Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/606
Karar No: 2016/324

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/606 Esas 2016/324 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/606 E.  ,  2016/324 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Temyiz Edenler : Resen, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafileri
    Kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanık ..."un 5237 sayılı TCK"nun 81/1, 38/3, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince 20 yıl hapis, 6136 sayılı Kanunun 13/1 ve TCK"nun 52/2, 53 ve 54. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 1.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.12.2012 gün ve 26-310 sayılı kasten öldürme suçu yönünden resen temyize tâbi olan hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.12.2014 gün ve 3990-6353 sayı ile;
    "...Sanık ..."ın maktul ..."ı kasten öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden;
    Her ne kadar TCK"nun 62. maddesinin uygulanması hakimin takdirine ait ise de; takdir hakkının her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilmesi, değerlendirilmesinin de gerekçelendirilmesi gerekir.
    Somut olayda, olay bütünüyle sanık ..."ın tüm aşamalarda birbirlerini tamamlayan anlatımlarından ortaya çıkmış olup, bu sanığın beyanları olmasa suçun bütünüyle ortaya çıkmayacağı göz önüne alınarak, TCK"nun 62. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 21.04.2015 gün ve 48-67 sayı ile;
    "Tüm dosya kapsamı, tarafların anlatımları, telefon kayıtları, görüntü kayıtları, ekspertiz raporları, delil ve bulgular dikkate alındığında; hakkında müebbet hapis cezası verilen ve bu cezası onanan "dayı" lakaplı, .... isimli iş yerinin sahibi ...."nun oğlu ...."in, iş yerinde meydana gelen tartışma sırasında maktül ..."ın arkadaşlarından ....ı tarafından hayati tehlike geçirecek şekilde bıçakla yaralanması ve devamında tedavisi için Denizli Devlet Hastanesine götürülmesiyle başlayan süreçte, bar çalışanlarına oğlunu koruyamadıkları için kızıp, tarafların cezalandırılması yönünde talimat verdiği, bıçaklama eylemine katılan kişilerin gözaltında olmaları nedeniyle, kavgaya ve bıçaklama eylemine dahil olmayan, tamamıyla masum olan maktulün, olaydan önce sadece ...."i bıçaklayan şahıs ile barda aynı masada oturmasından dolayı, ...."nun "..."ın çaresine baksınlar, onun işini halletsinler" şeklinde telefonla talimat verdiği ....ile sanık ..."ın, maktule gözaltında olan şahısların yanına gideceklerini söyleyerek, maktulü .... plakalı araca aldıkları, bu araç ile tenha bir bölgeye götürdükleri, ..."nin almış oldukları emir ve talimat doğrultusunda maktulü öldürmek için tabancayla ateş ettiği, ancak tabancanın emniyetinin kapalı olması nedeniyle ateş almaması üzerine maktulün kaçtığı, bu esnada ..."nin maktulü kovalayarak yakaladığı, devamında sanık ..."ın, tabancayı ..."den alarak emniyetini açmak suretiyle maktulün önce kafasına, daha sonra da omuz hizasına ateş etmek suretiyle öldürdüğü, sonrasında yine telefon kayıtlarından anlaşıldığı üzere ....ve sanık ..."ın, ...."e telefon ederek "işin bittiğini" söyledikleri, ....ve sanık ..."ın silahı poşete sarıp, evlerinin yakınında bulunan samanlıktaki otların arasına sakladıkları anlaşılmıştır.
    Olayın, ...."nun iş yerinde, adı geçenin oğlunun bıçakla yaralanması ile başlayıp, suçta kullanılan tabancanın ...."ya ait olması, öldürme eylemine katılan kişilerin ...."nun iş yerinde çalışan kişiler olması, taraflar arasındaki telefon trafiği, yapılan soruşturma sırasında elde edilen deliller dikkate alındığında; her ne kadar Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18.12.2014 tarih ve 3990-6353 sayılı bozma ilamında, cinayeti işleyen sanık ..."un olayı tüm aşamalarda aydınlattığı, birbirini tamamlayan anlatımlarla ortaya çıkardığı, tutum ve davranışları bir bütün halinde dikkate alınarak sanık lehine TCK"nun 62. maddesinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle mahkememizin kararı bozulsa da, yukarıda belirtilen ve anılan tüm delil ve bulgulardan, zaten olayın tamamıyla aydınlık kazandığı, sanık ..."ın cezai indirimden yararlanma düşüncesiyle yargılama sırasında bu davranışları sergilediği, hazırlık soruşturmasından yargılamanın sonucuna kadar olan tutum ve davranışları dikkate alındığında, hiçbir pişmanlık ve üzüntü yaşamadığı, tamamıyla masum bir insanı patronu ...."nun emir ve talimatı doğrultusunda, soğukkanlılıkla, kaçmaya çalıştığı halde kovalamaca sonucu yakalayıp, bir el maktulün kafasına, bir el de omuz hizasına ateş etmek suretiyle, birden çok kez ateş ederek ölümüne sebep olduğu, sonrasında soğukkanlılıkla emrin yerine getirildiğini dile getirip suç aletini sakladığı, cinayet talimatını veren ...., .... ve bu eyleme katılan ........"ün, maktulün ölümünü bizzat gerçekleştirmemiş olmalarına rağmen haklarında müebbet hapis cezası verildiği ve bu cezaların onandığı, bu dosyada bizzat tetikçilik yapan, kaçmakta olan maktulü soğukkanlılıkla yakalayıp başına ve omuz hizasına ateş etmek suretiyle öldüren sanık ..."un pişmanlık yaşamadığı, yargılama sürecinde sırf olayın senaryosunu anlattı düşüncesiyle hakkında takdiri indirim sebebi olarak TCK"nun 62. maddesinin uygulanıp, cezasını 20 yıl hapis cezasından 16 yıl 8 ay hapis cezasına düşürmenin hukuka ve vicdana uygun olmayacağı,
    Bu doğrultuda yukarıda belirtilen ve anılan tüm delil ve bulgulardan zaten olayın tamamıyla aydınlık kazandığı, sanık ..."un cezai indirimden yararlanma düşüncesiyle yargılama sırasında bu davranışları sergilediği, soruşturma evresinden yargılamanın sonucuna kadar olan tutum ve davranışları dikkate alındığında ve sanık ..."ın olay öncesinde ...."nun kendilerine "bir olay olursa siz vurursunuz, ben size cezaevinde bakarım" dediğini ifade etmesi de nazara alındığında, cinayet işleme konusunda önceden var olan iradesini ortaya koyduğu, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi, bulunduğu sosyal konumu, olayla ilgisi olmayan masum bir insanı silahla sebepsiz yere öldürmüş olması, maktulü öldürmesi için verilen talimat doğrultusunda, ....ile birlikte hareket ederek maktulü tenha bir yere götürmesi ve her an bir insan öldürmede kullanılabilecek ruhsatsız tabancanın bulundurulması, sanığın maktulü öldürme konusundaki kararlılığı, soğukkanlılıkla eylemi gerçekleştirip evine gitmesi ve silahı saklaması, yanında çalıştığı kişi için tetikçilik yapması, sanığın tereddüt etmeden eylemini sonuçlandırması, suç işlenmesinin önlenmesi ve ceza adaletinin tam ve eksiksiz olarak sağlanması, sanığın pişman olduğu yönünde dosyaya yansıyan bir durumunun olmadığının gözlenmesi, hak ve nesafet kuralları ve sanığın duruşmadaki hali de dikkate alınarak, TCK"nun 62. maddesi uygulanmamıştır" gerekçesiyle direnerek, önceki hüküm gibi karar vermiştir.
    Kasten öldürme suçu yönünden resen temyize tâbi olan hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.06.2015 gün ve 216030 sayılı "onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    ... ve .... hakkında kasten öldürme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, sanık .... hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin, sanıklar .... ve .... hakkında kasten öldürme suçuna azmettirme, sanık ........ hakkında ise kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
    Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2012 gün ve 26-310 sayı ile, sanık ..."un kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından mahkûmiyetine hükmolunması, her iki hükmün de Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafileri tarafından temyiz edilmesine rağmen Özel Dairece 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz davasının sonuca bağlanmaması ve bozma kararının sadece kasten öldürme suçundan kurulan hükme ilişkin olması karşısında; yerel mahkemece 6136 sayılı Kanununa aykırılık suçundan kurulan direnme hükmü hukuki değerden yoksun olduğundan, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan 27.12.2012 tarihli hükme ilişkin temyiz isteklerinin Yargıtay 1. Ceza Dairesince değerlendirilmesine karar verilerek, kasten öldürme suçundan kurulan direnme hükmüyle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kasten öldürme suçundan sanık ... hakkında TCK’nun 62. maddesinin uygulanmamasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Suç tarihinde; ...."nun, .... isimli mekânın sahibi olduğu, sanık ... ve ........"ün, bu barda güvenlik görevlisi olarak çalıştıkları, ...."in ise ...."ya ait başka bir iş yerinde sorumlu müdür olduğu,
    13.07.2011 tarihinde maktul ... ile arkadaşı ....ı"nın, ...."ya ait ...."da bir müddet eğlendikten sonra dışarı çıktıklarında arbede yaşandığı, arbede sırasında ...."nun oğlu .... ... ile maktulün arkadaşı ....ı arasında çıkan tartışma sonucu ....ı"nın ...."i bıçakla yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı, olay yerine gelen polislerin ....ı"yı karakola götürdükleri, ...."in ise sanık ... tarafından hastaneye kaldırıldığı, ...., oğlu ...."in tedavisi için hastaneye gittiği sırada aracına maktulün de bindiği, bir süre sonra ........ ve ...."in de hastaneye gittikleri, aynı gece saat 04.00 sıralarında hastane yakınlarında yaralı bir şahıs olduğunun ihbar edilmesi üzerine belirtilen yere gidildiğinde, maktulün kafasından ve kolundan vurulmuş vaziyette olduğunun görüldüğü, maktulün hastaneye getirildikten sonra beyanı alınamadan öldüğü, hastanenin güvenlik kamerası görüntülerinden, olaydan çok kısa bir süre önce ... ve .... tarafından hastaneye getirilen araca maktulün, sanık ve ........ ile birlikte binip hastaneden ayrıldığının tespit edilmesi üzerine beyanlarına başvurulan .... ve ..."ın; olay gecesi çalıştıkları barın sahibinin oğlu olan ...."in yaralanması üzerine adı geçene ait aracı hastaneye getirdiklerini, aynı barda çalışan sanık ve ........"ün, aracı kendilerinden teslim alarak yanlarında bulunan maktul ile birlikte hastaneden ayrıldıklarını söylemeleri üzerine, kolluk görevlilerince aynı gün saat 11.00 sıralarında evinde yakalanan sanığın suçlamaları kabul edip, olayı ve ........, .... ve ...."nun olayla ilgisini anlatarak, suçta kullandığı tabancayı görevlilere teslim ettiği,
    HTS raporlarına göre; olay gecesi maktulün öldürüldüğü saatlerde, sanığın kullandığı telefon ile ...."in kullandığı telefon hatları arasında görüşmeler yapıldığı,
    Ekspertiz raporlarında; sanığın avuç içi svabında atış artıkları tespit edildiği, ........"ün el svaplarında atış artıklarına rastlanmadığı, olay yerinde ele geçirilen bir adet kovan ve maktulün vücudundan çıkarılan bir adet mermi çekirdeğinin, sanık tarafından teslim edilen tabanca ile atıldıklarının belirlendiği ve suçta kullanılan tabanca üzerinde parmak izine rastlanmadığı bilgilerine yer verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Tanık ...; olay gecesi saat 03.30-04.00 sıralarında sokaktan gelen bağrışma sesleri üzerine balkona çıktığında, markasını ve plakasını seçemediği açık renkli bir aracın ilerisinde üç erkek şahıstan ikisinin diğerini hırpaladığını gördüğünü, bu sırada dayak yiyen şahsın "abi yapmayın, dayımı arıyorum, cevap vermiyor" diye bağırdığını, iki şahıstan birisinin dövdükleri şahsa silahla ateş ettiğini, ateş edilen şahsın yere düştüğünü, aynı şahsın yerde yatan şahsa bir el daha ateş ettiğini, daha sonra iki şahsın orada bulunan araca binip olay yerinden ayrıldıklarını, vurulan şahsın yerde hareketsiz bir şekilde yattığını görünce ambulans çağırdığını, ortamın yarı karanlık olması ve bulunduğu yerle olayın meydana geldiği yer arasındaki mesafe nedeniyle şahısların yüzünü göremediğini beyan etmiş,
    İnceleme dışı sanıklar .... ve ...., tüm aşamalarda kasten öldürme suçuna azmetttirme isnadını kabul etmemişler,
    İnceleme dışı sanık ........; olay gecesi sanık ve maktul ile birlikte hastaneden ayrıldıktan sonra karakola gittiklerini, dönüşte sanık ve maktulün tartıştıklarını, maktulün sanığa "arabayı durdur, ben ineceğim" dediğini, sanığın aracı durdurduğunu, sanık ve maktulün araçtan indiklerini, sanığın maktule iki el ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, bu olaydan önce ...."in kendisini telefonla arayıp nerede olduğunu sorduğunu, bunun dışında bir görüşmelerinin olmadığını, ...."ten maktulün öldürülmesi konusunda herhangi bir talimat almadığını, suçlamayı kabul etmediğini söylemiş,
    Sanık ... tüm aşamalarda istikrarlı olarak; olay gecesi hastanede bulunduğu sırada ........ ve maktul ile birlikte .... ..."yu yaralayan ....ı"yla görüşmek için karakola gittiklerini ancak görüşemediklerini, hastaneye dönerken ..."nin cep telefonunun çaldığını, ..."nin telefonla konuştuktan sonra kaş göz işareti yaparak maktulü işaret ettiğini, konuyu anlamak için ..."nin elinden cep telefonunu alarak en son görüşme yapılan numaraya baktığını, bu numarayı aradığında karşısına çıkan ...."e "ne oldu" diye sorduğunu, onun da "..."ye söyledim, anlamadınız mı" dediğini, kendisinin "bir şey anlamadım" diye cevap vermesi üzerine ...."in "Dayı, ..."ın icabına baksınlar, onun işini halletsinler dedi" şeklinde konuştuğunu, "Dayı" olarak sözünü ettiği kişinin .... olduğunu, ..."nin torpido kısmından bir tabanca çıkardığını ve aracı durdurduktan sonra maktule "araçtan in" dediğini, bunun üzerine önce maktulün, arkasından da ..."nin araçtan indiğini, ..."nin elindeki silah patlamayınca maktulün kaçmaya, ..."nin de kovalamaya başladığını, ..."nin, maktulü yakalayıp yumrukladığı sırada yanlarına gittiğini, ..."nin tabancayı kendisine uzatıp "silah ateş etmiyor, galiba emniyeti kapalı" dediğini, silahı eline aldığı esnada iki kez patladığını, bunun üzerine maktulün yere yığıldığını, ...."i telefonla arayarak “abi istediğiniz oldu, ... öldü" dediğini, onun da "tamam, ben sizi haberdar ederim" şeklinde cevap verdiğini, .... ile sabaha kadar 4-5 defa telefonla görüştüklerini, ileride başına bir şey gelebileceği düşüncesiyle silahı atmayıp, evinin arkasındaki samanlığa sakladığını, daha sonra ..."yi kaldığı otele bırakıp eve geldiğini, bir süre sonra da evine gelen polislere her şeyi samimi olarak anlattığını, bu olayın başına gelmesine neden olanların cezalarını çekmelerini istediğini, ayrıca büyük bir pişmanlık içinde olduğundan sakladığı silahın yerini gösterdiğini savunmuştur.
    Yerel mahkemece gerekçeli kararın, delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında; “Sanık, yakalandığı sırada olay hakkında ayrıntılı beyanda bulunmuştur. Bu aşamada sanığın, TCK"nun 38. maddesinin varlığından haberdar olarak beyanda bulunduğunu kabul etmek mahkememizce mümkün görülmemiştir. Cinayetin kendisi tarafından işlendiği hususunda deliller henüz toplanmamışken ve sadece maktul ile aynı araçla hastaneden ayrıldıklarının görüntüleri mevcut iken, olay hakkında en ince ayrıntısına kadar bilgi vermesinin nedeni, kendisinin de ifade ettiği gibi, muhtemelen olay hakkında yaşadığı pişmanlıktır. Sanığın sosyal ve kültürel durumu dikkate alındığında, birçok kişinin haberdar olmadığı TCK"nun 38. maddesinden haberdar olduğunu düşünmek de olası değildir. Mahkememizin kanaatine göre sanık, yaşadığı bu pişmanlık nedeniyle, olayın bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkması için konuşmuştur. Bu ifadeleri vermesindeki amacın TCK"nun 38. maddesinin yararlanmak olduğunu kabul etmek mümkün değildir” ve “Cinayeti kim veya kimlerin işlediği henüz belli değil iken, hastane güvenlik kamera kayıtlarını inceleyen polis memurları, maktulün kısa bir süre önce sanık ... ve ....ile birlikte aynı araca binip hastaneden ayrıldığını tespit ederek, cinayetle ilgisi olabileceği düşüncesiyle sanık ..."ın evine gitmişler, sanık ... görevlilerle yaptığı şifahi görüşmede, cinayeti bütün ayrıntıları ile anlatmış, ...."in, ...."dan aldığı talimatı kendilerine iletmesi üzerine ....ile birlikte bu suçu işlediklerini beyan etmiştir. Sanık ..., emniyette, savcılıkta ve sorgusu sırasında alınan ifadelerinde ve mahkememizde alınan savunmasında aynı beyanlarda bulunmuş, bu beyanları ile azmettiricinin açığa çıkmasına yardımcı olmuştur. Sadık"ın beyanları ile, ...."nun, ...."e ..."ın öldürülmesi talimatını verdiği, ...."in de aldığı bu talimatı diğer sanıklar Sadık ve ..."ye aktardığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sanık ... hakkında TCK"nun 38. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması yoluna gidilmiştir” şeklinde değerlendirme yapılmasından sonra TCK"nun 62. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak ise “...tüm delil ve bulgulardan zaten olayın tamamıyla aydınlık kazandığı, sanık ..."un cezai indirimden yararlanma düşüncesiyle yargılama sırasında bu davranışları sergilediği, soruşturma evresinden yargılamanın sonucuna kadar olan tutum ve davranışları dikkate alındığında ve sanık ..."ın olay öncesinde ...."nun kendilerine "bir olay olursa siz vurursunuz, ben size cezaevinde bakarım" dediğini ifade etmesi de nazara alındığında, cinayet işleme konusunda önceden var olan iradesini ortaya koyduğu, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi, bulunduğu sosyal konumu, olayla ilgisi olmayan masum bir insanı silahla sebepsiz yere öldürmüş olması, maktulü öldürmesi için verilen talimat doğrultusunda, ....ile birlikte hareket ederek maktulü tenha bir yere götürmesi ve her an bir insan öldürmede kullanılabilecek ruhsatsız tabancanın bulundurulması, sanığın maktulü öldürme konusundaki kararlılığı, soğukkanlılıkla eylemi gerçekleştirip evine gitmesi ve silahı saklaması, yanında çalıştığı kişi için tetikçilik yapması, sanığın tereddüt etmeden eylemini sonuçlandırması, suç işlenmesinin önlenmesi ve ceza adaletinin tam ve eksiksiz olarak sağlanması, sanığın pişman olduğu yönünde dosyaya yansıyan bir durumunun olmadığının gözlenmesi, hak ve nasafet kuralları ve sanığın duruşmadaki hali de dikkate alınarak” şeklinde gerekçe gösterilmiştir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62. maddesi;
    “(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
    (2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    5237 sayılı TCK’nun 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra “gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak belirtildiği açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” gibi nedenler, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı TCK’nun, takdiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir.
    Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hâkime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hâkim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hâkim; “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri”nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır.
    07.06.1976 gün ve 3–4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkanı bulunmayan çeşitli halleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını 5237 sayılı TCK’nda da devam ettirmiştir.
    Ancak hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tâbi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun birçok kararında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olduğu tereddütsüz bir şekilde vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemece, delillerin değerlendirilmesine ilişkin gerekçe kısmında; sanığın, kasten öldürme suçunun kendisi tarafından işlendiğine ilişkin delillerin toplanmadığı aşamada, olay hakkında en ince ayrıntısına kadar bilgi vermesinin nedeninin yaşadığı pişmanlık olduğu, TCK"nun 38/3. maddesinden yararlanmak için bu şekilde ifade verdiğinin kabul edilemeyeceğinin belirtilmesine, yine sanık hakkında hükmolunan cezadan TCK"nun 38/3. maddesi gereğince indirim yapılmasına ilişkin olarak da; suça azmettirenin belli olmadığı bir aşamada beyanları ile azmettirenin kim olduğunun ortaya çıkmasını sağladığının dayanak gösterilmesine rağmen, suç tarihi itibarıyla sabıkası olmayan, fiilden sonra maktul ..."ı öldürdüğüne ilişkin hakkında somut bir delil bulunmadığı aşamada olayı ayrıntılı biçimde anlatarak kendi suçu ile birlikte diğer sanık ..."nin suçunu ortaya çıkaran, yargılama aşamasında da aynı tutumunu devam ettiren ve herhangi bir olumsuz davranışı da dosyaya yansımayan ve bu nedenle hakkında TCK"nun 62. maddesinin uygulanması gereken sanık hakkında, yerel mahkemece; “...tüm delil ve bulgulardan zaten olayın tamamıyla aydınlık kazandığı, sanık ..."un cezai indirimden yararlanma düşüncesiyle yargılama sırasında bu davranışları sergilediği, soruşturma evresinden yargılamanın sonucuna kadar olan tutum ve davranışları dikkate alındığında ve sanık ..."ın olay öncesinde ...."nun kendilerine "bir olay olursa siz vurursunuz, ben size cezaevinde bakarım" dediğini ifade etmesi de nazara alındığında, cinayet işleme konusunda önceden var olan iradesini ortaya koyduğu, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi, bulunduğu sosyal konumu, olayla ilgisi olmayan masum bir insanı silahla sebepsiz yere öldürmüş olması, maktulü öldürmesi için verilen talimat doğrultusunda, ....ile birlikte hareket ederek maktulü tenha bir yere götürmesi ve her an bir insan öldürmede kullanılabilecek ruhsatsız tabancanın bulundurulması, sanığın maktulü öldürme konusundaki kararlılığı, soğukkanlılıkla eylemi gerçekleştirip evine gitmesi ve silahı saklaması, yanında çalıştığı kişi için tetikçilik yapması, sanığın tereddüt etmeden eylemini sonuçlandırması, suç işlenmesinin önlenmesi ve ceza adaletinin tam ve eksiksiz olarak sağlanması, sanığın pişman olduğu yönünde dosyaya yansıyan bir durumunun olmadığının gözlenmesi, hak ve nesafet kuralları ve sanığın duruşmadaki hali de dikkate alınarak” şeklinde dosya kapsamı ile örtüşmeyen, çelişki içeren ve yeterli olmayan gerekçeyle TCK"nun 62. maddesinin uygulanmaması isabetli değildir.
    Ayrıca, hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, isabetli bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesince 27.12.2012 gün ve 26-310 sayı ile, sanık ..."un kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından mahkûmiyetine hükmolunması, her iki hükmün de Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafileri tarafından temyiz edilmesine rağmen Özel Dairece 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz davasının sonuca bağlanmaması ve bozma kararının sadece kasten öldürme suçundan kurulan hükme ilişkin olması karşısında; yerel mahkemece 6136 sayılı Kanununa aykırılık suçundan kurulan direnme hükmü hukuki değerden yoksun olduğundan, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan 27.12.2012 tarihli hükme ilişkin temyiz isteklerinin Yargıtay 1. Ceza Dairesince DEĞERLENDİRİLMESİNE,
    2- Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.04.2015 gün ve 48-67 sayılı direnme hükmünün; dosya kapsamı ile örtüşmeyen, çelişki içeren ve yeterli olmayan gerekçeyle sanık hakkında TCK"nun 62. maddesinin uygulanmaması isabetsizliğinden ve hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeninden BOZULMASINA,
    3- Dosyanın, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan 27.12.2012 tarihli mahkûmiyet hükmüne ilişkin olarak Yargıtay 1. Ceza Dairesinin temyiz incelemesinden sonra mahalline gönderilmesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi