16. Hukuk Dairesi 2015/10088 E. , 2017/7713 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, davacı tarafa delil ve tanıklarını bildirmesi için süre ve imkan tanınmadığı, komşu 165 parsel sayılı taşınmaza kadastro çalışmaları sırasında uygulanan Mart 291 tarih ve ... sıra nolu tapu kaydının bulunduğu yerden getirtilerek yerel bilirkişi ve teknik bilirkişiler aracılığıyla mahalline uygulanmadığı, yasal ilanların yöntemince yapılmadığı ve hava fotoğrafları ile fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalardan da yararlanılmadığı belirtilerek öncelikle komşu 165 parsel sayılı taşınmaza kadastro çalışmaları sırasında uygulanan Mart 291 tarih ve ... sıra nolu tapu kaydının ilk tescilinden itibaren tüm tedavüllerinin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığı"ndan, dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl (1980-1990 tarihleri arası) öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan ve fotoplan, fotometrik, fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğü"nden getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendis ile yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulanması, bunun yanında taraflara delillerini ve tanık listelerini vermeleri için usulüne uygun olarak süre ve imkan verilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nın 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılması, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmesi, davaya konu taşınmazların davacının iddia ettiği gibi dava tarihinden önce davacı ile davacıların bayilerinin zilyetliğinde bulunup bulunmadığı, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak bu hususların açıklığa kavuşturulması, komşu 165 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Mart 291 tarih ve ... sıra nolu tapu kaydının taşınmaz yönünün ne olarak gösterdiği üzerinde durulması, hava fotoğrafları ile İl Kadastro Müdürlüğü"nden istenen paftaların 1980 ile 1990 yılları arasında çekilen ve düzenlenen fotoğraflar ile paftalar olması gerektiğinin gözetilmesi, bunların çekildikleri ve düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu yerin kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu hususlarının açıklığa kavuşturulması, bundan başka, TMK"nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile; davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kararın gerekçe bölümünde, davacının iddiasına konu olan ve 20.6.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün çekişmeli 118 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan 5.400,20 metrekare yüzölçümündeki kısmı yönünden zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleştiği kabul edilerek bu bölüm yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği bildirilmesine karşın; hüküm kısmında teknik bilirkişi raporuna göre herhangi bir ayrım yapılmaksızın 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olunca, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 298/2. maddesi gereğince kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Bu durum 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedenidir. O halde, önceki kararla bağlı kalınmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeniden bir hüküm kurulması gerekli olup, davalı Hazine vekili"nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 09.11.20... gününde oybirliğiyle karar verildi.