23. Hukuk Dairesi 2015/3419 E. , 2015/4836 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin 25.10.2008 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyelikten çıkarıldığını, arsa bedeli olarak 4.846,16 TL ve genel yönetim gider borcu olarak 2.858,60 TL düşüldükten sonra 1.987,56 TL"nin üç yılda altışar aylık devreler halinde ödeneceğinin 27.10.2008 tarihli ihtarnameyle müvekkiline bildirildiğini, cevabi ihtarnameyle müvekkilinin ödemesinin 11.305,00 TL olduğunun ve ortaklıktan çıkarıldığı için arsa bedelinin talep edilemeyeceğinin bildirilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.305,00 TL"nin 30.12.2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, ortaklıktan çıkarılan müvekkilinin ödemelerinin iade edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.305,00 TL"nin 30.12.2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların iddialarını kısmen de olsa ispat ettikleri, davalı kooperatife yapmış oldukları ödemelerin, masraf ve giderler mahsup edildikten sonra her bir davalı için 2.334,20 TL olmak üzere ödeme tarihleri nazara alınarak faiz işletilmesi kaydıyla, davacılara ayrı ayrı iadesi gerektiği belirtilerek, asıl davada davanın kısmen kabulü ile davacı ... yönünden 173,31 TL’nin 25.04.2010 tarihinden, 720,29 TL’nin 25.10.2010 tarihinden, 720,30 TL’nin 25.04.2011 tarihinden, 720,30 TL’nin 25.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile olmak üzere toplam 2.334,20 TL’nin davalı kooperatiften alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; birleşen davada davacı... yönünden 461,34 TL"nin 25.04.2010 tarihinden, 624,29 TL"nin 25.10.2010 tarihinden, 624,29 TL"nin 25.04.2011 tarihinden, 624,28 TL."nin 25.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 2.334,20 TL’nin davalı kooperatiften tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesi verilmek suretiyle hem asıl dava, hem birleşen davada verilen hüküm temyiz edilmiş ise de, Dairemizin 22.09.2014 tarihli geri çevirme kararı ile dosya, birleşen davada davacı... yönünden temyiz başvuru ve temyiz karar harcının yatırılması için birleşen davada davacı vekiline HUMK"nın 434/3. maddesi uyarınca muhtıra çıkarılması, anılan harçların yatırılması halinde buna ilişkin belgenin eklenmesi, sonucuna göre gerektiğinde aynı madde uyarınca mahkemece bir karar verilmesi için geri çevrilmiş olup, geri çevirme kararı üzerine mahkemece, 18.02.2015 tarihli ek kararla, muhtıra tebliğine rağmen kesin sürede anılan harçlar yatırılmadığından birleşen davada davacı... vekilinin temyizden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, ek kararın anılan davacı vekiline tebliğ edilmesine rağmen temyiz edilmemiş olduğu anlaşılmakla; asıl dava yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle temyiz edenin sıfatına ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, asıl davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/1. ve anasözleşmenin 15. maddeleri uyarınca, devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olur. Davacıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden kısmın düşülmesinden sonra bakiyesidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ihracının kesinleştiği yıla ilişkin bilançoda o yıl için yapılan genel giderlerin davacıya isabet eden kısmının indirilmesi gerekirken davacının tüm üyeliği boyunca yapılan genel giderlerin indirilmesi suretiyle çıkma payı hesaplanmıştır. Bu durumda mahkemece, davacının çıkarılma kararının kesinleşme tarihi ve buna göre ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığı genel kurul tarihi belirlenip, davalı kooperatiften veya ilgili Ticaret Sicili Memurluğu"ndan, bu genel kurul kararı ve bilanço, gelir-gider cetvelleri istendikten sonra, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri de incetilerek bilirkişiden davacının çıkma payı alacağı ile ilgili yukarıda açıklanan ilkelere uygun olarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.