16. Hukuk Dairesi 2015/13077 E. , 2017/7489 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 139 ada 13 parsel sayılı 26.000 metrekare ve 141 ada 22 parsel sayılı 5.985,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., vergi kayıtlarına miras yoluyla gelen hakka ve paylaşmaya dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 139 ada 13 ve 141 ada 22 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine gerçekleştiği ve mirasçılar arasında usulüne uygun taksim yapıldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 139 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tutanağında taşınmazın davacının dedesi ... oğlu ...’e, 141 ada 22 parsel sayılı taşınmazın tutanağında da davacının babası ... oğlu ...’e ait olduğu belirtilmekle birlikte mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları davacı yanın dayandığı 1946 tarih ve 573 ile 619 sayılı vergi kayıtlarının taşınmaza uyduğunu, çekişme konusu taşınmazların davacının babası ...’e, ait olduğunu, mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığını bilmediklerini beyan etmişlerdir. Davacı, öncesinin murisine ait olduğu belirtilen taşınmazın kendi adına tescilini istediğine ve taksime dayandığına göre bu hususu kanıtlamak zorundadır. Mahkemece davacının dava dilekçesinde belirttiği taksim sözleşmesi getirtilmeden tanık ve bilirkişilerin taksim konusundaki yetersiz beyanları ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmek suretiyle karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, tutanak içeriğinde terkten bahsedildiği halde bu hususun değerlendirilmesi bakımından hava fotoğrafı ve uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmadan ve HMK"nın 31. maddesi gereğince davanın aydınlatılması yönünden tespit bilirkişilerinin tanık olarak beyanlarına başvurulmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; davacı vekilinden, dava dilekçesinde belirttiği taksim sözleşmesini ibrazı istenerek, miras bırakan ...’ün ölüm gününde terekesine dahil olan tüm taşınmaz mallar belirlenip, kadastro tutanaklarının örnekleri getirtildikten sonra taşınmazların bulunduğu yerde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının tümü, tespit bilirkişilerinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı; muris Cemal terekesinin tüm mirasçıların katılımı ile taksim edilip edilmediği, taşınmazların bu yolla davacıya isabet edip etmediği sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir. Geçerli bir taksimin varlığı ispatlandığı taktirde keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından dava ve temyize konu taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, taşınmazın kim tarafından, hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmaz üzerinde davacının bir zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, var ise zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, önceden kullanılmakla beraber son yıllarda kullanılmadığının anlaşılması halinde sebebinin ne olduğu, kullanılmayışının ve terk iradesine dayalı olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, buna ilişkin beyanlar arasındaki çelişkiler de gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde HMK"nın 31. maddesi uyarınca gerektiğinde kadastro tespit bilirkişileri dinlenilmeli, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazı komşu parsellerle ve geriye kalan kısmı ile birlikte ele alan, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü, cinsini ve yaşlarını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden taşınmazın bulunduğu yeri de kapsayan kadastro tespitinden 15-20-25 yıl öncesine ve en az 3 ayrı evreye ilişkin hava fotoğrafları ve kadastro tespitinden önceye ve tespite yakın tarihlere ilişkin yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen kendiliğinden yetişmiş ağaçları da konumlandırır şekilde harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.