10. Hukuk Dairesi 2016/6656 E. , 2018/6856 K.
"İçtihat Metni".......
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 17.01.2011 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemesi ve yapılan tedavi masrafının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Eldeki davada, davalı şirkette işçi olarak çalışan sigortalının açtığı tazminat davasında alınan kusur raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Tazminat dosyasında hükme esas alınan kusur raporunda ise; asıl işveren.........%80 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere sigortalının açtığı tazminat davasında alınan kusur raporu, Kurum taraf olmadığından güçlü delil niteliğinde olup, bağlayıcı niteliği yoktur. Ayrıca, dosyada mevcut kurum denetmen raporunda ise işverenin %70, sigortalının ise %30 kusurlu olduğu belirtilmiş ve raporlar arasında çelişki oluşmuştur.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2004 tarihli ve 10-233/262 sayılı kararında da belirtildiği üzere maddede “aracı” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla anılmaktadır.”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı, 506 sayılı Yasa’nın 87. maddesi, “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu Yasanın işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre aracı kavramı, her şeyden önce, bir asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmeyi ve nihayet asıl işverene ait işyerinde veya işyerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki hiçbir şekilde hizmet akdine dayanmamalıdır. Uygulamada çok defa bu ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Maddede belirtilen koşullardan birisinin yokluğu durumunda aracıdan söz edilemez. Aracı kavramının belirleyici özelliği, aracının, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırmasıdır. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, işi alan kimse aracı değil, bağımsız işverendir. İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, öncelikle davalı........ arasındaki asıl-alt işveren ilişkisi irdelenmeli, kazanın kimin kusurundan kaynaklandığı, sigortalının kazanın gerçekleştiği yerden geçmesinin kendi tercihi olup olmadığı da araştırılarak davaya konu olayla ilgili ceza davası bulunması halinde getirtilerek maddi olgu belirlenmeli ve buna göre mevcut raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınarak hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....