Esas No: 2021/25651
Karar No: 2022/4778
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/25651 Esas 2022/4778 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/25651 E. , 2022/4778 K."İçtihat Metni"
Nitelikli hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından suça sürüklenen çocuklar ... ve ...'nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/1-b, 143/1, 151/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Karasu Asliye Ceza Mahkemesinin 24/11/2014 tarihli ve 2013/476 esas, 2014/973 sayılı kararına suça sürüklenen çocuk ... müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2015 tarihli ve 2015/86 değişik iş sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı'nın 08/06/2021 gün ve 94660652-105-54-1068-2020-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 22/06/2021 gün ve 2021/79100 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddî boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği gözetilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre;
1-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesinde yer alan "(1)Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır." şeklindeki düzenleme uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen suça sürüklenen çocuklar hakkında 3 yıl denetim süresi belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde,
2-Suça sürüklenen çocuklardan kayden 02/07/1996 doğumlu ... ve 19/10/1996 doğumlu ...'in, suçun işlendiği 16/10/2013 tarihinde 15-18 yaş gurubunda oldukları anlaşıldıklarından, haklarında tayin olunan cezalardan 5237 sayılı Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamasında;
3-Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/10/2014 tarihli ve 2014/2-40 esas, 2014/453 karar sayılı ilâmında yer alan ''Hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK'nun onuncu bölümünde ".... Bu nedenle mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşebilecektir. Örneğin, aracın camı kırılarak içerideki telefonun alınması halinde hırsızlık suçu yanında, ayrıca hırsızlık suçunun konusunu oluşturmayan araç camının kırılmış olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacaktır. Bununla birlikte, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verilmesinin de söz konusu olduğu hallerde, bu durum 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.'' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, suça sürüklenen çocukların, suça konu motosikleti düz kontak yapmak suretiyle kablolarına zarar vererek çalmaları eyleminde, hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı olması ve korunan hukuki yararın tek olması karşısında, ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağı gözetilmeden, suça sürüklenen çocuk ... hakkında yazılı şekilde, suça sürüklenen çocuk ... hakkında itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara yönelik yapılan itirazlar ve bunların incelenmesi usulüne ilişkin olarak her ne kadar Ceza Genel Kurulunca 03.02.2010 gün ve 13-12 sayılı karar ile; "İtiraz merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK’nın 231. maddenin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılması gerektiği" kabul edilmiş ve bu uygulama Özel Dairelerce istikrarlı olarak sürdürüle gelmiş ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı yapılan itirazlarda, kararın sadece suça ve sanığa ilişkin objektif şartların gerçekleşip gerçekleşmediğiyle sınırlı olarak incelenmesi uygulamasının doğurduğu sorunlar nedeniyle, Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 2012/10-534 E., 2013/15 K. sayılı kararı uyarınca, itiraz merciinin yapacağı incelemeyi sadece CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden yapması gerektiğinin kabul edildiği nazara alınarak;
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2015 tarihli ve 2015/86 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 31/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.