1. Hukuk Dairesi 2014/21375 E. , 2017/3553 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 22 ada 27 (yenileme sonucu 667 ada 9) parselde kayıtlı 4 nolu bağımsız bölüme, davalı tarafından rızası olmaksızın kiraya vermek suretiyle elatıldığını ileri sürerek 1998 yılından bu yana fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL kira alacağının yasal faiziyle tahsilini istemiş, ıslah ile istem sonucunu 34.160,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiş, mahkeme aksi kanaatte ise davacıdan olan alacağının takasını talep ettiğini belirtmiştir.
Mahkemece, 2002 yılı ile 2011 yılı mayıs ayı arasındaki dönem için toplam 34.160,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, dava konusu 22 ada 27 (yenileme sonucu 667 ada 9) parselde kayıtlı 4 nolu bağımsız bölümün tamamının davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dava konusu bağımsız bölüme haklı ve geçerli neden bulunmaksızın davalı tarafından müdahale edildiği ve ecrimisil koşullarının oluştuğu saptanmak suretiyle ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine,
Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince; mahkemece ecrimisil miktarının tespiti konusunda yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; ecrimisil miktarının tespiti yönünden dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığı gibi, konusunda uzman bilirkişilerden de rapor alınmamıştır.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, dava konusu taşınmazın niteliği ve kullanım biçimine göre yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde ecrimisil hesabını içeren denetime elverişli uzman bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, davanın 1998 yılından itibaren ecrimisil istemi ile 20.06.2011 tarihinde açıldığı, davalının cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece 2002 yılı ile 2011 yılı mayıs ayı arasındaki dönem için ecrimisile karar verildiği gözetildiğinde, 5 yıllık dönem için hesaplanacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken anılan hususun gözardı edilmiş olması da doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.