Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu M. A.Ş.hakkında 20.10.2008 tarihinde kredi kartı alacağından dolayı genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatılmış, borçlunun vasisi olduğundan bahisle Ş. T. icra mahkemesine 24.09.2010 tarihinde başvurarak, borçlu hakkında vesayet kararı bulunduğunu ve takibin bu karardan sonra başlatılmış olduğunu belirterek takibin iptalini talep etmiştir.
Dosya kapsamından, borçlunun akıl hastalığı nedeniyle Giresun Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 21.04.2003 tarih ve 2002/1052 Esas, 2003/441 Karar sayılı kararı ile vesayet altına alınarak kendisine Ş.T."nin vasi olarak atandığı, bu kararın 07.10.2003 tarihinde kesinleştiği, ancak vasi tarafından 04.08.2008 tarihinde vesayetin kaldırılmasına dair açılan dava neticesinde Giresun 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 15.07.2010 tarih ve 2008/1131 Esas, 2010/513 Karar sayılı kararı ile vesayetin kaldırılmasına karar verildiği ve bu kararın da 17.08.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, icra mahkemesine başvuru tarihi itibariyle borçlunun vesayet altında olmadığı ve Ş.T."nin de borçlunun vasisi olma sıfatının bulunmadığı, dolayısıyla şikayetçi Ş. T."nin borçlu adına dava açma ehliyetinin de kalmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.