11. Hukuk Dairesi 2015/14745 E. , 2017/2416 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/09/2015 tarih ve 2014/46-2015/694 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı ruhsat sahibi ... Madencilik A.Ş. arasında maden ocağının işletilmesi için 14/07/2011 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu ortaklıktan doğan hak ve borçlarını davalı ile 31/12/2012 tarihli ortaklık payı devir ve temlik sözleşmesi ile davalıya 200.000,00 TL bedel karşılığında devir ve temlik ettiğini, bu bedeli davalının 4 eşit taksitte ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ilk taksitten 37.762,32 TL ödendiğini, 12.237,68 TL"nin eksik ödendiğini, ikinci taksitin vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında ... 8. İcra Müdürlüğü"nün 2013/2628 sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, birleşen davada son iki taksitin ödenmemesi üzerine ... 5. İcra Müdürlüğü"nün 2013/5983 sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, asıl ve birleşen davada itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20"sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili; icra takibine dayanak yapılan 31.12.2012 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmenin asıl muhatap ... Madencilik Sanayi A.Ş."ye imzalattırılmadığını, davacının ... Şirketi ile yapılmış olan ortaklık sözleşmesinde belirtilen yükümlülüklerinin hiçbirini yerine getirmediğini, ... Madencilik"e ödemeyi taahhüt ettiği 300.000 USD"yi ödemediğini, ocakta yapılan satışlardan elde edilen paylardan şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, şirketi zarara uğrattığını, bunun üzerine ... Madencilik Sanayi A.Ş."nin 19.03.2013 tarihli ihtarname ile davacı ile ilgili tüm ortaklıklarını feshettiğini, davacının da feshe itirazda bulunmadığını, davacının feshedilmiş ve hiçbir hükmü yerine getirilmemiş ... Madencilik ile yapılan ortaklık sözleşmesindeki ortaklık haklarını müvekkilinine devrettiğinden bahisle müvekkilinden talepte bulunmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı ... Madencilik Sanayi AŞ. arasında 14.07.2011 tarihinde mermer sahasının işletilmesi hususunda bir ortaklık sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede ortakların hisse devrini kısıtlayan bir hüküm bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmede devredenin diğer ortağın onayı alması gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığı, ..."nin onayını aransa dahi davalının 12.03.2013 tarihinde bu şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, davalının hissedarı olduğu şirketin devri onaylamaması için makul bir gerekçe ileri sürmediği, davalının bu savunması ile kendi eylemi nedeniyle bir hak elde etme çabası olarak görüldüğü, davalı sözleşmenin geçerli olmadığını ileri sürmesine rağmen sözleşme bedelinin bir kısmını yine ortağı olduğu şirketin elamanı vasıtasıyla ödemekte ve şirketin lehtarı olduğu çeki vererek ödeme yaptığı, bunun da devire onay verildiğini gösterdiği, bu nedenlerle geçerli bir sözleşmeye dayalı olarak ödenmesi gereken taksitlerin davalı tarafından ödenmediği gerekçesiyle asıl davada itirazın iptaline, birleşen dava yönünden faiz talebi hariç olmak üzere itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
Kararı asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, adi ortaklık payının satışına ilişkin bakiye devir bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak taraflar arasında düzenlenen "Ticari Ortaklık Payı Devir Sözleşmesidir." başlıklı sözleşmeyle davacı ... ... Madencilik San. A.Ş. ile yapmış olduğu adi ortaklıktaki ortaklık payını 200.000 TL bedel mukabilinde davalıya devretmiş ve devredilen ortaklık payı bedelinin 4 eşit taksitle ödenmesi ve ödemeden sonra ortaklıktaki tüm hak ve borçların devralana devir ve temlik edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 3-b maddesine göre ödemelerin vadesinde ve belirtilen miktarda yapılması halinde devir eden ..."nun adi ortaklıktaki payı sona erip tüm hak ve borçlar davalı ..."a devir ve temlik edilmiş olacaktır. Bu işlemin tamamlanması için de davacı noterden bir istifa beyanı gönderecektir. Ne var ki davadışı diğer adi ortak ... Madencilik San. A.Ş. tarafından adi ortaklık 19.03.2013 tarihinde davacı ..."nun adi ortaklık payı bedelini sözleşmeye uygun olarak ödememesi nedeniyle feshedilmiştir. Davacı, bu fesih nedeniyle dava açtığını, feshe karşı çıktığınıda iddia etmemektedir. Fesih tarihine kadar davalı, davacının beyanına göre ilk taksitten 37.712,32 TL ödemiş, 2., 3. ve 4. taksitleri ise ödememiştir. Bu durumda, adi ortaklık payının devir borcunun doğmasından önce adi ortaklık feshedilip davacının devredebileceği bir payda kalmadığından davacının devir bedelinin tahsilini istemesi mümkün bulunmamaktadır. Davalının, ... Madencilik San. A.Ş"nin yönetim kurulu başkanı olması, ... Madencilik San. A.Ş. ile davacı arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin davacının 300.000 USD olan pay bedelini ödememesi nedeniyle sözleşmenin feshine etkili bulunmadığı gibi bu davaya da etkisi bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının ... Madencilik San. A.Ş"ne ödemesi gereken ortaklık payını ödememesi nedeniyle aralarındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshedildiği ve bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin 3/b maddesi gereğince ödemelerin yapılmasından sonra davalıya devredilecek ortaklık payının da bulunmadığı gözetildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerekmekle mahkemece verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/04/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Dava, davacının davadışı ... A.Ş. ile 2011 yılında oluşturduğu adi ortaklıktaki payının davalıya devrine ilişkin sözleşmeden kaynaklanan bakiye bedelin tahsiline ilişkin icra takiplerine itirazın iptali isteminden ibarettir. Mahkemece eksiksiz toplanan taraf delilleri çerçevesinde, taraflar arasında imzalanan pay devrine ilişkin sözleşmenin, davacının edimi bakımından davalı yanca devir bedelinin ödenmesine, bir başka söyleyişle şarta bağlı nitelikte bir sözleşme mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3/b-son maddesi uyarınca davacı, devrin ikmali bakımından, ödemeler tamamlandığında noterden bir istifa iradesinde bulunacak olup başkaca bir edim yükümlenmiş değildir. Hatta, taraflar arasındaki sözleşmenin anılan hükmünün son cümlesi, davacı lehine bir sorumsuzluk anlaşması niteliğindedir. Davalı gerçek kişinin sözleşmeyle yüklendiği devir bedelinin cüz"i bir kısmını ödedikten sonra bakiye bedeli ödemediği sabittir. Bu nedenle, davalı yanın, dava tarihine değin geçen süreç bakımından, sözleşme ile kararlaştırılan ifa sıralaması bakımından davacıdan kendi ediminin ifasını (noterden istifa beyanı) istemesi mümkün değildir.
Öte yandan, taraflar arasında imzalanan devir sözleşmesinden yaklaşık bir yıl kadar sonra, davalının, süreçte yönetim kurulu başkanı ve yetkilisi olduğu davadışı şirket tarafından davacıyla akdedilen adi ortaklık sözleşmesinin tek yanlı feshi cihetine gidildiği anlaşılmakta olup davalı yan savunmasında bu hususa da temas etmekte ve adi ortaklık feshedilmiş olmakla kendisine devredilecek bir ortaklık payının da bulunmadığını ileri sürmektedir. Hiç kuşkusuz, davadışı şirket ile davalı gerçek kişi farklı kişiliklerdir. Ancak, hayatın olağan akışı çerçevesinde, davalının, yukarda da açıklandığı üzere, yönetim kurulu başkanı ve hakim ortağı olduğu anlaşılan davadışı şirketin fesih iradesini biçimlendirmiş olduğu ortadadır. TBK"nın 171. maddesinin özellikle son fıkrası ve 175. maddesi hükmü de gözetildiğinde, davalının kesin vadeye bağlanan devir bedelini ödememesinin, davadışı şirketin devre onay vermemesi ve kendisi açısından temerrüt gerçekleştikten sonra adi ortaklığın feshedilmiş olması olgularına bağlanmasına itibar edilemeyeceği gibi şartın tahakkukuna kendi eylemiyle engel olan davalının hüsnüniyetli olduğunu ileri sürebilmek mümkün değildir.
Dairemizin yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin çoğunluk gerekçesinde, davacının feshin haksız olduğuna ilişkin bir dava açmadığından, feshe karşı çıkmadığından söz edilmektedir. Daire çoğunluğunun bu yöndeki bozma gerekçesinin, feshin haksız olması halinde, taraflar arasındaki sözleşmenin ifası bakımından davalıya düşen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesine engel teşkil etmediğini kabul anlamına gelip gelmediği tartışmaya açıktır. Ancak, HMK"nın 24/2. maddesi uyarınca, kanun gerektirmedikçe, hiç kimsenin lehine olan bir davayı açmaya zorunlu tutulamayacağı gözetildiğinde, davacının, işbu davada, feshin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunmasına engel bir yasal durum bulunmamaktadır. Keza, bozma gerekçesinde belirtildiğinin aksine, davacı yan, fesih ihtarına cevabi ihtarında, kendisine yöneltilen iddialara karşı cevaplarını bildirmiş, şirkete borcunun bulunmadığını,feshin, devir bedelinin ödenmemesine ilişkin bir altyapı oluşturma çabası olduğunu ileri sürerek feshe karşı çıkmıştır.
Öte yandan, davalı savunmasında, yönetim kurulu başkanı ve hakim ortağı bulunan şirketin adi ortaklığı feshinin haklı olduğunu ileri sürdüğüne göre, somut davanın özelliği ve genel ispat kuralları çerçevesinde bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Bu bağlamda dosyadaki delillere bakıldığında, davacı ile davadışı ... AŞ arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesinde, şirketin gönderdiği fesih ihtarında belirtildiği şekilde, davacının, adi ortaklık nedeniyle şirkete 300.000 USD ödemesini gerektirir bir hüküm bulunmamaktadır. Davalı yan, davaya cevabında, ana sözleşmenin 5. maddesi çerçevesinde bir ek sözleşmeden söz etmiş ise de, dosyaya buna ilişkin bir belge sunmamıştır. Keza, ana sözleşmenin, 8. maddesinde, 5. maddeye atıf yapılarak davacının bir ödeme yükümlülüğüne ilişkin bir hükme yer verilmiş ise de, bunun satış hasılatından yapılacağı belirtilmiş olmakla, davalının, davadışı şirketin sözleşmeyi feshinin haklı nedenlere dayalı olduğu savunmasını da ispatladığı söylenemez.
Yerel mahkemece, davalının devir bedelini ödememesine yönelik savunmasının hüsnüniyetli bulunmaması yerinde ve dosya kapsamına uygundur. Tüm bu nedenlerle, kararın onanması görüşünde bulunduğumdan hükmün bozulması yönündeki çoğunluk kararına katılamıyorum.