3. Hukuk Dairesi 2017/853 E. , 2018/11864 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit -istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirket tarafından ... 13.İcra Müdürlüğü" nün 2011/6615 esas sayılı dosyası ile ...- ... - ... - ... nolu cep telefon hatlarının kullanım bedellerinin ödenmediği gerekçesi ile icra takibi başlatıldığını, ancak davaya konu edilen telefon hatlarının tarafından alınmadığını, kimlik bilgilerinin kullanılarak hat çıkarıldığını, bunun üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı" na suç duyurusunda bulunduğunu, hatların kendisi tarafından çıkarılmadığının sabit olduğunu, bu hatlardan kaynaklı toplam 3.799,40 TL değerindeki faturalardan borçlu olmadığının tespitini ve ödenen 3.799,40 TL"nin iadesini talep etmiştir.
Davalı, davacının kimlik bilgileri ve imzası alınarak sözleşmelerin imzalandığını, davanın icra takibini sürüncemede bırakma amacını taşıdığını ileri sürerek davanın reddini dilmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının ... 13. İcra müdürlüğünün 2011/6615 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, istirdatı talep edilen 4.381,00 TL"nin ödeme tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde mi, yoksa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Tüketici Mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
1- Görülmekte olan davada davacı, takibe dayanak yapılan abone sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, davalıdan böyle bir hizmet almadığını, sahte imza ile düzenlenmiş hizmet ve abonelik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile ödenen bedellerin iadesini talep etmiş, dava Tüketici Mahkemesinde görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketici"nin Korunması Hakkında Kanun"una göre "Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Yine Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda, davacının imza örnekleri ile davaya konu abonelik sözleşmeleri üzerinde yapılan imza incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, abonelik sözleşmelerindeki imzaların davacının elinden çıkmadığının sabit olduğu görüşü belirtilmiştir. Bu durum karşısında, taraflar arasında usulüne uygun olarak yapılmış abonelik sözleşmesinden bahsedilemeyeceği kuşkusuzdur. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Bozma kapsamına göre davalının sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz,davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.