Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3607
Karar No: 2017/2304
Karar Tarihi: 18.04.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3607 Esas 2017/2304 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Taraflar arasında görülen bir dava sonucunda, davacının davalıya ait televizyon kanalında çalışırken sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı feshedilmesi ile ilgili bakiye sözleşme süresine ilişkin ücret alacağı ve cezai şart bedeli olarak toplam 165.000 TL talep ettiği ancak mahkemece, bakiye ücret alacağı talebinin red edilerek sadece cezai şart bedelinin davacıya ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, Borçlar Kanunu'nun 180. maddesi uyarınca kararlaştırılan cezanın ifasının gerektiği ve alacaklının uğradığı zarar ceza tutarını aşıyorsa alacaklının sadece ceza tutarı kadar talepte bulunabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, bakiye ücret alacağı talebi açısından hükmün davalı yararına bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri ise şu şekildedir:
- Türk Borçlar Kanunu'nun 180. maddesi: Alacaklının, hiçbir zararına uğramamış olsa bile kararlaştırılan cezanın ifası gerektiği; alacaklının uğradığı zarar, ceza tutarını aşıyorsa, alacaklının, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemeyeceği belirtilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2016/3607 E.  ,  2017/2304 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/12/2015 tarih ve 2014/231-2015/299 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.04.2017 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. ... ve Av.... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait "..." isimli televizyon kanalında 08/06/2012 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığını, davalı işverenin 27/11/2013 tarihinde sözleşme süresi bitmeden tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin televizyon kanalının spor müdürlüğü görevini yaptığını, spor müdürlüğünün ve ... Programı haberlerinin hazırlanması, yayına getirilmesi, sunulması ve yorumlanmasının işverenin denetim ve gözetimi altında, onun talimatlarına bağlı olarak yerine getirildiğini, kamuoyuna yayılan kanalın el değiştirmesi ve yeni sahibi tarafından kovulduğu yönündeki haberlerle müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürerek bakiye sözleşme süresine ilişkin ücret alacağına karşılık 115.000 TL, cezai şart bedeli olarak 115.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı taraf ile müvekkili arasında 08/06/2012 tarihinde, içeriğinde üç farklı hukuki ilişkinin düzenlendiği karma bir sözleşme imzalandığını, tarafların söz konusu sözleşmeyle her üç hukuki ilişkinin bedel ve uygulama hükümlerini düzenlediğini, dava dilekçesinin aksine sözleşmenin müvekkili şirket tarafından değil bizzat davacı tarafın avukatları tarafından hazırlandığını, müvekkili şirketin kurulduğundan beri en büyük ticari zararının 2012 ve 2013 yıllarında gerçekleştiğini, bu nedenle müvekkilinin TV kanalının yayınlarına son vererek yüzlerce çalışanın işsiz kalmasına engel olabilmek için olağanüstü önlemler almak zorunda kaldığını, bu olağanüstü önlemler kapsamında spor programlarının tamamına son verildiğini, sözleşmenin hiçbir yerinde bakiye süreye ilişkin ücretlerin hem de buna ilave olarak cezai şartın ödeneceğinin öngörülmediğini, cezai şart tutarının fahiş olduğunu, indirim yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, TBK madde 435/2"ye göre davalının feshinin haksız olduğu, TBK m.138 hükmünün şartları gerçekleşmediğinden işbu uyuşmazlıkta uygulama imkanının olmadığı, sözleşmenin BÖLÜM I 14, Bölüm II 12, Bölüm III 5 hükümlerinde cezai şartla birlikte kanundan doğan haklar saklı tutulduğundan bu husus TBK m. 179 I"de yer alan aksinin kararlaştırıldığı bir husus teşkil ettiğinden davacının hem cezai şartı hem de tazminatı talep edebileceği, davacının sahibi olduğu "..." adlı spor programının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"nun 2/1 maddesinde tanımlanan "herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler" kapsamında eser olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalının sözleşmeyi haksız feshinden dolayı davacının lisans bedeli/tazminat tutarı olarak 70.000 TL, telif hakkı alacağı olarak 70.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL talep edebileceği ancak sözleşmenin feshinden 5 hafta sonra iş bulabilmesi ihtimali kapsamında yapılan oranlama sonucu davacının 12.500 TL telif alacağı ve 12.500 TL yorumculuktan doğan alacağı ve 140.000 TL cezai şart toplamı olan 165.000,00 TL"yi talep edebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Dava, sözleşmenin haksız feshine dayalı bakiye ücret ve cezai şart istemine ilişkindir.
    Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. bölümü"nün 5. maddesinde ""işveren işbu mutabakata aykırı olarak süresinden önce işbu sözleşmeyi feshederse ..."a madde 7"de belirtilen cezai şart bedelini ödemeyi ve cezai şartın fahiş olmadığını cezai şart bedeli dışında, ..."a her türlü kanundan doğan haklarını derhal ödeyeceğini şimdiden gayrikabili rücu beyan, kabul ve taahhüd eder"" denilmekte olup, sözleşmenin 7. maddesinde ise ""Taraflardan biri işbu sözleşmeyi süresinden önce fesih etmek isterse, diğer tarafa, fesih tarihinden 30 Haziran 2014 tarihine kadar Basın İş Kanunu"ndan kaynaklanan, eser sahipliğinden doğan, yorumculuk görevinden kaynaklanan sözleşme bedellerinin toplamı kadar cezai şart bedelini ödemeyi ve bu cezai şartın fahiş olmadığını şimdiden gayrikabili rücu beyan, kabul ve taahhüt eder."" hükmü yer almaktadır.
    Davacı yan, anılan bu hükümlere dayanarak sözleşmenin feshi tarihinden, 30 Haziran 2014 tarihine kadarki bakiye ücret ve bu ücretler toplamı kadar cezai şart isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davacının hem bakiye ücret hem de cezai şart talebinin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, 6098 sayılı Borçlar Kanunu 180. maddesinde, alacaklının hiçbir zarara uğramamış olsa bile kararlaştırılan cezanın ifasının gerektiği, alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklının, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemeyeceği belirtilmiş olup, mahkemece davacının cezai şart talebi yerinde bulunmakla, bu durumda bakiye ücret alacağının istenemeyeceği gözetilerek, cezai şart dışındaki bakiye ücret alacağı talebi yönünden red kararı verilmesi gerekirken, bu alacak kalemi yönünden de davanın kabulü doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    3- Bozma sebep şekline göre davacı vekilinin bakiye ücret alacağına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) Bozma sebep şekline göre davacı vekilinin bakiye ücret alacağına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi