4. Hukuk Dairesi 2014/8590 E. , 2014/10530 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2012/55-2012/676
Davacı E.. T.. vekili Avukat H. E.. tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 31/01/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; dava dışı eski eşinin, babasının tedavisi sırasında tanıştıkları davalı doktor ile birlikteliklerinin olduğunu söylemesi üzerine anlaşmalı boşandıklarını, davalının hasta yakını ile ilişkiye girdiğini, bir ailenin parçalanmasına, iki çocuğun babasız büyümesine sebeb olduğunu belirterek manevi zararının tazminini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, boşanma davasında dava dışı eşin davacıyı davalı ile aldattığına ilişkin bir beyan ve iddianın olmadığı, dava konusu eyleme ilişkin herhangi bir delil elde edilemediği, davacı tarafın eski eşi tanık olarak dinletmeleri talebinin etiğe uygun olmadığı şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklandığına göre, iddia ve savunmanın tanık beyanları ile ispat edilmesi usulen mümkündür ve kabul edilir. Genel anlamda delil toplanması ve somut anlamda tanık dinlenmesi ancak yasanın öngördüğü yöntemle reddedilebilir. Aksi halde tanıklarının dinlenmesine iddia ve savunma haklarının kısıtlanmasına yol açılmış olur ki, eksik soruşturma kararın bozulmasını gerektirir. Somut davamızda, davacının bildirdiği eski eşinin tanık olarak dinlenmeden karar verilmesi iddia hakkının kısıtlanmasına yol açtığından özellikle ve öncelikle eksik soruşturma nedeniyle kararın bozulması gerekir. Mahkemenin, bu tanığın dinlenmesinin etik olmadığı ve dinlenilmesinden vazgeçilmesine ilişkin kararı usule aykırıdır. Şu durumda, gösterilen tanık dinlenmeli, davalı hakkındaki hazırlık evrakı da incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik soruşturmaya dayalı kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/06/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır.
Davalı eş ile ilişkide olan 3. kişinin durumuna gelince; boşanma davasıyla eşinden manevi tazminat alan davacı manevi tazminatın "tekliği ve bölünmezliği" ilkesi gereğince 3. kişiden tazminat isteyemeyeceği gibi bu tazminatı "sadakat" yükümlülüğü olan eşinden istemeyen, istemeyi ihmal eden davacı elbetteki 3. kişiye yönelemez. Diğer yandan MK 2 maddesi gereğince "herkes haklarını kullanırken iyiniyet kaidelerine uymak zorundadır." Davacının eşinden manevi tazminat almışken ya da sadakat yükümlülüğü olan eşi yerine 3. kişiye yönelmesini hukuk düzeni koruyamaz. 3. kişinin bu eylemden dolayı davalı eş ile müteselsil sorumluluğu da kabul edilemez. Zira; sadakat yükümlülüğü sadece eşe aittir.
Belirtilen nedenler itibariyle çoğunluk görüşüne katılmam olanaksızdır. 25/06/2014