Esas No: 2018/1331
Karar No: 2018/4719
Karar Tarihi: 06.11.2018
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1331 Esas 2018/4719 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2018 tarih ve 2018/11238 sayılı yazısı ile,Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında soruşturma evresi sonucunda, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.10.2017 tarihli ve 2017/8457 soruşturma, 2017/4238 esas, 2017/959 sayılı iddianamenin iadesine dair Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.10.2017 tarihli ve 2017/274 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın kısmen reddine ilişkin mercii Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/699 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, “...şüpheliden ele geçirilen dijital metaryellerin incelemesinin devam ettiği, inceleme sonucu düzenlenecek olan raporun düzenlenmesi beklenilmeden dava açıldığı...” hususu iddianamenin iadesi sebebi olarak gösterilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği,
Somut olayda, yapılan soruşturma kapsamında şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün fınans kuruluşları arasında sayılan Bank Asya"da hesabının bulunduğu ve yine kendisinin evinde yapılan aramada da anılan bankaya ait olan kartın ele geçirildiği, bahse konu aramada ele geçirilen dijital verilerin incelemesinin Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce devam ettiği, şüpheliye ait tüm hesap hareketlerinin incelenmesinde ayrıca Asya Katılım Bankası A.Ş."ye ait İzmir ili Bornova ilçe şubesinde 16.09.2013 tarihinde açılan ve 16.11.2015 tarihinde kapatılan bir hesabının bulunduğunun tespit edildiği, yine şüpheliye ait swift kaydının bulunduğu, şüphelinin örgüte iltisakı nedeniyle
kamu görevinden uzaklaştırılmış olması ve FETÖ/PDY ile bağlantılı olup kapatılan kurumlar arasında yer alan Balıkesir İli Zağnos Dershanesinde eğitim gördüğünü ifade ettiği anlaşılmakla, mevcut delillerin kamu davasının açılması için yeterli olduğu, yapılmakta olan dijital veri incelemesinin de tamamlanmasını müteakip, yargılamayı yapmakta olan Mahkemeye intikal ettirilebileceği, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 06.02.2018 gün ve 94660652-105-10-12198-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.10.2017 tarihli ve 2017/274 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın kısmen reddine ilişkin Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/699 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/2398 sayılı FETÖ/PDY Terör örgütü ile iltisaklı olmaları nedeni ile görevden uzaklaştırmalarına istinaden başlatılan soruşturma dosyası kapsamında, Ayvalık KOM Şube Amirliğince FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 20.08.2016 tarihinde, ikametinde, arama kararını da ifa etmek üzere gidildiğinde yakalamasının yapıldığı, üstünde suç unsuru eşyaya rastlanmadığı, yapılan arama neticesinde 20.08.2016 tarihli arama ve elkoyma tutanağı ile tasnif tutanağı kapsamındaki materyallere el konulduğu anlaşılan, müdafii huzurunda 21.08.2016 tarihli ifadesinde örgütle bağlantısı olmadığını, sadece birikimlerini faiz yerine kar payı vermesi nedeni ile yatırdığı örgüte ait olduğunu bilmediği ve batacağını duyunca da paralarını çektiği ancak Ayvalık"ta şubesi olmaması nedeni ile hesabını kapattıramadığı Bank Asya adlı bankada tarihlerini tam hatırlayamadığı zaman diliminde para yatırdığı hesabının olduğunu, süreçte edindiği bilgiye göre de bu hesap nedeni ile mesleğinden ihraç edildiğini öğrendiğini, cemaat evlerinde kalmadığını, sohbet toplantılarına katılmadığını, 2014 yılında örgüt liderinin bankaya para yatırılmasına yönelik talimatından haberinin olmadığını ancak sonraki süreçte şüphelenerek parasını çektiğini, başkaca bankalarda da hesaplarının olduğunu, FETÖ/PDY"nin 17-25 aralık olayları ile devlet içerisine sızan bir örgüt olduğu, televizyon aracılığı ile evinde iken haberdar olduğu 15 temmuz darbe girişiminden sonra ise bir terör örgütü olduğunu düşündüğünü beyan eden, 19.07.2016 tarihinden itibaren öğretmenlik görevinden uzaklaştırılan, hakkında gözaltı işlemi uygulanan, 22.08.2016 tarihli tahkikat evrakında Bank Asya"ya para yatırdığı ve üniversiteye hazırlık yıllarında örgütle bağlantılı derhaneye gittiğini beyan ettiği belirtilen, aynı örgüte mensup oldukları iddiası ile başkaca 8 kişiye ait tahkikat evrakları ile birlikte yapılan soruşturma sırasında Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığının 22.08.2016 tarihli bir kısım şüphelilerin tutuklanması, şüphelinin ise Adli Kontrol altına alınması isteminde bulunulması üzerine Ayvalık Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/156 sayılı 22.08.2016 tarihli sorgusunda eşinin çalışmaya başlamasına müteakip birikimlerini 2010 veya 2011 yılında Bank Asya"ya yatırdığını ve 2015 yılının 2 . altı ayında bankadaki hesabını kapattığını, suçlamaları kabul etmediğini müdafii huzurunda beyan ederek hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına yönelik karar verilen, 16.08.2016 tarihli ayrıca bilirkişiye tevdi edilen masak raporunda başkaca banklardaki hesaplarının yanı sıra Asya Katılım Bankasında 2013-2015 yıllarında hesabının bulunduğu, kardeşinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği yazı içeriğinde isminin yer aldığı belirtilen, evinde yapılan arama neticesinde ele geçen Bank Asya kartının emanete alındığı görülen ayrıca diğer materyallerin ise Siber Suçlar ile Mücadele Şube Müdürlüğüne incelenmesi için teslim edildiği 30.09.2016 tarihli tutanaktan anlaşılan, yapmış olduğu yurt dışına çıkış yasağına dair adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına yönelik isteminin 15.12.2016 tarihinde Ayvalık Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/1211 değişik iş sayılı kararı ile reddine karar verilen, 19.10.2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma ve 6415 sayılı Kanuna muhalefet etme suçundan şüphelinin adının geçmediği görülen fezlekenin yer aldığı, Masak"tan gönderilen bilgilere göre hazırlanan bilirkişi raporuna göre 16.09.2013 - 16.11.2015 tarihleri arasında Bank Asya"da katılma hesabının olduğu bildirilen; 11.04.2017 tarihli tutanak ile sosyal paylaşım sitelerinde yapılan araştırmada örgüt ile ilgili paylaşımlarına rastlanılmadığı belirtilen; Gazete ve dergi aboneliklerine yönelik olarak bahse konu yayınların kararnameler ile kapatılması nedeni ile araştırmasının yapılamadığı 18.04.2017 tarihli Ayvalık İlçe Emniyet Müdürlüğü yazısı ile bildirilen, 05.05.2017 tarihinde onaylı belgeler yerine bir kısım belgelerin fotokopi olduğunun ve onaysız olduğunun anlaşılması nedeni ile Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığına emanete kaydedilen Bank Asya Hesap Kartı ile birlikte geri gönderilmesi üzerine eksikliklerin giderilerek, 16.05.2017 tarihinde yeniden TCK 314, 53, 63 maddeleri uyarınca hazırlanan fezleke kapsamında; 10.10.2017 tarihinde Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2017/8457, soruşturma, 2017/4238 esas, 2017/959 numaralı iddianame ile, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, ikametinde Bank Asya kartının ele geçirildiği, dijital verilerin ise incelemesinin devam ettiği, 2013-2015 yılları arasında Bank Asya da hesabının bulunduğu, 04.12.2015 tarihinde 2.062,42 dolar ... adlı kişiden swift kaydının bulunduğu, kardeşinin isminin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca bilgi istenilen kişiler arasında yer aldığı, beyanında üniversite hazırlık yıllarında gittiği dershanenin örgütle bağlantılı olduğunun belirtilerek cezalandırılması istemi ile şüpheli olan ... hakkında tanzim edilen iddianemenin Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.10.2017 tarihli 2017/274 değerlendirme numaralı karar ile şüphelinin Bank Asya hesap hareketlerine yönelik bilirkişi raporu aldırılmadan ve dijital materyallere yönelik inceleme raporunun sonucu beklenilmeden suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan ve yukarıda mevcut bulunan deliller toplanılmadan düzenlenen iddianamenin CMK"nın 170 ve 174/1-a, b maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile iadesine karar verilmesine müteakip, süresinde Cumhuriyet Başsavcı vekilince kısaca bilirkişi incelemesine yönelik 1 nolu iade sebebinin delillerin takdirine yönelik olduğu, bu hususun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, banka hesabı dökümünün incelenmesinin uzmanlığı gerektirmediği, 2 nolu iade sebebi yönünden dijital materyallerin incelenmesi hususunda, suç unsuru bulunmasa dahi şüpheli hakkında kamu davasının açılması gerektiğine dair savcılıkça karar verildiği, materyallerin delil olarak gösterilmediği, şüphelinin örgütün eğitim kurumlarında eğitim görmüş olması, iltisakı nedeni ile görevden uzaklaştırılması, Bank Asya"da hesabının ve hesap hareketlerinin bulunması, kardeşi hakkında soruşturma bulunması, kısmen tevilli ikrarın bulunması nedeni ile kamu davası açmaya yeterli delilin bulunduğu kanaatine varıldığı, aksi kabulün soruşturmayı sürüncemede bırakacağı gerekçesi ile yapılan itirazın Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.10.2017 tarihli kararı ile yerinde görülmeyerek itiraz merciine gönderilmesi üzerine Balıkesir 3.Ağır Ceza Mahkemesinin itiraz merci sıfatıyla 2017/699 değişik iş sayılı 07.11.2017 tarihli kararı ile bilirkişi raporu alınmasına dair 1 nolu iade gerekçesinin yerinde görülmediği ancak 2 nolu iade gerekçesi olarak belirtilen dijital inceleme sonuçları beklenilmeden iddianame tanzim edilmesinin suçun subütuna etki edecek delillerden olduğu, bu delilin toplanılmadan kamu davası açılmasının CMK"nın 174/1-b maddesine açıkça aykırı olacağı gerekçesi ile itirazın Kısmen Kabulü ile 1 nolu bend yönünden iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına, 2 nolu bend yönünden ise itirazın reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Dairemizce çözülmesi gereken uyuşmazlık şüpheli tarafından rızaen teslim ettiği dijital materyaller hakkında inceleme raporu sonucu beklenilmeden tanzim edilen iddianamenin, suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenmesi gerekçesi ile iadeye konu olup olmayacağı noktasındadır.
YASAL MEVZUAT
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
Kamu davasını açmada takdir yetkisi
Madde 171 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/22 md.)
(1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
(2) 253 üncü maddenin ondokuzuncu fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir.
(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere;
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Buna göre;
CMK"nın 170/2. maddesinde soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde Cumhuriyet savcısının bir iddianame düzenleyeceği, 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği belirtilmiştir. İade nedenleri arasında sayılmayan sebeplerden dolayı iddianame iade edilemez. Ancak iddianamenin iadesi kararı kesinleşmişse, CMK"nın 174/4. maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısı kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir.
Madde "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." demiştir.
Şüphe kelime manası hukuk sözlüklerinde "Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba" olarak tanımlanmıştır. (http://www.sozluk.adalet.gov.tr./ Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü, 09.06.2018 tarihi itibari ile)
Yasa koyucu masumiyet karinesi başta olmak üzere diğer Ceza Muhakemesi ilkeleri de dikkate alınarak, soruşturmanın başlaması, kamu davasının açılması, koruma tedbirlerinin uygulanması gibi muhakeme faaliyeti evrelerindeki çeşitli işlem ve tedbirlerin uygulanmasına yönelik olarak aranan koşullarda; makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli suç şüphesi gibi ifadelere yer vermek sureti ile deliller ile desteklenen şüpheye yönelik derecelere vurgu yaptığı 5271 sayılı yasanın muhtelif hükümlerinde açıkça görülmektedir.
Şüpheye yönelik sınıflandırmalar ve adlandırmalarda doktrinde farklılıklar olduğu görülse de; mahiyeti itibari ile maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına yönelik olarak Ceza Muhakemesi evrelerindeki işlemlerde şüphe dereceleri kabul görmektedir. Bu kapsamda terminoloji açısından "Şüphenin varlığı ve kuvvet derecesi ceza yargılaması açısından büyük önem taşır. Yargılamanın her aşamasında buna başvuran makamların görevlerine ve başvurulan tedbirin niteliğine göre farklılık gösterebilir. Şüphe, soruşturma ve kovuşturma makamlarının delillere ve olgulara dayanan bir tahminidir. Bu tahmin yanılma payını da içermektedir. Şüphe, bu yanılma payının derecesine göre sınıflandırılabilir. Ceza yargılamasında şüphenin basit, makul, yeterli ve kuvvetli şüphe olmak üzere çeşitli derecelerinden bahsedilebilir....Şüphe, bazen zayıf, bazen kuvvetlidir. Şüphenin kuvvet derecesini ölçen unsur, delil ve emarelerdir. Şüpheyi tarif etmeye yarayan delillerin kuvveti, şüphenin kuvvetini belirler. Bazı yazarlar şüpheyi temelde ikiye ayırarak incelerler. Delillerin kuvveti az ise basit şüpheden, deliller nicelik olarak fazla ya da kuvvet derecesi yeterli ise yoğun şüpheden söz edilmektedir. Yoğun şüphe, eldeki delillerin dayanağı olan deliller genellikle basit, yetersiz veya azdır. Eldeki deliller sayıca az değilse ya da delilin kuvvet derecesi yeterli veya kuvvetli ise yoğun şüpheden söz edilir. Hakkında dava açıldığında yargılama sonucunda elde edilen delillerin durumuna göre, mahkumiyet verilmesi ihtimali beraat kararına göre daha yüksek ihtimal ise yeterli şüphe var kabul edilir; sanığın mahkum olması kuvvetle muhtemel ise kuvvetli şüphe var demektir.Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, “umma”, “zehap”, “isnad”, “makul şüphe”, “yeterli şüphe”, “kuvvetli şüphe” terimlerine yer vermektedir. ...’e göre şüphe temelde üçe ayrılır. Basit, yeterli ve kuvvetli şüphe. Makul şüphe bu üçlü ayrımın dışında kalır. ... ve ... de, şüphenin kuvvet derecelerini dörde ayırarak incelerler: Soruşturmayı başlatan basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli şüphe.
Sorusturmanın başlamasında delillere dayanan basit bir şüphenin bulunması gereklidir.
Şüphelinin söz konusu suçu işlemiş olma ihtimalinin işlememiş olma ihtimalinden daha fazla ve güçlü olması halinde ise yeterli şüpheden söz edilmelidir.
Yeterli şüphe, yeterli delille ortaya konulur. Delillerin yeterli bir şüphe oluşturup oluşturmadığı konusunda karar verme yetkisi Cumhuriyet savcısına aittir.
(CENTEL Nur/ZAFER Hamide; Ceza Muhakemesi Hukuku 6. Baskı, s: 425-426)
Cumhuriyet Savcısı başlatılan soruşturma sonucunda yeterli şüpheye ulaşması halinde kamu davası açmak mecburiyetindedir.
Bu aşamada iddianamenin iadesi nedenleri arasında sayılan “Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak sayılan delil” tabirinden neyin kastedildiği hususu önem arz etmektedir. Doktrinde de bu hususta görüş ayrılıkları bulunduğu, iddianamenin iadesi müessesi kapsamında süreç içerisinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar ile ilgili olarak
Yargıtay kararları ışığında kavramın içeriğinin belirlendiği bilinmektedir. Kavrama dosyanın nevi şahsına münhasır durumunu göz önüne alınmak sureti ile anlam yüklemek gereklidir.
Yeterli şüphe ve yeterli delil kavramı birbirinden farklı kavramlardır. Delil bilindiği üzere ispat hukuku ile ilgili bir konudur. Bu kapsamda şüphe ve şüpheye yönelik derecelendirmeler delil kavramından daha geniş bir alanı kapsamaktadır.
CMK"nın 217. maddesinde de belirtildiği şekilde hukuka uygun yöntemler ile elde edilmesi şartıyla; yüklenen suçun her türlü delil ile ispatlanabileceği; kamu davasının mecburiliği ilkesi uyarınca Cumhuriyet Savcısınca hazırlanan iddianamenin kabulüne müteakip yapılacak yargılamada, delillerin serbestliği, adil yargılanma hakkı ve diğer muhakeme hukuku ilkeleri de dikkate alınarak yapılacak muhakeme sonucunda; hakim veya mahkeme yasalara uygun olarak vicdani kanaatine göre delilleri takdir etmek sureti ile karar verecektir.
Ceza yargılama hukukumuza 5271 sayılı CMK"nın 174. maddesi ile getirilen iddianemenin iadesi kurumu esas itibari ile, yargılamanın makul sürede sonuçlanması ve şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktır. Bu nedenle iade müessesesi anayasanın 36 -38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde öngörülen kurumların teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir. Ancak eksik soruşturma sonucu, yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklendikten sonra, yargılama sonucunda beraat etmesi, o kişinin aklanmasını sağlar ancak, hak ihlalini engellemez. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmezdi. Bu nedenle Cumhuriyet Savcısı topladığı delillere göre şüphelinin mahkum olacağını düşünüyorsa dava açmalıdır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Suçun sübutuna etki edecek deliller toplanmadan dava açılması kişilerin lekelenmeme haklarını ihlal edeceği gibi mahkemeler soruşturma yapmak zorunda bırakılacağından, davanın makul sürede bitirilmesi olanaksız olacaktır.
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile ve kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanısıra iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak, bu olanak Anayasa’nın 38/6 ve CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Ayrıca eksik soruşturma nedeniyle yeterince delil toplamadan açılan davalar beraatle sonuçlanabilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarda yeni delil ortaya çıkması halinde dava açma olanağı var ise de kesin hüküm halinde CMK 314. maddedeki sınırlı nedenlere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi mümkün olup, bu durum maddi gerçeğe ulaşmaya da engel oluşturacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olaydaki dosya kapsamına göre; silahlı terör örgütü üyeliği suçundan şüpheli ... Görmez hakkındaki soruşturma neticesinde Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.10.2017 tarihli ve 2017/8457 soruşturma, 2017/4238 Esas, 2017/959 sayılı iddianamesinde dayanılan deliller dairemizin de kabul ve uygulamalarına göre terör örgütü üyeliği suçundan dava açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olmadıkları, şüphelinin mensubu olduğu iddia edilen silahlı terör örgütü hakkında ülke genelinde kapsamlı biçimde soruşturma yapıldığı ve yeni delillerin ortaya çıktığı bu durum çerçevesinde şüphelinin hukuki durumunda değişiklik olabileceği nazara alınarak Balıkesir 2. ACM tarafından CMK 174/1-b maddesi uyarınca "suçun sübutuna mutlak etki eden delil" niteliğinde olduğu kabul edilerek iddianamenin iadesine sebep olarak gösterilen," teslim edilen dijital materyallere yönelik inceleme raporu" geldikten sonra rapor ve dosyada bulunan diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşuyor ise iddianame düzenlenmesi gerekirken Balıkesir 2. ACM"nin iddianamenin iadesi kararına itiraz edilmesi yerinde görülmemiştir.
Balıkesir 3. ACM"nin itirazın reddine dair kararı yerinde olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu karara karşı Kanun Yararına Bozmaya ilişkin talebinin Reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV)SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kanun Yararına Bozma talebinin REDDİNE,
Usuli işlemlerin yapılabilmesi için CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.