10. Hukuk Dairesi 2015/22219 E. , 2018/6573 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 01.01.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yurtiçi sigortalılığı bulunmayan davacı, ...’da geçen 09.11.1987-09.03.2006 tarihleri arası 6600 günlük ev kadınlığı süresini 06.11.2006 günlü ödemeyle (4/1-b) kapsamında, 08.11.2006-19.05.2008 tarihleri arası 552 gün ev kadınlığı süresini 20.08.2008 tarihli ödemeyle 4/1-b kapsamında, 17.09.2006-06.11.2006 tarihleri 50 gün ev kadınlığı süresini 15.01.2010 tarihli ödemeyle 4/1-b kapsamında borçlanmış ve 13.01.2010, 09.08.2010 ve 09.01.2012 tarihli tahsis başvuruları üzerine kurumca 01.02.2012 tarihinden itibaren 4/1-b kapsamında aylık bağlandığı, davacı tarafından 01.01.2010 tarihinden itibaren aylık bağlanması talebiyle eldeki bu dava açıldığı, Mahkemece, isteğin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yurt Dışında Bulunan ... Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş ... vatandaşları ile doğumla ... vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle ... vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasanın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen yasa düzenleme karşısında, yurtiçinde sigortalılık süresi bulunmayan ve yurtdışı ev kadınlığı süresini borçlanan davacı yönünden yasanın 5. madde hükmü uyarınca, talep dilekçeleri ve borçlanılan süreler gözetildiğinde sonraki borçlanma süreleri ilk borçlanma süresi olan 6600 günden az olması sebebiyle ödeme tarihinden geriye doğru götürmek suretiyle 06.07.1988 tarihinin sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi isabetli ise de, 1479 sayılı Yasanın 35 ve Geçici 10. maddeleri dikkate alındığında aylık başlangıcının infaza uygun belirlenmemesi hatalı olup bozma nedenidir.
Somut olayda; 01.01.1960 doğumlu olan ve 09.08.2010 tarihinde kurum intikal eden tahsis talep dilekçesi dikkate alındığında 1479 sayılı geçici 10/2-(f) maddesi gereğince 45 yaşını doldurduğu 01.01.2011 tarihini takip eden aybaşı olan 01.02.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanacağı anlaşılmakta olup, Mahkemece, davalı Kurumdan 01.02.2011 tarihinden aylık bağlandığı 01.02.2012 tarihine kadar ödenmesi gereken aylıklar sorularak, uyuşmazlık olması durumunda bilirkişiden rapor alınmak suretiyle aylık başlangıcı da belirlenerek sonucuna göre infaza uygun karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.