Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22206
Karar No: 2017/3585
Karar Tarihi: 15.06.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22206 Esas 2017/3585 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/22206 E.  ,  2017/3585 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar bir kısım davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ...adına kayıtlı olan taşınmazlardan bir kısmında ... lehine istimlak yapılacağından bahisle ve gerekli resmi kamulaştırma işlerinin devamı sebep gösterilerek kız çocuklarının tümünden vekalet istendiğini, okuma yazma bilmeyen anneleri davalı ..."ye vekaletname verdiklerini, yaptıkları araştırma sonunda mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların davalı ... "a onun tarafından da başkalarına satıldığını öğrendiklerini, yapılan devir işlemlerinin mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı işlemler olduğunu ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı olan 941, 309, 542, 229 ve 550 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tapuya tesciline, aynı yer 58, 510, 544 ve 584 parsel sayılı taşınmazların satış bedellerine ilişkin tazminatın davalı ...."dan dava dışı üçüncü kişilere satış yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve mirasbırakanın ölümü ile davacılara intikal etmesi gereken tüm taşınmazlara ait geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedellerinin veraset ilamındaki hisseleri oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı..., yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olmadığını, en başından davacıların bilgisi dahilinde davalı ... tarafından taşınmazların kendisine devredildiğini, kamulaştırma işlemi için verildiği iddia edilen vekaletnamelerde satış yetkisinin de bulunduğunu, ecrimisil istemi için intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., açılan davayı kabul ettiğini, eşi öldükten yıllar sonra oğlu..."un taşınmazlar için yapılacak istimlak işlemleri ile ilgili olarak gerektiğini bildirmesi üzerine kızlarından aldığı vekaletnamelere istinaden oğluyla tapuda işlemler yaptıklarını, kendisi ve kızlarının okuma-yazma bilmediklerini, oğlunun taşınmazları üzerine alacağını bilmediğini, kızlarının haklarının mahkemece verilmesini istediğini bildirmiştir.
    Mahkemece, davacıların muvazaa iddialarını ispat edemedikleri ve vekaletsiz iş görme açısından ise zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı ...’un 20.05.1971 tarihinde öldüğü, mirasbırakan adına kayıtlı dava konusu taşınmazların taraflar adına intikalinden sonra davacıların anneleri olan davalı ...’ye 1981 yılı içerisinde verdikleri vekaletnamelere istinaden davalı ... tarafından dava konusu taşınmazlardan 550 parselin 18.9.2011 tarihinde, diğer 941,309,542,229,58,510,544 ve 584 parsellerin ise 04.09.1981 tarihinde diğer davalı ...r’a tapuda satış sureti ile devredildiği, davacıların 15.11.2011 tarihli azilnameler ile anneleri davalı ...’yi vekaletten azlettikleri, davacılardan ...’in 08.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile açmış olduğu davadan feragat ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda bir araştırma yapılmaması ve davanın vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilmek sureti ile zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
    Öte yandan, yargılama sırasında davacılardan ...’in 08.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile açmış olduğu davadan feragat ettiği anlaşılmakla,mahkemece bu yönden hüküm kurulmamış olması da doğru değildir.
    Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilke ve olgular ile vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığı gözetilerek inceleme yapılmak sureti ile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Bir kısım davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi