3. Hukuk Dairesi 2017/1252 E. , 2018/11761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı ile davalıya ait taşınmazın kendisine satımı konusunda anlaştıklarını, taşınmazın üzerindeki kaba inşaat tamamlanıp teslim edilmek üzere satış bedelinin 158.000 TL olarak kararlaştırıldığını, peşinat olarak davalıya 10.000 TL ödediğini, davalının evi tamamlamasına rağmen taşınmazı kendisine devretmediğini, davalıya ihtarname gönderdiğini, ihtara rağmen davalının peşinatı geri vermediğini ve ayrıca 10.000 TL cayma tazminatını da ödemediğini, ayrıca eve masraf yaptığını ve 1.650 TL işçilik ücreti ile malzeme bedelini 3. kişilere ödediğini belirterek 21.650 TL nin davalıdan alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, cevabında özetle; kapora olarak 10.000 TL aldığını, davacının taşınmaz bedelini ödeyerek taşınmazı almaması nedeniyle sözleşmeden davacı tarafın vazgeçtiğini ve bu nedenle kendisinin 10.000 TL cayma tazminatı alacağı olduğundan bu cayma tazminatı alacağını aldığı kaporaya mahsup ettiğini, cevabi ihtarname göndererek caydığını bildirdiğini belirtmiş ve davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davalının sözleşmeden cayması nedeniyle cayma tazminatı ödemekle yükümlü olduğu, davacı tarafın diğer taleplerini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasına satışı yada satış vaadini içeren sözleşmelerin geçerli sayılması TBK. 237 (BK.213), Tapu Kanununun 26. Maddesi ve TMK 706. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır.Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerli şartı olmakla, kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınması gerekir.Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen sözleşme, resmi şekilde düzenlenmiş olmadığından, şekil şartına aykırılık dolayısıyla geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye istinaden, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ile mükelleftirler. Mahkemece cayma tazminatı bakımından davanın kabulüne karar verilmiş ise de sözleşmede bahsi geçen cayma tazminatı Borçlar Hukuku anlamında cezai şart niteliğinde olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 179-182 arasında düzenlenmiştir. Cezai şart, sözleşmeden doğan borcun ifasını sağlama amacı gütmekle, bağımsız bir sözleşme yahut alacak niteliğinde olmayıp, asıl borcun temini amacına yönelik feri nitelikte hukuki bir işlemdir. Taraflar geçersiz sözleşmeye dayalı olarak edimin ifasını talep edemeyip ancak sebepsiz zenginleşme dolayısıyla aldıklarını iade etmekle yükümlü olduklarından , asıl alacağa bağlı, asıl alacağın ferisi niteliğinde olan cezai şart da talep edilemeyecektir. Bu nedenle mahkemece, sözleşmenin geçersizliği dolayısıyla 10.000 TL cayma tazminatına ilişkin talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz,davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.