15. Hukuk Dairesi 2019/2854 E. , 2020/70 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yürütülen ilamsız icra takibine vakî itirazın iptâli, takibin devamı ve tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde açılan davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karara karşı arsa sahibi davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili; taraflar arasında 11.11.2014 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile davalıların müteahhit olarak ..., Merkez İlçe, . ... Mahallesi 2812 Ada 3 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz üzerine projesine uygun binayı yapmayı üstlendiklerini, sözleşmenin 4. maddesine göre zemin katın arsa sahibi müvekkiline verileceğini ve yine aynı sözleşmenin 6. maddesine göre müvekkiline 11.11.2015 tarihli 2 nolu 120.000,00 TL bedelli teminat senedinin verildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmedikleri için müvekkilinin söz konusu teminat senedinin tahsili amacıyla başlattığı takibe davalıların itirazının haksız olduğunu belirterek, davanın kabulü ile itirazın iptalini, takibin devamını ve tazminatın tahsili ile sözleşmeye konu zemin kat dairenin dava tarihi itibari ile keşfen belirlenecek değerinin şimdilik 120.000,00 TL"sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davacının talebinin net olmadığını, teminat senedinin takibe konu edilemeyeceğini, taşınır ve taşınmaz mallarının KHK kapsamında Hazine"ye geçtiğini ve davanın Hazine"ye karşı açılması gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; dava dışı şirketin, bedelini ödeyerek almış olduğu arsa nitelikli ana taşınmaza ilişkin olarak gerçekte olmayan kat karşılığı
inşaat yapı sözleşmesi ve buna bağlı olarak teminat vazifesi gördüğü ileri sürülen bonoyu sonradan tanzim etmek suretiyle zararını azaltmayı amaçladığı ve dava konusu alacağın gerçekte var olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf talebi, davanın reddi kararının değişik gerekçe ile yerinde görüldüğü belirtilerek esastan reddedilmiştir.
TTK"nın 776/1-g maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için "senedi düzenleyenin imzasını" ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak öngörülmemiştir. TTK."nın 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun"un 678.maddesi gereğince, şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizatihi kendisini sorumlu kılar. Yine TTK"nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun"un 701 ve 702. maddeleri uyarınca, keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Aval için sadece imza yeterli olup, ayrıca ad ve soyadın yazılması gerekli değildir. Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/24481 Esas -2017/15073 Karar).
Yapılan bu açıklamalar ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 11.11.2014 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi yapıldığı bu sözleşme kapsamında davaya konu aynı tarihli 120.000,00 TL bedelli bononun teminat senedi olarak verildiği sözleşme hükümlerinden ve beyanlardan anlaşılmaktadır. Bahsi geçen bonoda davalı borçlular kendi adlarına ikişer imza atmış olup davalıların şirketin sorumluluğunun yanında şahsi sorumlulukları da söz konusudur.
Bu durumda mahkemece; davalıların şahsi sorumluluklarının bulunduğu kabul edilerek, teminat senedindeki miktarın üst sınır olduğu gözardı edilmeksizin, davacının sözleşme kapsamında uğradığı ve teminat altına alınan zararı belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun da davanın reddi kararının değişik gerekçe ile yerinde görüldüğü belirtilerek esastan reddedilmesi doğru olmamış, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi"nin 09.07.2019 tarih ve 2019/511 Esas - 2019/522 Karar sayılı kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK 353-1/b-2 ve 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.