Ceza Genel Kurulu 2015/51 E. , 2015/251 K.- HAKARET SUÇU
- DİRENME KARARININ ÖZEL DAİRECE İNCELENMESİ
- YENİ VE DEĞİŞİK GEREKÇE İLE DİRENME
"İçtihat Metni"Hakaret suçundan sanığın beraatine ilişkin, Karadeniz Ereğli 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.10.2009 gün ve 459-867 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 03.12.2013 gün ve 6307-28451 sayı ile;
“Dosya kapsamından, sanığın 2009 Belediye seçimlerinde Belediye Başkanı adayı olduğu, seçim konuşmalarında, görevde bulunan belediye başkanının icraatlarını eleştirerek "Peki sen kamyon garajını bana mı verdin, M.. T.. denen mafyaya verdin, sonrada geri alamadın" şeklinde katılanın ismini de belirterek söylediği mafya kelimesinin yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak bir takım gizli çıkarlar sağlayan örgüt veya bu örgüte mensup olan kimse anlamına geldiği ve katılanın şeref onur ve saygınlığını inciten, küçük düşüren, nitelikte olduğu bu nedenle sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile beraatına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 14.04.2014 gün ve 711-341 sayı ile;
"...Sanığın olay tarihinde seçim dönemi kapsamında DSP Belediye Başkanı adayı olduğu, gazete haberlerinden de anlaşılacağı üzere yapmış olduğu bir seçim konuşmasında "Peki sen kamyon garajını bana mı verdin, M.. T.. denilen mafyaya verdin sonrada geri alamadın" şeklindeki beyanının gazete küpürlerinden de anlaşılacağı üzere o anki mevcut belediye başkanına yönelik eleştirileri kapsamında olduğu İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesine göre de değerlendirilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde; herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin E.Fransa (Başvuru No. 26118/10) kararında Mahkeme "10. maddenin 2. fıkrasının, siyasi söylem ve tartışma alanında -ifade özgürlüğünün en üst düzeyde önem taşıdığı- ve kamuyu ilgilendiren genel nitelikli sorunlara ilişkin alanlarda ifade özgürlüğüne sınırlama getirilmesine kesinlikle izin vermediğini hatırlatmaktadır. Bir siyasetçiye siyasetçi olması dolayısıyla yöneltilen eleştirinin sınırları, sıradan bir kişiye yöneltilen eleştirinin sınırlarından daha geniştir: ikincisinin aksine birincisi zorunlu ve bilinçli olarak fiillerini ve davranışlarını vatandaşların ve gazetecilerin dikkatli bir kontrolüne açık bırakmaktadır; dolayısıyla (siyasetçinin) daha fazla hoşgörülü olması gerekmektedir (bk. Lingens v. Avusturya, 8 Temmuz 1986, § 42, A serisi, No. 103, Vides Aizsardzības Klubs v. Letonya, No. 57829/00, § 40, 27 Mayıs 2004 ve Lopes Gomes da Silva v. Portekiz, No. 37698/97, § 30, CEDH 2000-X)"de belirttiği üzere aktif siyasetle uğraşan kişilerin eleştiri sınırlarını daha geniş tutmuş ve ayrıca siyasetçilerin kamuoyunu aydınlatmak ve somut icraatları anlatabilmek hususunda görevlerinin de olduğu...” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.01.2015 gün ve 226505 sayılı "düzeltilerek onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suçun sübutuna ilişkin ise de,Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Somut olayda, yerel mahkemece ilk hükümde sanığın hakaret teşkil eden sözleri katılanı muhatap alarak söylediğine dair kesin ve şüpheden uzak delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatine karar verilirken, direnme kararında önceki kararında yer almayan; "sanığın olay tarihinde seçim dönemi kapsamında DSP Belediye Başkanı adayı olduğu gazete haberlerinden de anlaşılacağı üzere yapmış olduğu bir seçim konuşmasında "Peki sen kamyon garajını bana mı verdin, M.. T.. denilen mafyaya verdin sonrada geri alamadın" şeklindeki beyanının gazete küpürlerinden de anlaşılacağı üzere o anki mevcut belediye başkanına yönelik eleştirileri kapsamında olduğu hususu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10.maddesine göre de değerlendirilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde; Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Eon-Fransa (Basvuru No. 26118/10) kararında Mahkeme "10. maddenin 2. fıkrasının, siyasi söylem ve tartışma alanında -ifade özgürlüğünün en üst düzeyde önem taşıdığı- ve kamuyu ilgilendiren genel nitelikli sorunlara ilişkin alanlarda ifade özgürlüğüne sınırlama getirilmesine kesinlikle izin vermediğini hatırlatmaktadır. Bir siyasetçiye siyasetçi olması dolayısıyla yöneltilen eleştirinin sınırları, sıradan bir kişiye yöneltilen eleştirinin sınırlarından daha geniştir: ikincisinin aksine birincisi zorunlu ve bilinçli olarak fiillerini ve davranışlarını vatandaşların ve gazetecilerin dikkatli bir kontrolüne açık bırakmaktadır; dolayısıyla [siyasetçinin] daha fazla hoşgörülü olması gerekmektedir (bk. Lingens v. Avusturya, 8 Temmuz 1986, § 42, A serisi, No. 103, Vides Aizsardzības Klubs v. Letonya, No. 57829/00, § 40, 27 Mayıs 2004 ve Lopes Gomes da Silva v. Portekiz, No. 37698/97, § 30, CEDH 2000-X)"de belirttiği üzere aktif siyasetle uğraşan kişilerin eleştiri sınırlarını daha geniş tutmuş ve ayrıca siyasetçilerin kamuoyunu aydınlatmak ve somut icraatları anlatabilmek hususunda görevlerinin de olduğu" şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle sanığın ilk hükümdeki gibi beraatine karar verilmiştir.
Bu nedenle, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmeyen bu yeni gerekçenin, ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesi mümkün olmadığından, yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kdz Ereğli 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.04.2014 gün ve 711-341 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.