14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/15080 Karar No: 2016/2740 Karar Tarihi: 03.03.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/15080 Esas 2016/2740 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/15080 E. , 2016/2740 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 28.08.2015 gününde verilen dilekçe ile veraset ilamı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava; mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile mirasın 8 pay kabul edilerek 2 payın murisin eşine, 3"er payın ise çocuklarına verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, muris ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz. Taşınmazlar için Türk mahkemelerinden mirasçılık belgesi alınması zorunludur ve Türk kanunları uygulanmalıdır. Ancak, Anayasamızın 35. maddesi hükmünde de temel haklar arasında sayılan miras hakkının kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunu, bu kanunun yürürlüğüne ilişkin kanun ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerinde mirasın, murisin ölümüyle açılacağı, mirasçılık ve mirasın geçişinin murisin ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği, mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı belirtilmiştir. Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanun’unda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır. Somut olaya gelince, dosya içerisinde bulunan nüfus kayıtlarının incelenmesinde murisin eş........ vatandaşlığına tabidir. Bu durumda, davanın re’sen araştırma prensibine tabi olduğu gözetilerek öncelikle mahkemece Adalet Bakanlığı"ndan.... ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı sorulup saptanmalı, mütekabiliyet şartları duraksamaksızın belirlendikten sonra, murisin ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde gayrimenkuller yönünden murisin eşinin mirasçı olamayacağı gözetilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.