11. Hukuk Dairesi 2015/15554 E. , 2017/2445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/10/2015 tarih ve 2015/8-2015/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin global ölçekli bilgisayar programı üreticisi olduğunu, davalının işyerinde yapılan aramada 7 adet bilgisayarda 11 adet programın lisanssız olarak kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile FSEK 68 madde uyarınca 3 kat tazminata esas lisanssız program bedelinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesi suretiyle halihazırda 27.808 TL olarak belirledikleri belirsiz alacağın miktar belirli hale geldiğinde bu tutarın 3 katı kadar tazminata hükmedilmesini, yargılama sırasında HMK"nın 107 uyarınca kati olarak belirlenip işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile programların rayiç bedellerini tespit ettiklerini, bu nedenle bilirkişi incelemesine gerek olmadığını ileri sürmüş ve talebini 84.408 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin lisanssız program tedarik etmediğini ve kullanmadığını, bilgisayarları ikinci el olarak aldığını savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğinden davacının ıslah talebinin reddine, verilen kesin sürede davacı vekili tarafından bilirkişi ücreti yatırılmadığından davacının bu talebinden vazgeçmiş sayıldığı, her ne kadar davalı firmanın yetkilisi hakkında ceza davası açılmış ise de bu davada sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mevcut delillere göre davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı tarafından lisanssız olarak kullanılan davacı tarafından üretilen bilgisayar programlarının bedelinin tespiti ile FSEK 66. maddesi uyarınca üç katı tutarında tazminat istemine ilişkin olup belirsiz alacak davası şeklinde açılmıştır. Mahkemece, yukarıda yazılı olan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından lisansız olarak kullanıldığı tespit edilen bilgisayar programlarının üreticisi davacı firma olup, bu programların satışını bayileri aracılığıyla yapmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafından lisanssız kullanılan programların toplam rayiç bedelinin 12.815 USD (27.808TL) olarak tespit ettiğini ancak bilirkişi marifetiyle esas tutarı hesaplanması gerektiğini ileri sürerek HMK"nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açmıştır.
6100 sayılı Kanunun 107. maddesine göre,"(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. 6100 sayılı Kanun ile birlikte, yukarıda belirtilen çerçevede belirsiz alacak davası açma imkanı tanınmıştır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya baktığımızda, davacı, kendisi tarafından üretilen ve bayileri aracılığıyla satışa sunduğu bilgisayar programlarının toplam rayiç bedelini dava dilekçesinde belirtmiş, buna rağmen davasını belirsiz alacak davası olarak açma yoluna gitmiştir. Ancak dosya kapsamına davalı tarafından sunulan yada müzekkere sonucu giren yeni belge ve delil olmamasına ve bilirkişi raporu da alınmamasına rağmen, davacı vekili 16.10.2015 tarihli dilekçesi ile beş farklı bayisinden davaya konu programlara ilişkin fiyatları gösterir faturaları elde ettiğini, bunlara göre alacak miktarını 84.408,00 TL olarak tespit ettiğini, bilirkişi incelemesinden vazgeçtiğini beyan etmiştir. O halde, davacı, dava tarihi itibariyle de bayileri aracılığıyla söz konusu programların tazminata esas alınacak toplam rayiç bedelini belirleyebilecek durumda olup, 6100 sayılı HMK"nın 107. maddesinde belirtilen ve şartları oluşmayan belirsiz alacak davası açamayacaktır. Bu suretle, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı HUMK 438. maddesinin son fıkrası uyarınca kararın gerekçesi düzeltilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile HUMK 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.