23. Hukuk Dairesi 2014/8783 E. , 2015/4854 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında aktedilmiş muhtelif tarihli temizlik hizmetleri sözleşmeleri kapsamında davalı tarafından ödenen hak edişlerden 5510 sayılı Kanun gereğince % 5 oranında kesinti yapıldığını, kesinti tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanun"un 81/1-(ı) maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazine"ce karşılanacağının belirtildiğini, bu nedenle kesintinin haksız olduğunu ileri sürerek, 10.238,13 TL"nin kesintinin yapıldığı tarihlerden başlatılacak avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, prim kesintisinin Kamu İhale Genel Tebliği"ne göre yapıldığını, hak edişlerden yapılan kesintinin ...denetçileri ile muhasebat kontrolörlerinin raporlarının gereği olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı tarafça davacının hak edişlerinden yapılan kesintinin yasal olmadığı, ...denetçileri ile muhasebat kontrolörlerinin raporlarının mahkemeyi bağlamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 10.238,13 TL"nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa"nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava, tarafların ticari işletmesiyle ilgili hizmet alım sözleşmesi uyarınca davacı hak edişlerinden yapılan kesintinin tahsili istemine ilişkin olup, nispi ticari dava niteliğini haizdir. Ne var ki, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi"nde bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava tacir olan taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri uyarınca davacı hak edişlerinden yapılan kesintilerin tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafça, alacağın avans faizi ile tahsili istendiği halde, mahkemece hüküm altına alınan alacağa yasal faiz yürütülmüştür.
Davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK"nın 19. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun"un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun"un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, ticari işlerde 3095 sayılı Yasa"nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip olan davacının talebi doğrultusunda mahkemece avans faizi uygulanması gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiş ise de karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK"nın 438/son maddesi gereğince gerekçe kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK" nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın gerekçesi kısmen değiştirilerek ve (HÜKÜM) bölümünün 1 nolu bendinde geçen “yasal” ibaresi çıkarılarak, yerine "avans" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.