1. Hukuk Dairesi 2016/14779 E. , 2017/3491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar, çekişme konusu 7918 parsel sayılı taşınmazın davalılardan Şeref"e satış suretiyle temlik edildiğini, ondan da diğer davalıya devredildiğini, ancak satış bedelinin kendilerine ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemişlerdir.
Davalı, dava konusu bedelin ödendiğini, buna ilişkin ibranamenin bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, Dairece ‘...gerek Türk Medeni Kanununun 706 gerek Borçlar Kanununun 213 ve gerekse Tapu Kanununun 26.maddesi hükmü karşısında, davacı tarafa taşınmaz devrini öngören harici sözleşmeye mülkiyetin nakli anlamında hukuksal değer yüklenemez. Ne var ki, aynı sözleşmede davalı ... tarafından da inkar edilmeyen gerçek satış bedelinin 140.000 DM olduğu açıklanmış; ibraname ile de 40.000 DM ödendiği belirlenmiştir. Öte yandan, davalılar bazı taşınmazları üçüncü kişilerden satın almak suretiyle davacılara verdiklerini ve 30.11.2005 tarihli dilekçe ile ..."deki iki parça taşınmazın devrine hazır olduklarını bildirmişlerdir. Hal böyle olunca, yanlarca kararlaştırılan gerçek satış bedeline karşılık olmak üzere yapıldığı kabul edilen miktar da gözetilmek suretiyle, davacı tarafa, gerek doğrudan ve gerekse üçüncü kişilerden satın alınarak taşınmaz devrinin sağlanıp sağlanmadığının tespiti, iki taşınmaz yönünden davalının devre hazır olduğu yönündeki beyanının değerlendirilmesi; ondan sonra Borçlar Kanununun 83.maddesi hükmü gereğince davacı tarafa ödenmesi gereken Türk parası karşılığı bir alacağın mevcut olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılamanın sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar, Dairenin, 12/03/2012 tarihli bozma ilamında, davalıların vermeye hazır olduklarını beyan ettikleri ... ilindeki taşınmazlar yerine, bozma ilamı sonrasında Gaziosmanpaşa’da iki adet taşınmazı devrettiklerini ileri sürmüş, dosya içeriğinden 457 ve 460 parsel sayılı taşınmazların davalı ...’in babası, diğer davalı ...’un eşi tarafından davacı ...’a 29/06/2001 tarihinde intikal ettiği saptanmıştır.
Öte yandan; uyulan bozma ilamında 3.kişilerden alınan taşınmazların da değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği belirtilmiş, davalı tarafça ‘Mukavele’ başlıklı belgede ‘800 m2 ...’ olarak ifade edilen taşınmazın, yine aynı yerde 371 parsel sayılı taşınmazın 19/07/2001 tarihinde, ‘... 700 m2’lik taşınmazın 29/06/2001’de davacı ...’a devredilerek, davalıların mukaveledeki koşulları aynen yerine getirdikleri savunulmuştur.
Hal böyle olunca; mahkemece, taşınmazların yüzölçüm, yer ve devir tarihleri göz önünde bulundurularak, mukalavedeki edimleri yerine getirme amacıyla devredilip devredilmedikleri hususunun ve davalı tanıklarının ölüp ölmediğinin araştırılması, ölmüş olması halinde; davalıya adil yargılama ilkesi gereği tanık bildirme hakkının tanınması, toplanan ve toplanacak delillere göre sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.