Dosya incelenerek gereği düşünüldü; I- Mühür bozma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Oluşa ve dosya içeriğine uygun olan mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden mühür bozma suçundan tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün karşılıksız yararlanma suçundan istem gibi, mühür bozma suçundan isteme aykırı olarak ONANMASINA, II- Karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinin 2. fıkrasındaki; "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar." hükmü uyarınca zararın tazmin edilmiş olması halinde ilgili hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. Ancak geçici bir dönemi kapsayan bu düzenleme nedeniyle verilen kararların 6352 sayılı Kanun"un 84. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 168. maddesine eklenen 5. fıkrasında öngörülen sanığın etkin pişmanlık hükmünden ikiden fazla yararlanamayacağına ilişkin sayı kısıtlaması kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından, 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kararların 6352 sayılı Kanun"un 84. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 168. maddesine eklenen 5. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünden sanığın kaç kez yararlandığının denetlenmesine olanak sağlayan ve 6352 sayılı Kanun"un 103. maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu"nun 6. maddesine eklenen 2. fıkra kapsamında adli sicile kaydedilmesi gereken kararlardan olmadığı gözetilmeden, sanık hakkında 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen, 6352 sayılı Kanun"un 103. maddesi ile değişik Adli Sicil Kanun"un 6/2 maddesi gereğince adli sicile kaydına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından " 4-6352 sayılı yasanın 84. maddesi ile eklenen 5237 sayılı Kanun"un 168/5. madde ve fıkrası uyarınca sanığın zararı tamamen tazmin ettiği anlaşıldığından ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet Savcısı, Hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde ve bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilmek üzere kararın bunlara mahsus bir sisteme kaydedilmesine bu doğrultuda kararın kesinleştiğinde bir suretinin Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE;" ilişkin 4 nolu bendin çıkarılmasına karar verilmek suretiyle; diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.