Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/3-754
Karar No: 2006/757

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/3-754 Esas 2006/757 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/3-754 E.  ,  2006/757 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 25/05/2006
    NUMARASI : 2005/123-243

    Taraflar arasındaki “alacak"  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 4.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın   kısmen kabulüne dair verilen  18.5.2004  gün ve   2003/2 E.2004/197 K.   sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay    3.Hukuk Dairesinin   6.12.2004   gün ve  12296-13423   sayılı ilamı ile, (...A)UYUŞMAZLIK KONUSU OLAY:Muris İ..’in sattığı kahvehanenin bedeli olan 15 bin doları Antalya yolculuğu sırasında dava dışı A.. O..’a “şayet yolda bir şey olursa bu parayı kardeşim N.. C..’a teslim et” diyerek verdiği, bilahare murisin Kocaeli’ne döndükten sonra depremde göçük altında kalarak ölmesi üzerine sözü edilen paranın davalıya teslim edildiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Murisin davacı ve davalıdan oluşan iki mirasçısı bulunmaktadır. Davacı davaya konu edilen A. O..’a tevdi edilen para üzerindeki yarı payını (miras hissesini) istemiş, mahkemece dava kabul edilmiştir.
    Sorunun çözümlenmesi için aşağıdaki bilgilerin verilmesinde yarar görülmüştür.
    B)ÖLÜMDEN  SONRA ETKİNLİK KAZANMASI ÖNGÖRÜLEN VEKALET:      
    (mandatum post mortem).
    Bu tür vekalet sözleşmesinde görevlendirilen vekilin yapacağı işlemin kapsamı, türü ve zamanı saptanmaktadır. Yapılacak görevin icrası belirsiz bir geleceğe, ölüm sonrasına ertelendiği için sağlıklı bir sağlararası işlemin varlığından kuşku duyulmamalıdır.
    Müvekkilin ölümünden sonra bir iş görülmesi için vekaletin hukuksal niteliği, kapsamı ve vasiyeti tenfiz memuru ataması ile olan karşılıklı ilişkileri, ölüme bağlı tasarruf şekline tabi olup olmadığı hususu çok tartışmalıdır. Baskın görüşe göre, müvekkilin ölümünden sonra bir üçüncü kişiye karşılıksız bir kazandırmada bulunmaya yönelik vekaletin, tenfizi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamaya ilişkin BK.mad.240/ll hükmüne tabi tutulması gerektiği yolundadır. Böylece bu çeşit bir vekaletin asgari olarak ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması gerekecektir. Öyle ki, üçüncü kişiye yapılacak kazandırmaya ilişkin kayıt, bir sözleşme (vekalet sözleşmesi içinde) yer alsa bile, bu sözleşmesel kayıt tek taraflı bir vasiyete dönüşür (Bkz.Tandoğan, Haluk:Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.ll, 3.bası, Ank.1987, sh.655 ve orada anılan: Piotet, Guisan, Tuor, Escher, Kocayusufpaşaoğlu, İmre, Oğuzman, BGE 89 ll 87).
    Azınlıkta kalan görüşe göre ise; ölüme bağlı bir kazandırmaya yönelse dahi mandatum post mortem’in ölüme bağlı bir tasarruf şekline tabi bulunmadığıdır. Örneğin, Andreas von Tuhr’a göre: “Murisin ölümünden sonra mümessil tarafından yapılacak faydalandırıcı işlem, ölüme bağlı faydalandırıcı işlem sayılmak gerekir; bununla beraber, bu faydalandırıcı işlemler (ölüme bağlı tasarruflar)  için emredilen şekle tabi değildirler” (Tuhr, Andreas von: Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, c.1-2, çev.Cevat Edege, Ank.1983, sh.333. Ayrıca bkz. Tandoğan, sh.657 ve orada anılan: Esener, Gürsoy ve Rona Serozan: Sağlararası İşlem Yoluyla Ölüme Bağlı Kazandırma, İst.1979, sh.177, 178). 
    C)ÜÇÜNCÜ  KİŞİ  YARARINA  SÖZLEŞME:
    aa)Genel olarak:
    Üçüncü kişi yararına sözleşme, sözleşmenin tarafı olmayan bir kişiye, onun yararına bir edim kararlaştırılmasıdır (Bkz.Akyol, Şener: Tam Üçüncü Şahıs Yararına Sözleşme, İst.1976, sh.10).
    Üçüncü kişi yararına sözleşmede üçüncü kişiye özgü bir hak tanınmış olur. Üçüncü kişi, yararına kurulan sözleşmeden doğan hakkını derhal, herhangi bir irade açıklamasına, sözleşmeye katılmasına, kabul açıklamasında bulunmasına, hatta bu durumu bilmesine gerek kalmadan kazanır. Alacak doğrudan doğruya üçüncü kişinin (davalının) kişiliğinde doğar. Bu durum miras hukukunda mirasçıların terekedeki mallar üzerinde doğan tam hakları ve zilyedliklerine benzemekte ise de, davalı murisin halefi (ardılı) sayılmamaktadır (Tuhr, sh.733, Akyol, sh.183).
    Üçüncü kişi (davalı), sözleşmeden doğan alacağı muaccel (ivedi) olur olmaz, bunu borçludan (muristen) doğrudan doğruya talep edebilir (Eren, Fikret:Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, c.lll, Ank.1991, sh.333).
    bb)ÖLÜME BAĞLI ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME
    Uyuşmazlık konusu olaydaki ayırdedici belirgin özellik, kazandırma lehdarı olarak öngörülmüş üçüncü kişinin (davalının) BK.mad.111 kuralı anlamında somut ve gerçek bir alacak hakkına kavuşturulması (vekalet sözleşmesinin bir lehdar kaydıyla pekiştirilmesi) isteğinin varlığıdır (Bkz.uyuşmazlık konusu olayla özdeş bir örnek için: Serozan, sh.180).                                                                Eğer, miras hukukçularının önderlik ettiği görüş dikkate alınacak olursa, mirasbırakanın ölüm sonrası malvarlığı ilişkilerini ancak miras hukukunun (vasiyetnameyle veya miras sözleşmesiyle mirasçı nasbı, vasiyet., külfet, vakıf gibi) geleneksel düzenlemeleri içerisinde yapabileceklerdir. Oysa, ölüme bağlı üçüncü kişi yararına sözleşme aracılığı ile gerçekleştirilen ölüme bağlı kazandırmalar (sağlararası işlem yoluyla) pekala geçerli sayılabilmelidir.
    BK.mad.111’de üçüncü kişi yararına sözleşmenin tabi olacağı şekil düzenlenmiş değildir. Bununla birlikte tarafların yapmak istedikleri sözleşme için kanun hangi şekli öngörmüşse, bunun üçüncü kişi yararına yapılması halinde de aynı şekle uyulmak gerekir. Temel ilişkisi bir vekalet olması durumunda da bu çözüm değişecek değildir.
    ÖLÜME BAĞLI ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME, ölüme bağlı kazandırmayı amaçlayan sağlararası işlem olup şekle bağlı olmaksızın gerçekleştirilebilmektedir. Zira hukuksal işlemi elden geldiğince kurtarıcı yorum ilkesi ve şekil kurallarının elden geldiğince dar tutulup kıyas yoluyla yaygınlaştırılmaması yolundaki ana kural bu tür yorumu gerektirmektedir (Serozan, sh.69).
    ÖLÜM SONRASINDA ETKİLİ YETKİLENDİRME, ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME İLE BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞTİR (Bkz.Serozan, sh.180). Böylece ölüme bağlı üçüncü kişi yararına sözleşme aracılığı ile gerçekleştirilen ölüme bağlı kazandırmalar korunup geçerli tutulmuştur.
    C)DEĞERLENDİRME:
    aa)İŞLEMİ GEÇERLİ KILICI YORUM.
    Bizatihi ölüme bağlı tasarruf şekline uyulmamış olsa bile tarafların bir sağlararası işlemi kurmak istediklerini ve böyle bir işlemin ölüme bağlı tasarruf hükümlerine bağlanmasının zorunlu olmadığını gösterebilir. Kuşku durumunda (kazandırıcı işlemin sağlararası işlem mi yoksa ölüme bağlı tasarruf mu sayılacağı sorununun  çözümünde) favor negotii (işlemi kurtarıcı, geçerli kılıcı yorum) ilkesi doğrultusunda, geçersiz bir ölüme bağlı işlem yerine geçerli bir sağlararası işlemin varlığı kabul edilmelidir (BGE 99 11 268)
    bb)Hukukumuzda terekeyle ilgili tüm işlemlerin özellikle ölüme bağlı kazandırmaların mutlaka miras hukuku ilkelerine göre gerçekleştirilmesi yolunda bir zorunluluk bulunmamaktadır. Zira, pozitif hukukun belirli bir amaca ulaşmak üzere birden fazla hukuki yolu yurttaşların önüne açtığı olasılıklarda, yurttaşların bu yollardan mutlaka birisini kullanmaları kendilerinden beklenemez. Gerçekten de ölüme bağlı bağışlama hakkında kıyasen ölüme bağlı tasarruf hükümlerinin uygulanmasını öngören BK.mad.240/ll kuralını, ölüme bağlı kazandırmayı amaçlayan tüm sağlararası işlemlerde genelgeçer bir ilke olarak kabul edilip tüm bu işlemler miras hukuku ilkelerine bağlı tutulamaz. Öyle ki ölüme bağlı kazandırmayı amaçlayan üçüncü kişi yararına sözleşme dahil ölüm sonrasında etkili vekalet ve temsil yetkisi sağlama işlemleri BK.mad.240/ll açısından değerlendirilemez.
    cc)Muris, kazandırılacak değeri  (15 bin doları ) sağlığında aracı kişiye (A.O.’a) devretmiş; A. O.’ta (aracı kişi) 15 bin doları kendi malvarlığından davalıya intikal ettirmiştir. Miras bırakanın terekesinden bir kazandırma sözkonusu değildir. Ölüme bağlı üçüncü kişi yararına bir sözleşme gündemdedir. Gerçekten de (ancak) aracısız kazandırmalar, ölüme bağlı bağışlama kavramı ve dolayısıyla BK.mad.240 kuralı çerçevesi içinde toplanabilecek kazandırmalardır. Bu nedenle aracılı kazandırmalar, ölüme bağlı bağışlama kavramı ve BK.mad.240 kuralı dışında tutularak, ayrı bir çatı altına, ölüme bağlı üçüncü kişi yararına sözleşme çatısı altına sokulmalıdır (Bkz.Serozan, sh.44.195, 215 ve 216).                                     
    dd)Şu var ki, münferit kazandırmanın beraberinde getirdiği menfaatler çatışmasında tereke ilgililerinin (davacının) çıkarı ile kazandırmada bulunan kişinin (mirasbırakanın) çıkarını tutarlı bir biçimde uyumlu hale getirmek gerekir. Aynı sonuç, ölüme bağlı üçüncü kişi yararına sözleşme için de geçerlidir. Burada da hem ölüme bağlı kazandırmanın amacına ulaşmasına yardımcı olmak üzere sağlararası işlem hükümleri, hem de tereke ilgililerini (davacıyı) bu kazandırma türünün beraberinde getirebileceği sakıncalarına karşı koruyucu miras hukukunun öncelikler düzeni birlikte uygulanmalıdır. Öyle ki, bir yandan hukuksal işlemin geçerliliğini kurtarırken, öte yandan tereke ilgililerinin (davacının) çıkarlarını da kollayan bir çözüm yolu benimsenmelidir.
    Çatışan menfaatleri adaletli ve uyumlu bir biçimde düzenleyen, mirasbırakanın son dileklerine uyan ve tereke ilgililerinin çıkarları da gözetilip kollanmalıdır.
    O halde, saklı paylı mirasçılar yararına kazandırmanın tenkisine öncelikle bu tür kazandırmalardan başlanmalıdır (TMK.mad.563/570).
    Öte yandan, mirasbırakanın ivazlı sağlararası işlem alacaklılarının hakkı bu tür kazandırıcı işlem alacaklılarının hakkının önünde yer alacaktır (TMK.mad.603/1). Önce murisin alacaklıları tatmin edilecek, ancak geriye bir şey kalırsa ölüme bağlı kazandırmalar terekeden yerine getirilecektir.
    D)SONUÇ :
    Uyuşmazlık konusu sözleşmede davalıya karşı gerçekleştirilen kazandırma, vasiyet benzeri kendine özgü bir kazandırmadır; yoksa davalının kabulünü gerektiren bir bağışlama değildir. O nedenledir ki işlem şekle bağlı tutulmamıştır.
    Bu böyle olmakla birlikte, davacının (murisin) alacaklılarının ve saklı paylı mirasçılarının bu ivazsız ve şekilsiz kazandırmanın risklerine karşı maddi açıdan korunmaları gerekmektedir  (KRAUSKOPF, Der Vertrag zugunstenritter, Dritter, Fribourg, 2000, -tez- N.1678 vd; Serozan, Miras Hukuku, İradi Mirasçılık, sh.200). Kaldı ki TMK.567  kuralı da üçüncü kişi yararına ölüme bağlı hayat sigortaları konusunda böylesine uzlaştırıcı bir yaklaşımı seçmiştir.
    Mahkemece yukarıdaki ilkeler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
     TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
      HUKUK GENEL KURULU KARARI
      Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici  nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek
    halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,  29.11.2006  gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi