3. Hukuk Dairesi 2017/1169 E. , 2018/12009 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; eski eşi ..."ın 17/02/2013 tarihinde ölümü nedeniyle, müşterek çocukları ..."ın v...yetinin tedbiren kendisine verildiğini, müteveffanın tek yasal mirasçısının kızları olduğunu, muristen bir bağımsız bölüm, içerisinde bulunan çeşitli eşyalar ile araç kaldığını, davalıların çeşitli ev eşyaları ile evde bulunan ziynet eşyaları ve aracı davalıların aldıklarını ileri sürerek, eşyaların ve aracın aynen iadesi bunun mümkün olmaması halinde; bedellerinin iadesini istemiştir.
Davalılar; ..."nın ölümü sonrasında cenaze işleri ile uğraşırken davacı ..."in müteveffa ..."nın evini çilingir ile açarak evdeki eşyaları aldığını, kendilerinin ise mütevveffanın kırkından sonra bazı giyim eşyalarının hayır için verilmesi amacıyla bu eşyaları almak üzere eve girdiklerini, eve girdiklerinde evin boş olduğunu gördüklerini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davaya konu... plakalı 1997 model Renault Tiwingo marka aracın Aile Mahkemesinin çocuk mallarının korunmasına ilişkin dosyasında da belirtildiği üzere, nerede olduğunun bilinmediği, dava konusu diğer eşyaların ise; cinsinin, markasının gerçekten o evde bulunup müteveffaya ait olup olmadıklarının dosya kapsamındaki delillerle anlaşılamadığı ayrıca aracın ve eşyaların davalılar tarafından alındığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ... adına v...yeten açılan, araç ve evde bulunan eşyalar ile ziynetlerin aynen bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı tarafın araca yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının evde bulunan eşya ve ziynetlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Temyiz incelemesine konu eldeki dosyada; davacı müteveffaya ait olan evde bulunan eşya ve ziynetlerin davalılarca götürüldüğünü iddia etmiştir. Bu durumda, davacı talebine konu eşya ve ziynetlerin evde bulunduğunu, bunların müteveffaya ait olduğunu ve davalılarca götürüldüğü iddialarını ispat etme yükümlülüğü altındadır.
Davada, taraflar iddia ve savunmalarını ispat etmek için tanık deliline başvurmuşlardır. Mahkemece davacının isimlerini bildirdiği tanıklar dinlenmiş, davalının ismini bildirdiği tanıklardan ... "nin ise davalı tarafça dinlenilmesinden vazgeçilmesi nedeniyle beyanı alınmadan karar verilmiştir.
Yargıtay HGK 2007/8-424 E 2007/431 K sayılı 20.6.2007 tarihli kararında da belirtildiği üzere " ... Kural olarak tanık deliline dayanan taraf karşı tarafın muvafakat ve rızasına gerek olmaksızın her zaman göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir. HUMK.nun 307. maddesi takdiri deliller hakkında uygulanmaz. Anılan madde yazılı delillerle ilgilidir. Yazılı delil gösteren taraf karşı tarafın muvafakat ve rızası olmadıkça ona dayanmaktan vazgeçemez. Bu nedenle bilirkişi ve tanık gibi takdiri delillerden karşı tarafın rıza ve muvafakatına gerek olmaksızın her zaman vazgeçilmesi mümkündür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 27.09.1969 gün ve 1969/T-1172-705 sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.10.1949 gün ve 1949/T-177-93 sayılı ilamı bu görüşü doğrulamaktadır. Öğretide de aynı görüş hakimdir. ( Prof. Dr.Saim Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku ... 2000, 7.Baskı Cilt: 1-2 sayfa: 680, Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü İstanbul20016.BaskıCiltIIIsayfa:2187).
Bununla birlikte; bir taraf karşı tarafın muvafakati aranmaksızın tanık dinletmekten vazgeçebilirse de, karşı taraf diğer tarafın vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini kendisi isteyebilir. Öyle ki, daha önceden tanık listesi vermiş olsa ve bu listede karşı tarafın listesinde yer almasına karşılık daha sonra vazgeçtiği tanığın ismi yazılı bulunmasa bile, diğer tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini isteyebilir. Bu halde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274. maddesindeki ikinci tanık listesi verme yasağı uygulanmaz. Çünkü karşı taraf, o tanıkları diğer tarafın delil listesinde bulunması nedeniyle kendi tanık listesine yazmamış olabilir.
Bir tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesi karşı tarafça istenmemiş ise, mahkeme, kendiliğinden re"sen vazgeçilen tanığı yada tanıkları çağırıp dinleyemez. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü ... 2001 6. Baskı Cilt 3 Sayfa: 2595 vd, Dr. Mesut Ertanhan, Medeni Yargılama Hukuku, Tanık ve Tanıklık, Seçkin Yayınları ... 2005 sayfa201).
Somut olayda her ne kadar davacı delil listesinde tanık olarak gösterdiği ..."nin dinlenmesinden vazgeçmişse de; adı geçen tanığın dinlenmesini davacının, talep ettiği anlaşılmaktadır. Usul hükümlerine göre mahkemece; adı geçen tanığın dinlenmesi için davacı tarafa masraf yatırmak üzere süre verilerek, tanığın usul hükümlerine göre daveti ile dinlenmesi gerekirken, adı geçen tanık dinlenmeden yargılamanın sonlandırıldığı görülmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; tanık ..."nin mahkeme huzurunda dinlenmesi ve dosya kapsamındaki deliller ile toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, davacının ispat hakkı ihlal edilerek, tanık delili ve bu çerçevede diğer deliller toplanmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davacının evde bulunan eşya ve ziynetlere ilişkin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının araca ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklandığı üzere davacının evde bulunan eşya ve ziynetlere ilişkin ssair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.