16. Hukuk Dairesi 2015/10093 E. , 2017/7714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "keşfe katılan uzman bilirkişilerin 25.03.2011 hakim havale tarihli müşterek raporlarının hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, anılan raporda nizalı taşınmazların kıraç yapıda, taşlı ve eğimli olduğu bildirilmekle birlikte imar-ihya olgusunun tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığı ve arazi kullanım kabiliyeti olarak hangi sınıf arazi kapsamında kaldıklarının açıklanmadığı, diğer taraftan 1984 yılına ait hava fotoğraflarında taşınmazların sürülü olduğu bildirilmesine karşın, müşterek rapora göre taşınmazların halen taşlık nitelikte olduğunun belirtilmesi nedeni ile taşınmazlarda kazanmayı sağlayan imar ve ihya işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı noktasında tereddüt hasıl olduğu, ayrıca taraflara delillerini bildirmeleri için süre ve imkan verilmediği hususları açıklanarak dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığı’ndan getirtilmesi, yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ve zilyetliğine ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, bundan ayrı, taraflara delillerini varsa tanıklarını liste halinde vermeleri için usulüne uygun süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK"nın 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanun"un 259/2 ve 290/2. (HUMK m. 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanun"un 261/1. (HUMK m. 265) maddesi hükmü göz önünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, taşınmazların kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı, kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının sorularak açıklığa kavuşturulması, bundan ayrı çifte tapunun önlenmesi ve tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazlar oluşturacağı göz önünde bulundurularak teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve kroki gönderilmek suretiyle taşınmazların tapulu olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 117 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile; davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kararın gerekçe bölümünde, çekişmeli 117 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 09.06.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (C3) ile gösterilen 3.800,00 metrekare yüzölçümündeki kısmı yönünden zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleştiği kabul edilerek bu kısım yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği bildirilmesine karşın; hüküm kısmında teknik bilirkişi raporuna göre herhangi bir ayrım yapılmaksızın 117 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olunca, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 298/2. maddesi gereğince kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Bu durum 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedenidir. O halde, önceki kararla bağlı kalınmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeniden bir hüküm kurulması gerekli olup, davalı ... vekili"nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 09.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.