
Esas No: 2014/16115
Karar No: 2016/2889
Karar Tarihi: 07.03.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/16115 Esas 2016/2889 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16115
KARAR NO: 2016/2889 Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.06.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı .... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, .... sayılı parsel lehine .... sayılı parselden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ..... vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ekindeki krokide, davacıya ait taşınmazın doğusunda ve kuzeyinde "ark" görülmektedir. Bu kısımdan hangi surette geçit hakkı kurulacağı hükümde ve hükmün gerekçesinde açıklanmamıştır. Bu nedenle hüküm kurulurken "kesintisizlik" ilkesine aykırı hareket edilmiştir. Mahkemece, öncelikle bilirkişi raporunda 1. alternatif olarak gösterilen kısımdan geçit tesisi mümkün olup olmadığı DSİ"den sorulmalı, mümkün olduğu takdirde bu alternatif değerlendirilmeli, mümkün değilse raporda gösterilen 3. alternatif tartışılmalı, bu alternatif de olmazsa başkaca alternatiflerin araştırılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 07.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.