8. Hukuk Dairesi 2010/3911 E. , 2010/5975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.04.2009 gün ve 262/142 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yolu intikal, satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 166 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Hazinenin özel mülkiyetindeki yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Fen Bilirkişileri ...ve ...tarafından dosyaya sunulan 16.07.2008 tarihli rapor ekindeki krokide sürülmeyen kısım olarak belirtilen 8.572,38 m2 "lik kısım dışında kalan 76.454,78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümü ile ilgili olarak davacı yararına tespit tarihi itibariyle kazanma süre ve koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 166 ada 9 parsel sayılı taşınmaz, 16.07.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında; davacının babası olan Haydar oğlu ... tarafından iki yıldır tarla vasfıyla ekilip biçildiği, muhtar ve bilirkişilerin ısrarlı beyanlarına göre Kadastro Kanununun 14. maddesindeki zilyetlik şartlarını doldurmadığı bildirilmek ve tutanağın beyanlar hanesinde de adı geçenin işgalinde olduğu belirtilmek suretiyle 85.027,16 m2 yüzölçümü ile belgesizden, tarla vasfıyle Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız olarak 30.01.2007 tarihinde kesinleşmesi ile de sicil oluşmuştur. Taşınmaz başında 14.07.2008 tarihinde yapılan keşifte dinlenen aynı zamanda tespit sırasında da bilirkişilik yapmış olan yerel bilirkişi ... ve bir kısmı da oturumlarda dinlenilen davacı tanıkları tarafından taşınmazın dedesi ...dan beri davacının ailesinin kullanımında olduğu, dedesinin ölümünden sonra babasına kaldığı ve onun da davacıya sattığı, Kanada"da bulunan davacı adına taşınmazı halen babasının kullandığı ifade edilmiş, Ziraat Mühendisi ..."in 09.09.2008 tarihli raporunda 4. sınıf tarım arazisi vasfında olduğu açıklanmış ise de, kadastro tutanağındaki
açıklamalar ve bir bütün olarak dosya içeriği gözönünde bulundurulduğunda taşınmaz üzerindeki kullanım süresi ve niteliği konusunda duraksama oluşmuştur.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan önceki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmaları gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro çalışmalarının yapıldığı 2006 yılından 20-25 yıl öncesine ait ( 1981-1986 yılları arası ) 1/20.000 veya 1/25.000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları dosyada yer almalı ve bu fotoğraflar stereoskopla incelenmelidir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkeme, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli olan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
O halde mahkemece yapılacak olan iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tespit tarihinden 20-25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılmak olmalıdır. Şahit ve bilirkişi sözleri ilmî esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, tarımsal amaçlı zilyetliğin başladığı tarih belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulamaz.
Mahkemenin kabul şekline göre de, alınan beyanlardan tespit tarihi itibariyle davacının bağımsız olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin bulunmadığı anlaşıldığı halde mahkemenin aksi yönde kanaate vararak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki sınırlamalar yönünden davacının babası için araştırma yapmaması ve onun adına belgesizden tesbiti yapılan taşınmazların miktarlarını gözönünde bulundurmaksızın davacı adına 76.454,78 m2 yüzölzçümündeki taşınmazın tesciline karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.