14. Hukuk Dairesi 2015/12732 E. , 2016/2991 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.01.2009 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili,... uyruklu muris... oğlu...."nun bir kısım mirasçılarının... uyruklu, diğer mirasçılarının ise Türk uyruklu olduğunu, belirtilen taşınmazların tapuda muris adına kayıtlı olup taşınmazlar üzerine 1062 sayılı Kanun uyarınca taşınmazlara el konulduğu yönünde şerh bulunduğunu, buna rağmen mirasçısı davalı ... tarafından alınan mirasçılık belgesine istinaden taşınmazların intikal işlemlerinin yapıldığını ileri sürerek... Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.01.1992 tarihli ve 1992/13 Esas, 1992/136 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin Türk vatandaşı olup yasal mirasçılık hakkını kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Türkiye... arasındaki ilişkilere bağlı olarak... uyruklulara ilişkin bir çok düzenleme yapılmıştır.... Hükümeti"nin, vatandaşlarımızı mülkiyet haklarından mahrum eden tutumları karşısında, 1062 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak misilleme tedbiri almak zorunluluğunu duyulmuş ve... uyrukluların Türkiye"deki gayrimenkullerine tasfiye maksadıyla el koyma kararı alınmıştır.
Ülkemizde,...lilere ait gayrimenkuller üzerindeki temliki tasarruflar, Bakanlar Kurulunun 13.1.1939 günlü ve 2/10250; 14.2.1942 günlü ve 2/17317 sayılı ve 18.1.1958 günlü ve 4/9697 sayılı Kararları ile kısıtlamış bulunmaktadır. El konulan... uyruklulara ait mallar hakkında yapılacak işlemler, kararname ekinde yer alan 17.10.1966 tarihli ve 12428 sayılı ".... Uyrukluların Mallarının Tespiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkında Yönetmelik" hükümlerinde belirtilmiştir.
Bakanlar Kurulunun 25.09.1967 tarihli ve 6/8890 sayılı Kararı ile yürürlüğe konulan 06.11.1967 tarihli ve 12743 sayılı ".... Uyruklu Özel ve Tüzel Kişilerin Hazinece El konulan Mallarının İdaresi Hakkındaki Yönetmelik" hükümleriyle de... uyruklu özel ve tüzel kişilere ait olup Bakanlar Kurulu Kararıyla el konulan taşınır ve taşınmaz mallar ile bunlara dayanan hak ve menfaatlerin idare esasları belirlenmiş ve bu konudaki yetki Maliye Bakanlığına verilmiştir.
Söz konusu yönetmelikte,...lilerin Türkiye"de bulunan taşınmaz malları hakkında Bakanlar Kurulunun 1.1.1939, 14.2.1942, 18.11.1957 günlü ve 2/10250, 2/17317, 4/9697 sayılı Kararlarıyla konulmuş takyitlerin devam edeceği belirtilmiştir.
El koyma ve idare bakımından 17.10.1966 tarihinde bihakkın iktisap edilmiş uyrukluk esas olduğu açıkça belirtilmiş ancak, 13.1.1939, 14.2.1942, 18.11.1957 günlü kararnamelerle takyidat konulan taşınmaz malların... uyruklu malikleri, 13.1.1939"dan sonra başka bir devlet uyrukluğuna geçmiş olsalar dahi, taşınmaz malları yönünden... uyruklu ad ve itibar olunacağı belirtilmiştir.
13.01.1939 tarihinde... uyruklu olanlar, 13.01.1939 tarihinden sonra Türkiye"nin Mütekabiliyet anlaşmasının olduğu başka ülke vatandaşlığına geçmiş olsalar bile, Türkiye"deki taşınmazları yönünden... uyruklu sayılır ve 17.10.1966 tarihli ve 12428 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye"deki taşınmazlarına el konulur.
Murisin öldüğü 21.05.1990 tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 517. maddesi hükmünde, mirasın ölümle açılacağı, 519 ve 522. maddelerinde ise mirasçı olabilmek için murisin vefatında sağ ve mirasçılığa ehil olmak gerektiği açıklanmıştır.
Yukarıda açıklanan kanun ve Bakanlar Kurulu Kararları ile... uyrukluların Türkiye"de bulunan menkul, tapulu ve tapusuz gayrimenkul mallarına Hazine tarafından el konulmuştur.
Miras hakkı temel haklardan olup ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir (T.C. Anayasası m. 35).
.... uyruklu muris Türk mirasçı bırakmış ise miras ölümle açılacağından ölüm tarihinde yürürlükte olan kararname önem arz etmektedir.
Somut olayda muris 21.05.1990 tarihinde vefat etmiştir. Bu tarihte yürürlükte olan kararnameler nedeniyle murisin mallarına devletçe hukuken el konulmuş bulunduğundan bu mallar olduğu gibi davalı Türk mirasçıya geçmez. Sadece emanete alınan bedelleri olduğu gibi Türk mirasçıya verilir. O halde iptali istenen mirasçılık belgesinde hak ehliyeti yönünden 01.10.1966 günlü ve 6/7104 sayılı Kararnameye işaret edilmeden verilmiş mirasçılık belgesinin iptaline karar vermek gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.03.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
I- A) 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesinde, Herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği; mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı,
B) 28.5.1927 tarihli ve 1062 sayılı "Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye"deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun"un 1. maddesinde, "İdari mukarrerat veya fevkalade veya istisnai kanunlarla Türkiye tebaasının hukuku mülkiyetini kısmen veya tamamen tahdit eden devletlerin Türkiye"deki tebaasının hukuku mülkiyeti dahi icra Vekilleri Heyeti Kararıyla Hükümet tarafından mukabelei bilmisil olmak üzere kısmen veya tamamen tahdit ve menkulat ve gayrimenkulatına vaziyet olunabilir.
Vaziyed edilen emvalin varidatı ve ledelicap tasfiyelerinden mütevelit hasılatı, vesaika istinaden isbat edecekleri zarar nispetinde, zarar gören Türk tebasına tevzi olunur.",
C) 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun, "A. Mirasçılık ve mirasın geçişi" kenar başlıklı 17. maddesinde "Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.",
Murisin ölüm tarihinde yürürlükte bulunan;
II- A) 17.2.1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin;
1- "Mirasçılar" kenar başlıklı 539. maddesinde, "Miras açılınca, mirasçılar onun tamamına sahip olurlar. Kanunda açıkça yazılı haller müstesna olmak üzere, mütevaffanın alacakları ve bilcümle hakları ve zilyed bulunduğu malları, mirasçılarına intikal eder ve bu mirasçılar müteveffanın borçlarından şahsan mesul olurlar.
Mansup mirasçıların iktisabı, kendilerini nasbeden muteveffanın vefatından başlar. Kanuni mirasçılar, zilyedlik hükümlerine tevfikan mansup mirasçıların hisselerini teslime mecburdurlar."
2- "Tescil" kenar başlıklı 633. maddesinde, "Gayrimenkul mülkiyetini iktisap için tapu siciline kayıt, şarttır. Bununla beraber işgal, miras, istimlak, cebri icra tarikleriyle veya mahkeme ilamı ile bir gayrimenkulü iktisabeden kimse tescilden evvel dahi ona malik olur.
Fakat tescil merasimi ikmal edilmedikçe temliki tasarrufta bulunamaz.",
B) 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesinde "Tahdidi mutazammın kanunî hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartile yabancı hakikî şahıslar Türkiye"de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler.",
Hükümleri yer almaktadır.
III- Dava,... Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.03.1992 tarihli ve 1992/13 Esas, 1992/136 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline yöneliktir.
Davacı Hazine, 1062 sayılı Kanun ile bu kanuna dayanılarak çıkarılan 13.01.1939, 14.2.1942 ve 18.11.1957 kararnamelerle... uyruklu kişilerin Türkiye"deki taşınmazları üzerindeki mülkiyet haklarına sınırlandırma getirildiğini; 1.10.1966 tarihli kararnameyle de taşınmazlarına el konulduğunu belirterek, davaya konu mirasçılık belgesindeki davalıların murisi ..."nun ölmeden önce... vatandaşı olduğunu, bu kişinin taşınmazları üzerindeki miras hakkının, mirasçıları Türk vatandaşı olsa dahi mirasçı olarak belirlenen davalılara geçmeyeceği iddiasıyla, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme, 15.05.2014 tarihli ve 2009/15 Esas, 2014/510 sayılı Kararında,... ile Devletimiz arasında mütekabiliyet esasının gerçekleşmediğine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanamadığını, murisin ölüm tarihindeki hükümlerin davaya konu mirasçılık belgesinin iptalini gerektirmediğini belirterek davanın reddine karar vermiştir.
IV- Anayasanın 35. maddesinde herkesin miras ve mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bu hakların korunmasına ilişkin hükümlerden herkesin faydalanacağı düzenlenmiştir.... Hükümetinin Türk vatandaşlarının..."de bulunan taşınmazlarına müdahalelerde bulunması üzerine, 1062 sayılı Hudutları Dâhilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye"deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkındaki Kanunla sınırlayıcı hükümler getirilmiştir.
1062 sayılı Kanunun 1. maddesine göre idari kararlar veya olağanüstü veya istisnai kanunlarla Türk vatandaşlarının mülkiyet haklarını kısmen veya tamamen sınırlandıran devletlerin Türkiye"deki tebaasının mülkiyet hakları Bakanlar Kurulu Kararıyla mukabele-i bilmisil olmak üzere kısmen veya tamamen sınırlandırılacak, menkul ve gayrimenkullerine el konulacak, el konulan malların gelirleri ve icap ettiğinde tasfiyelerinden doğacak hâsılat ise belgelerle ispat edilen zararları oranında zarar gören Türk vatandaşlarına dağıtılacaktır.
1062 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulunun 13.01.1939 günlü ve 2/17317 sayılı Kararı ile... ve... uyruklulara ait taşınmazların başkalarına devir ve ferağı yasaklanmış; 14.02.1942 günlü ve 2/17317 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de, muvazaalı temliklerin önlenmesi yönünden... ve... uyruklu özel ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı, malları üzerinde haciz konularak satışlarının yapılması yasaklanmış, kamulaştırma bedelinin de Hazine elinde emaneten muhafaza edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
18.11.1957 günlü ve 4/9697 sayılı Kararla da,... uyruklulara ait olan taşınmazların rızai taksim ve ifrazına müsaade edilmemiş, ortaklığın giderilmesinin ancak mahkeme kararı ile olabileceği, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiği takdirde paranın Hazine yedinde emaneten muhafaza edilmesi kabul edilmiştir.
01.10.1966 günlü ve 6/7104 sayılı... Uyrukluların Mallarının Tespiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkındaki Yönetmeliğin 1. maddesinde;... uyruklu tüm özel ve tüzel kişilerin Türkiye"de bulunan taşınır ve taşınmaz mallarına Hazinece el konulacağı, 11. maddesinde ise Hazinenin müdahil olarak katılması gerektiği öngörülmüştür.
1062 sayılı Kanunun ve bu kanununa dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararlarının amacı, Türk vatandaşlarının mülkiyet haklarını kısmen veya tamamen sınırlandıran devletlerin Türkiye"de bulunan vatandaşlarının mülkiyet haklarını benzer sınırlamalara tâbi tutmaktır.
Yukarıda belirtilen hükümlere göre, mülkiyet ve miras hakkı, temel haklar kapsamındadır. Bu haklar, kural olarak yabancı ve vatandaş ayırımı yapılmaksızın herkese tanınmış ve ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği kabul edilmiştir. 1062 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 1939, 1942, 1957 ve 1966 tarihli Kararnamelerle getirilen sınırlamalar iradi tasarruflara ve muvazaalı işlemlere yönelik olup,... uyruklu kişilerden kanun gereğince miras hakkı kazanan Türk ve... vatandaşlarının miras haklarına herhangi bir sınırlandırma getirmemiştir.
Mülkiyet ve miras hakkına getirilen sınırlamaların kanunla yapılması, sınırlamanın konusunun ve kapsamının tereddüt yaratmayacak kadar açık olması, kanun hükümleri yorumlanırken hakların daraltılmasından ziyade korunmasına özen gösterilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Mahkeme yaptığı inceleme sonunda, 1062 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararlarının kişilerin mirasçılık haklarını ortadan kaldırmadığına, murisin ölüm tarihi itibarıyla mütekabiliyet şartının gerçekleşmediğinin kesin ve sabit delillerle tespit edilemediğine ve bu nedenlerle davanın reddine karar vermiştir. Yerel mahkemenin kararı usule ve hukuka uygun bulunduğundan onanması gerekirken, bozulması yönündeki Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.