hâkiminin takdirinde olan bu tazminatın çoğunluk görüşü ile fazla bulunarak, kararın bozulması isabetli değildir. Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılınmamıştır.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.