Esas No: 2018/520
Karar No: 2018/4720
Karar Tarihi: 06.11.2018
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/520 Esas 2018/4720 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2018/520 E. , 2018/4720 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2018 tarih ve 2018/520 sayılı yazısı ile,
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20.10.2017 tarihli ve 2017/10728 soruşturma, 2017/4461 esas, 2017/1007 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 ve 174/1-a-b maddeleri gereğince iki bent halinde gösterilen nedenler gereğince iadesine dair Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2017 tarihli ve 2017/290 sayılı kararına yönelik itirazın kısmen kabulü ile iade kararının 1 nolu bendinde belirtilen iade nedeni yönüyle iade kararının kaldırılmasına, iade kararının 2 nolu bendinde belirtilen iade nedeni yönüyle itirazın reddine ilişkin Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/696 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, dijital inceleme sonuçları gelmeden kamu davası açılmasına karşın şüpheli hakkında toparlanan delillerin silahlı terör örgütü üyesi olma suçuna ilişkin yeterli şüphe nedenlerini oluşturduğu ve hakkında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte olduğu, dijital inceleme sonuçları da dahil olmak üzere diğer tüm deliller mahkemesince değerlendirilerek sonucuna göre karar verilebileceği gözetilmeksizin, merciince yapılan itirazın iddianamenin iadesi kararının 2 nolu bendinde belirtilen iade nedeni yönünden de kabulüne karar verilmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.01.2018 gün ve 94660652-105-10-12268-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2017 tarihli ve 2017/90 değişik iş sayılı kararma karşı yapılan itirazın kısmen reddine ilişkin Balıkesir 3. Ağır Ceza
Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/696 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Sındırgı Kaymakamlığınca FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olması nedeni ile görevden uzaklaştırılan kişilere ait listede adının bulunması nedeni ile başlatılan soruşturma kapsamında, 06.02.2001 tarihinden itibaren Bank Asya"da hesabının bulunduğu, 31.03.2017 tarihli İl Emniyet Müdürlüğü yazısı ve eki belgelerde bylock programı kullanmadığı, 30.06.2017 havale tarihli belgeye göre aktif eğitimciler sendikasına üye olduğu, örgüt üyelerinin yurt dışına kaçarak irtica talebinde bulunmaları nedeni ile yapılan talep doğrultusunda Sındırgı Sulh Ceza Hakimliğinin 26.07.2017 tarihli 2016/140 değişik iş sayılı dosya üzerinden verilen karar ile hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmak sureti ile adli kontrol tedbiri uygulanan, 23.08.2016 tarihli yazı cevabına göre Krea içerik hizmetleri Anonim şirketinde TC numarasına göre kaydı bulunmayan ancak aynı isimde birden fazla kişinin bulunduğu bildirilen, 2014 -2016 yılı 6 aylarına yönelik aktif eğitimciler sendikasına ait aidat makbuzları celp edilen, Sındırgı Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/26 değişik iş sayılı 24.01.2017 tarihli kararı ile ikametinde arama yapılmasına ve bulunan unsurlara CMK 127 ve 134 maddeleri işlem yapılmasına yönelik izin verilen, Sındırgı İlçe Emniyet Müdürlüğünün 25.01.2017 tarihli tahkikat evrakı konulu yazısında ikametinde rastlanılmadığı belirtilen, 25.01.2010 tarihli oto arama tutanağında suç unsuruna rastlanılmadığı belirtilen, aynı günlü diğer tutanakta pazarda meyve sebze satmaya gitmesi nedeni ile ikametinde bulunmadığı ancak şahsın gitmesi muhtemel pazar yerlerinde yapılan aramada bulunamadığı belirtilen, 25.01.2010 tarihli ev arama tutanağında 11 adet aralarında dijital materyallerinde bulunduğu delillere el konulduğu belirtilen, şüpheli ... ile çeşitli yurt, dernek ve dershanelere ait emanete kayıtlı olduğu belirtilen içerisinde dershane kayıtları, gazete abonelik bilgileri, SGK kayıtları, Bank Asya Makbuzları gibi çeşitli materyallere yönelik dökümanların incelenmesi kapsamında hazırlanan 23.02.2017 tarihli tutanakta belirtilen emanete kayıtlı dökümlerde Zaman Gazetesine ait 01.01.2014-15.04.2014 tarihli 202 referansa göre çıkmış abone listesinde adı ve telefon numarasının yer aldığının belirtildiği, 27.01.2017 tarihinde hakkında CMK"nın 94 maddesi uyarınca yakalama kararı çıkartılan, 27.01.2017 tarihinde Mudanya"da ilçe emniyet müdürlüğüne kendiliğinden gelerek teslim olması sonucunda yakalanarak gözaltına alınan, muhafaza altına alma tutanaklarına göre yakalandığında üzerinde Bank Asya kartı, cep telefonu, kimlik kartı, tesis giriş kartı ve sim kart bulunan, 24.01.2017 tarih ve 2017/65 değişik iş sayılı Mudanya Sulh Ceza Hakimliği ve 29.01.2017 tarihli 2017/36 değişik iş sayılı Sındırgı Sulh Ceza Hakimliği kararı ile muhafaza altına alınan materyallere yönelik CMK"nın 127, 134 maddeleri kapsamında onama ve inceleme izni verilen, 29.01.2017 tarihinde müdafii huzurunda Sındırgı Cumhuriyet Başsavcılığında ve 2017/5 sayılı Sındırgı Sulh Ceza Hakimliğinde yapılan sorgularında kısaca öğretmen iken açığa alınmasına müteakip meslekten ihracına karar verildiğini, örgüt üyesi olmadığını, örgüt sohbetlerine katılmadığını, kızını Körfez Dershanesine gönderdiğini ancak sınavlara hazırlanması için Zaman gazetesine üye olup olmadığını hatırlamadığını; savcılık sorgusunda ise olmadığını, Bank Asya dahil olmak üzere çeşitli bankalara ait kredi kartlarının bulunduğunu, faizsiz sistem nedeni ile hesap açtığını, Zaman gazetesi veya Yenibahar dergisine abone olup olmadığını hatırlamadığını, Bank Asya"ya 2014 yılında para yatırmasının kredi kartı borcu nedeni ile olduğunu, başkaca sendikalara üye iken ayrılmak sureti ile tarihini hatırlamadığı zamanda ...Sen sendikasına üye olduğunu ancak, 2016 yılında kendiliğinden istifa ettiğini, dini sohbetlere katılmadığını, sadece dini günlerde namaz kıldığı cami cemaati ile yapılan toplantılara bir kaçına katıldığını,bu toplantılara zaten ilçe genelinin katıldığını, Mudanya"da evinde bulunan ... ve ... yayınlarına ait kitapların babasına ait olduğunu, babasının emekli polis memuru olduğunu ve yaşlı birisi olduğunu, Sındırgı"dan ayrıldıktan sonra babasının yanına yerleştiğini, aynı evde dokuz kişi kaldıklarını, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu tarihte tatilde olduğunu öncesinde haberinin olmadığını, yapının illegal bir yapı olduğunu 15 Temmuzda öğrendiğini ancak eğitimci gözü ile düşündüğünde dershane ve yurtların bir şeyler yapabileceklerini düşündüğünü özetle beyan eden ve hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilen, 04.05.2017 tarihinde Sındırgı Cumhuriyet Başsavcılığınca 2017/62 sayılı yetkisizlik kararı verilerek Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma dosyası gönderilmesine müteakip; Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığının 09.05.2017 tarihli 2017/103 sayılı yetkisizlik kararı ile oluşan yetki uyuşmazlığı kapsamında Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 29.05.2017 tarihli 2017/639 değişik iş sayılı kararı ile Sındırgı Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine 30.06.2017 tarihinde hazırlanan fezleke kapsamında, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/4461 esas ,2017/1007 numaralı 20.10.2017 tarihli iddianamesi ile hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan meslekten ihraç edilmesi, Bank Asya hesabının bulunması, ...Sen sendikasına üye olması, sohbetlere katıldığına dair çelişkili beyanlarda bulunması, zaman gazetesine ait listelerde referans veren kişiler arasında isminin bulunması, Bank Asya kartı ile yasaklı olduğu belirtilen yayınevlerince basılan kitapların bulunması ve tevilli ikrarı dikkate alınarak cezalandırılması istemi ile soruşturmanın sonlandırılarak şüpheli sıfatıyla ... hakkında iddianame tanzim edildiği ;
Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2017 tarih ve 2017/290 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile 1 numaralı sebep olarak; sanığın Bank Asya hesap hareketlerine yönelik bilirkişi raporu alınmamış olması, 2 numaralı sebep olarakta dijital materyallere yönelik rapor sonucunun beklenilmeden dava açılması nedeni ile suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan delillerin toplanılmadan düzenlenen iddianamenin iadesine yönelik karar verilmesi üzerine, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcı vekilinin yasal süresi içerisinde kısaca 1 nolu iade sebebinin mahkemenin takdirinde olan bilirkişi tayini ve delillerin takdiri hususuna yönelik olması nedeni ile ayrıca hesap hareketlerinin incelenmesinin uzmanlığı gerektirmediği, zaten 2013-2014 yıllarında hesaplarda sıfır bakiye göründüğü, hesap hareketlerinin değil hesabın bulunmasının iddianamede delil olarak gösterildiği; 2 numaralı sebep yönünden ise; dijital materyallerin delil olarak gösterilmediği, inceleme sonucunda suç unsuruna rastlanılmasa dahi kamu davası açılmasına karar verildiği, şüphelinin etkinliklere katılması, kızının örgüte ait eğitim kurumunda eğitim görmesi, sendika üyeliğinin bulunması, banka hesabının bulunması, ihraç edilmiş olması,
örgüt yayınevlerine ait kitapların evinde ele geçirilmiş olması, örgüte ait gazete aboneliğinin olması, tevilli ikrarı dikkate alınarak kamu davasının açıldığını belirterek yaptığı itirazın Balıkesir 2 Ağır Ceza Mahkemesinin 27.10.2017 tarihli kararı ile yerinde görülmeyerek dosyanın itiraz merciine gönderilmesi üzerine Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz merci sıfatıyla 2017/696 değişik iş sayılı 07.11.2017 tarihli kararı ile bilirkişi raporu alınmasına dair 1 nolu iade gerekçesinin yerinde görülmediği ancak 2 nolu iade gerekçesi olarak belirtilen suçun subütuna etki edecek delillerden olan dijital inceleme sonuçları beklenilmeden iddianame tanzim edilmesinin, bu delilin toplanılmadan kamu davası açılmasının CMK"nın 174/1-b maddesine açıkça aykırı olacağı gerekçesi ile itirazın Kısmen Kabulü ile 1 nolu bend yönünden iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına, 2 nolu bend yönünden ise itirazın reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Dairemizce çözülmesi gereken uyuşmazlık şüpheli tarafından rızaen teslim ettiği dijital materyaller hakkında inceleme raporu sonucu beklenilmeden tanzim edilen iddianamenin, suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenmesi gerekçesi ile iadeye konu olup olmayacağı noktasındadır.
YASAL MEVZUAT
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
Kamu davasını açmada takdir yetkisi
Madde 171 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/22 md.)
(1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
(2) 253"üncü maddenin ondokuzuncu fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören, bu karara 173"üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir.
(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere;
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Buna göre;
CMK"nın 170/2. maddesinde soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde Cumhuriyet savcısının bir iddianame düzenleyeceği, 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği belirtilmiştir. İade nedenleri arasında sayılmayan sebeplerden dolayı iddianame iade edilemez. Ancak iddianamenin iadesi kararı kesinleşmişse, CMK"nın 174/4. maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir.
Madde "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." demiştir.
Şüphe kelime manası hukuk sözlüklerinde "Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba" olarak tanımlanmıştır. (http://www.sozluk.adalet.gov.tr./ Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü, 09.06.2018 tarihi itibari ile)
Yasa koyucu masumiyet karinesi başta olmak üzere diğer Ceza Muhakemesi ilkeleri de dikkate alınarak, soruşturmanın başlaması, kamu davasının açılması, koruma tedbirlerinin uygulanması gibi muhakeme faaliyeti evrelerindeki çeşitli işlem ve tedbirlerin uygulanmasına yönelik olarak aranan koşullarda; makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli suç şüphesi gibi ifadelere yer vermek sureti ile deliller ile desteklenen şüpheye yönelik derecelere vurgu yaptığı 5271 sayılı yasanın muhtelif hükümlerinde açıkça görülmektedir.
Şüpheye yönelik sınıflandırmalar ve adlandırmalarda doktrinde farklılıklar olduğu görülse de; mahiyeti itibari ile maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına yönelik olarak Ceza Muhakemesi evrelerindeki işlemlerde şüphe dereceleri kabul görmektedir. Bu kapsamda terminoloji açısından "Şüphenin varlığı ve kuvvet derecesi ceza yargılaması açısından büyük önem taşır. Yargılamanın her aşamasında buna başvuran makamların görevlerine ve başvurulan tedbirin niteliğine göre farklılık gösterebilir. Şüphe, soruşturma ve kovuşturma makamlarının delillere ve olgulara dayanan bir tahminidir. Bu tahmin yanılma payını da içermektedir. Şüphe, bu yanılma payının derecesine göre sınıflandırılabilir. Ceza yargılamasında şüphenin basit, makul, yeterli ve kuvvetli şüphe olmak üzere çeşitli derecelerinden bahsedilebilir.... Şüphe, bazen zayıf, bazen kuvvetlidir. Şüphenin kuvvet derecesini ölçen unsur, delil ve emarelerdir. Şüpheyi tarif etmeye yarayan delillerin kuvveti, şüphenin kuvvetini belirler. Bazı yazarlar şüpheyi temelde ikiye ayırarak incelerler. Delillerin kuvveti az ise basit şüpheden, deliller nicelik olarak fazla ya da kuvvet derecesi yeterli ise yoğun şüpheden söz edilmektedir. Yoğun şüphe, eldeki delillerin nicelik olarak çok olması, delil kuvvetinin de yeterli olması ya da diğer deyimle kuvvetli delillerin bulunması halidir. Bu ikili ayrıma göre, yoğun şüphe de kendi içinde yeterli şüphe ve kuvvetli şüphe diye ikiye ayırılır. Buna göre, basit şüphenin dayanağı olan deliller genellikle basit, yetersiz veya azdır. Eldeki deliller sayıca az değilse ya da delilin kuvvet derecesi yeterli veya kuvvetli ise yoğun şüpheden söz edilir. Hakkında dava açıldığında yargılama sonucunda elde edilen delillerin durumuna göre, mahkumiyet verilmesi ihtimali beraat kararına göre daha yüksek ihtimal ise yeterli şüphe var kabul edilir; sanığın mahkum olması kuvvetle muhtemel ise kuvvetli şüphe var demektir. Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, “umma”, “zehap”, “isnad”, “makul şüphe”, “yeterli şüphe”, “kuvvetli şüphe” terimlerine yer vermektedir. ...’e göre şüphe temelde üçe ayrılır. Basit, yeterli ve kuvvetli şüphe. Makul şüphe bu üçlü ayrımın dışında kalır. ... ve ... de, şüphenin kuvvet derecelerini dörde ayırarak incelerler: Soruşturmayı başlatan basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli şüphe.
Soruşturmanın başlamasında delillere dayanan basit bir süphenin bulunması gereklidir.
Şüphelinin söz konusu suçu işlemiş olma ihtimalinin işlememiş olma ihtimalinden daha fazla ve güçlü olması halinde ise yeterli şüpheden söz edilmelidir.
Yeterli şüphe, yeterli delille ortaya konulur. Delillerin yeterli bir şüphe oluşturup oluşturmadığı konusunda karar verme yetkisi Cumhuriyet savcısına aittir. (CENTEL Nur/ZAFER Hamide; Ceza Muhakemesi Hukuku 6. Baskı, s: 425-426)
Cumhuriyet savcısı başlatılan soruşturma sonucunda yeterli şüpheye ulaşması halinde kamu davası açmak mecburiyetindedir.
Bu aşamada iddianamenin iadesi nedenleri arasında sayılan “Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak sayılan delil” tabirinden neyin kastedildiği hususu önem arz etmektedir. Doktrinde de bu hususta görüş ayrılıkları bulunduğu, iddianamenin iadesi müessesi kapsamında süreç içerisinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Yargıtay kararları ışığında kavramın içeriğinin belirlendiği bilinmektedir. Kavrama dosyanın nevi şahsına münhasır durumunu göz önüne alınmak sureti ile anlam yüklemek gereklidir.
Yeterli şüphe ve yeterli delil kavramı birbirinden farklı kavramlardır. Delil bilindiği üzere ispat hukuku ile ilgili bir konudur. Bu kapsamda şüphe ve şüpheye
yönelik derecelendirmeler delil kavramından daha geniş bir alanı kapsamaktadır. CMK"nın 217. maddesinde de belirtildiği şekilde hukuka uygun yöntemler ile elde edilmesi şartıyla; yüklenen suçun her türlü delil ile ispatlanabileceği; kamu davasının mecburiliği ilkesi uyarınca Cumhuriyet savcısınca hazırlanan iddianamenin kabulünü müteakip yapılacak yargılamada, delillerin serbestliği, adil yargılanma hakkı ve diğer muhakeme hukuku ilkeleri de dikkate alınarak yapılacak muhakeme sonucunda; hakim veya mahkeme yasalara uygun olarak vicdani kanaatine göre delilleri takdir etmek sureti ile karar verecektir.
Ceza yargılama hukukumuza 5271 sayılı CMK nın 174. maddesi ile getirilen iddianemenin iadesi kurumu esas itibari ile, yargılamanın makul sürede sonuçlanması ve şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle iade müessesesi anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde öngörülen kurumların teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir. Ancak eksik soruşturma sonucu, yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklendikten sonra, yargılama sonucunda beraat etmesi, o kişinin aklanmasını sağlar ancak, hak ihlalini engellemez. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmezdi. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı topladığı delillere göre süphelinin mahkum olacağını düşünüyorsa dava açmalıdır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Suçun sübutuna etki edecek deliller toplanmadan dava açılması kişilerin lekelenmeme haklarını ihlal edeceği gibi mahkemeler soruşturma yapmak zorunda bırakılacağından, davanın makul sürede bitirilmesi olanaksız olacaktır.
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile ve kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanısıra iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak, bu olanak Anayasanın 38/6 ve CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Ayrıca eksik soruşturma nedeniyle yeterince delil toplamadan açılan davalar beraatle sonuçlanabilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarda yeni delil ortaya çıkması halinde dava açma olanağı var ise de kesin hüküm halinde CMK 314. maddedeki sınırlı nedenlere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi mümkün olup, bu durum maddi gerçeğe ulaşmaya da engel oluşturacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olaydaki dosya kapsamına göre; Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20.10.2017 tarihli ve 2017/10728 soruşturma, 2017/4461 esas, 2017/1007 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 ve 174/1-a-b maddeleri gereğince iki bent halinde gösterilen nedenler gereğince iadesine dair Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2017 tarihli ve 2017/290 sayılı kararına yönelik itirazın kısmen kabulü ile iade kararının 1 nolu bendinde belirtilen iade nedeni yönüyle iade kararının kaldırılmasına, iade kararının 2 nolu bendinde belirtilen iade nedeni yönüyle itirazın reddine ilişkin Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/696 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyada iddianamenin iadesine dayanak delilleri dairemizin de kabul ve uygulamalarına göre terör örgütü üyeliği suçundan dava açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olmadıkları, şüphelinin mensubu olduğu iddia edilen silahlı terör örgütü hakkında ülke genelinde kapsamlı biçimde soruşturma yapıldığı ve yeni delillerin ortaya çıktığı bu durum çerçevesinde şüphelinin hukuki durumunda değişiklik olabileceği nazara alınarak Balıkesir 2. ACM tarafından CMK 174/1 b maddesi uyarınca "suçun sübutuna mutlak etki eden delil" niteliğinde olduğu kabul edilerek iddianamenin iadesine sebep olarak gösterilen, "teslim edilen dijital materyallere yönelik inceleme raporu" geldikten sonra rapor ve dosyada bulunan diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşuyor ise iddianame düzenlenmesi gerekirken Balıkesir 2. ACM"nin iddianamenin iadesi kararına itiraz edilmesi yerinde görülmemiştir.
Balıkesir 3. ACM"nin itirazın reddine dair kararı yerinde olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu karara karşı Kanun Yararına Bozmaya ilişkin talebinin Reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV)SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun Yararına Bozma talebinin REDDİNE,
Usuli işlemlerin yapılabilmesi için CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.