BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1210 Esas 2019/568 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2018/1210
Karar No: 2019/568
Karar Tarihi: 13.06.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1210 Esas 2019/568 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1210
KARAR NO : 2019/568
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 29/02/2016
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/233 ESAS 2017/1577 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 29/02/2016
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan Asıl ve Birleşen Hakem Kararının İptali davalarında yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hakemler..., ... ve ...'den oluşan hakem heyetinin 19.01.2016 tarihli kararının usule aykırı olduğunu, hakemlerce tarafların defterlerindeki kayıtların hiçbir gerekçe gösterilmeksizin oluşturulan kararda dikkate alınmadığını, ispat kuralları dikkate alınmaksızın afaki rakamlar üzerinden karar verildiğini, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bilirkişi ... tarafından düzenlenen raporda, davacının (...Ltd) kendi defterlerine göre 135.980,49 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerine göre de davacının davalıdan 106.933,20 TL alacaklı olduğu gözüktüğünün ifade edildiğini, davacı ...Ltd'nin bilirkişi raporunu kabul ettiğini, HMK 222. maddesi uyarınca davacının ticari defterlerinde yer alan fatura ve ödeme rakamlarının aleyhine delil teşkil ettiğini, hakem kararında taleple bağlılık kuralı ve kararın gerekçeli olması kuralının ihlal edildiğini, karara hakemlerden ...'in muhalefet şerhi yazdığını, muhalefet şerhinin doğru olduğunu belirterek hakem heyetinin 19.01.2016 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan hakem kararının iptali istemiyle İstanbul ... ATM'nin... E. sayılı dosyasında müvekkili tarafından ayrı bir dava açıldığının, davacının hakem kararının iptaline ilişkin gösterdiği gerekçelerin kabul edilemeyeceğini, HMK'ya göre sadece 439. maddede belirtilen hususlar gereğince inceleme yapılabildiğini, hakemlerin hukuku doğru uygulayıp uygulamadıklarının incelenemeyeceğini, davacının iddia ettiği şekilde taleple bağlılık kuralının da ihlal edilmediğini, tam tersine müvekkilinin talebinin tamamı hakkında karar verilmediğinden hakem kararının iptali istemli davanın da İstanbul... ATM'de kendileri tarafından açıldığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hakem heyetinin 3,5 yıl süren yargılamada yaptıkları inceleme neticesinde HMK. 439/d maddesi gereğince talebin tamamı hakkında ve e bendi uyarınca sözleşmeye uygun karar vermedikleri, hakem kararının 14. sayfasının 5. maddesinde ... nolu siparişe, kararın 20. sayfasının 7 nolu maddesinde ... nolu siparişe ilişkin olarak yapılan tespitin doğru olmadığını, gerekli araştırma ve inceleme yapılmadığından talebin tamamı hakkında ve sözleşmeye uygun karar verilmediğini, daha önceden İstanbul ... ATM nezdindeki 11.01.2010 tarihinde ... E. sayılı dosya ile hakem heyetine konu ihtilaf için dava açıldığını, anılan mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararı ile dosyanın hakem heyeti önüne geldiğini, dolayısıyla faiz başlangıç tarihinin mahkemede dava açıldığı 11.01.2010 tarihi olması gerektiğini , müvekkilince yatırılan 32.000,00 TL'lik yargılama giderinin paylaşıma tabi tutulması gerekirken hakem kararında bu husustan hiç bahsedilmediğini, yargılama giderleriyle ilgili kısmın tavzihi için hakem heyetine başvuru yapıldığını, ancak iptal davası için yasada öngörülen sürenin geçmesi ihtimali bulunduğundan bu davanın açıldığını ve tavzihe konu edilen hususunda mahkemede açılan iptal davasına konu edildiğini, hüküm kısmının 8. maddesinde vekalet ücretleri hesaplanırken maddi hata yapıldığını, ayrıca yargılama giderlerinin paylaşımında da aynı hataya düşüldüğünü belirterek bu hususların da düzeltilmesi gerektiğini belirterek 19.01.2016 tarihli hakem mahkemesi kararının iptalini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Mahkememizce esas dava yönünden yapılan yargılama sonunda 2016/205 E. 2016/493 K. sayılı 16.06.2016 tarihli kararla davanın reddi yönünde hüküm kurulduğu, kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25.05.2017 tarihli kararıyla ''........Davacı ... A.Ş. tarafından davalı ...Şti. aleyhine açılan temyize konu eldeki davada, hakem heyeti tarafından verilen 19.01.2016 tarihli davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın iptâline karar verilmesi istenilmiştir. Dairemizin 08.12.2016 tarihli geri çevirme kararı ilk dosyaya kazandırılan İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise, davacı ...Şti. tarafından ...A.Ş.'nin davalı gösterilerek 19.01.2016 tarihli aynı hakem heyeti kararının iptâli için dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 166/I. maddesi uyarınca kural olarak aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Dava konusu somut olayda, her iki davanın konusu ve tarafları bakımından bağlantı bulunduğu, her iki davada da aynı hakem kararının iptâlinin talep edildiği anlaşılmaktadır. İki davanın birlikte görülmesinde, gerek usul ekonomisi ve gerekse birbirleriyle çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından fayda bulunmaktadır.
O halde, mahkemece İstanbul ...Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... Esas sayılı dosyasında devam eden dava ile eldeki dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, her iki davanın aynı yargı çevresinde açıldığı ve bağlantılı davaların birleştirilerek görülmesinde zorunluluk bulunduğu değerlendirilerek her iki davanın HMK'nın 166. maddesi uyarınca ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilerek birlikte sonuçlandırılması gerekirken uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.....'' gerekçesiyle mahkememiz kararı bozularak gönderilmiş, bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
İstanbul ... ATM'nin ... E. sayılı dosyasında ...Ltd'nin davalı ... . A.Ş'ye karşı 29.02.2016 tarihinde esas davaya konu hakem heyeti kararının iptali istemiyle dava açtığı, mahkememizde görülmekte olan esas davanın tarihi İstanbul... ATM'nin... E. sayılı dosyasındaki dava tarihinden daha önce olduğundan anılan mahkeme tarafından birleştirme kararı verilmiştir.
Esas ve birleşen davada mahkememizce yapılan yargılama sonunda... E-... K sayılı 05/04/2018 tarihli kararla, esas ve birleşen davanın reddedildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 19/10/2018 tarihli kararıyla bu kez " 6100 sayılı HMK'da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun'un 57. maddesiyle HMK 410. madde, 60. maddesiyle de HMK 439. madde değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu Kanuna eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda ihtiyari tahkim ve milletlerarası tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun'un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun'un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları ticaret mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK'daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'ndaki son düzenleme ise hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, 3 üncü madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili bölge adliye mahkemesinde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (15/1), bu Kanun'da asliye hukuk mahkemesine verilen görev ve yetkilerin, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi tarafından kullanılacağı (ek 1) şeklindedir.
Yapılan değişiklikler ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı HMK'daki tahkim konusundaki görev kuralları benzer hale getirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun'da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.
Davanın 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Aynı şekilde sözleşme tarihi itibarıyla hakem kararlarına karşı iptâl davası mı açılacağı ya da temyiz yoluna mı başvurulması gerektiği konusundaki görüş ayrılığı da 13.04.2018 tarih ve ... Esas, ...Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilip sözleşme tarihine bakılmaksızın iptâl davası olarak belirlenmiştir. 6100 sayılı HMK geçici 1/1. maddede bu Kanun'un yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı düzenlemesi, geçici 3/3. maddede ise, bu Kanun'da bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun'un bu Kanun'a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı düzenlemeleri bulunmakta ise de bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup 6100 sayılı Kanun'da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini kapsadığından söz edilemez.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde hüküm verildikten sonra yapılan kanun değişikliği ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 15. maddesine göre açılmış olan iptâl davasının bölge adliye mahkemesinde görülmesi zorunlu hale gelmiş olmakla mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulması gerekmiştir...." gerekçesiyle mahkememiz kararı bozularak gönderilmiş, dosya yukarıdaki esasa kaydedilerek bozma kararına uyulmak suretiyle yargılamaya devam edilmiştir.
Esas ve birleşen dava hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
15/03/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 57.maddesiyle, HMK 410.maddesinin, 60. maddesiyle de, HMK 439.maddesinin değiştirildiği, Kanunun 53.maddesiyle de 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 15.maddesinde yapılan değişiklik ve 54. maddesiyle, bu kanuna eklenen Ek-1.maddeyle de görevli mahkeme konusunda İç Tahkim ve Milletlerarası Tahkim arasında paralellik sağlandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca 7101 sayılı Kanunun 51. maddesiyle 5235 sayılı Kanunun 5.maddesi de değiştirilerek hakem kararlarının iptali davalarının ticaret mahkemesince heyet olarak görülecek davalar arasından çıkarıldığı görülmektedir.
Yapılan değişiklikler sonucu hakem kararlarına karşı açılan iptal davalarında görevli mahkemenin tahkim yeri bölge adliye mahkemesi olduğu anlaşılmakla, esas ve birleşen davanın görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Esas ve birleşen davanın dava şartı-görev nedeniyle usulden REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine,
Dair, davacı-birleşen davalı vekili Av. ... ile davalı-birleşen davacı vekili Av. Murat Bora Oğuz'un yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
BAŞKAN ...
¸e-imzalıdır
ÜYE ...
¸e-imzalıdır
ÜYE ...
¸e-imzalıdır
KATİP ...
¸e-imzalıdır
