1. Hukuk Dairesi 2014/21969 E. , 2017/3695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı, çekişme konusu 22,17,6,15 ve 14 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, davalının taşınmazları ekip biçmek suretiyle kullandığını ileri sürerek davalının el atmasının önlenmesi ve 9.196,00 TL ecrimisil bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesine dayanarak taşınmazı kullandığını, haksız bir el atmanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar, Dairece ‘...Dosya kapsamı ile taşınmazların 05.05.2005 ile 08.08.2006 yıllarında davalı tarafından kullanıldığı davalının da kabulünde olup, mahkemece dava tarihinde davalı tarafından bir kullanımın bulunup bulunmadığı yönünde bir araştırma yapılmadığı gibi, dava tarihinde davalının tasarrufunda olduğunun anlaşılması halinde, bir an için kadastro öncesinde taşınmazların davacı ile dava dışı Nizamettin"in murisine ait olduğu varsayılsa bile her bir taşınmazın başka bir paydaşa özgülenmesini öngören fiili kullanma biçimine hukuksal değer verilemeyeceği ve itibar edilemeyeceği gibi, tek bir paydaş tarafından kiraya verme durumunda da pay ve paydaş çoğunluğu koşulunun bulunmaması nedeniyle geçerli bir kira bağıtının varlığından bahsedilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davalının davadan önce tasarrufuna son verip vermediğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.’ gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece ‘... Dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerlerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değerinin açılattırılması, bu değere itiraz edilmesi halinde keşfen belirlenecek değere göre harç ikmali yaptırılarak işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de; 155 ada 22 parsel, 154 ada 17 parsel, 116 ada 6 parsel ve 132 ada 90 parsel sayılı taşınmazlarda davacının müstakil malik olduğu gözetilerek mutlak elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmiş olması doğru ise de, davaya konu 118 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlarda davalının da paydaş olduğu gözetilerek, davacının payına hasren elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesi gerekirken bu taşınmazlar bakımından da mutlak elatmanın önlenmesine ve taşınmazların tamamı üzerinden ecrimisile hükmedilmiş olması isabetsizdir...Somut olayda; çekişme konusu taşınmazlardan dört parça taşınmazın müstakilen davacıya, iki parça taşınmazın ise müsaviyen davacı ve davalı adlarına kayıtlı oldukları ve taşınmazların tamamını 2006 yılı itibariyle davalının tasarruf ettiği gözetilerek dört parça taşınmazın tamamı, iki parça taşınmazın davacının payı oranında getireceği en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı üzerinden saptanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava konusu taşınmazların tümü yönünden davalının masrafları düşülmeksizin fazla ecrimisile karar verilmesi de doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya harç ikmali ve el atmanın önlenmesi hususlarında uyulmuş, ecrimisil yönünden önceki kararda direnilerek yapılan yargılama sonucunda, 22,17,6 ve 90 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalının el atmasının önlenmesine, 118 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının payı oranında davalının el atmasının önlenmesine, 155 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve 9.116,23 TL ecrimisile karar verilmiştir.
Dairece, mahkemenin 28/06/2012 tarihli kararı bozulmuş ancak mahkemece 31/10/2013 tarihli celsede bozma ilamına harç ikmali ve el atmanın önlenmesi yönünden uyulmasına, ecrimisil talebi yönünden eski kararda direnilmesine karar verilmiş ise de kısa karar ve gerekçeli kararda, direnmeye ilişkin olarak hüküm kurulmamış ve gerekçelendirme yapılmamış olması nedeniyle usule uygun bir direnme kararından bahsedilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece usule uygun gerekçelendirme ile usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle bir direnme kararı verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.