23. Hukuk Dairesi 2013/9382 E. , 2014/2755 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2012/84-2013/236
Taraflar arasındaki şerefiye tespit raporunun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 2004 yılında davalı kooperatife üye olduğunu, kooperatif aidatlarını düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin kardeşinin yaptığı araştırma sonucunda kooperatifin genel kurul toplantı çağrılarının müvekkiline bildirilmediğini öğrendiklerini, kooperatif tarafından müvekkiline gönderilen tebligatların müvekkilinin adresi bilinmesine rağmen gerçekte varolmayan adreslere gönderildiğini, kooperatifin 2007 yılı genel kurul toplantı çağrısının sahte imza ile tebliğ edilmiş gibi gösterildiğini, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğunu, bu esnada müvekkilinin şerefiye bedeli adı altında 321,000,00 TL borçlandırıldığını öğrendiğini, kooperatif yöneticileri tarafından bu borçlandırmanın kötüniyetle yapıldığını, şerefiye tespitinin yapıldığı zaman ortada olmayan altı adet dairenin şerefiye alacaklısı olarak gösterildiğini, müvekkili ve kardeşi dışında borçlandıran diğer altı daire sahibinin bu meblağları hiçbir ödeme veya taksit planı oluşturulmaksızın ödemiş olarak gösterildiklerini, altı daire için ne şekilde yapıldığı anlaşılamayan bir takım hesaplama ve puanlamalar yapılarak 1.967,625 TL şerefiye bedeli altı adet villa sahibinin borcu olarak, altı adet daire sahibinin ise alacağı olarak tespit edildiğini, bu tespitin kanuna, anasözleşmeye uygun olmadığını, şerefiye tespit raporunun müvekkili ile ilgisi bulunmayan bir adrese gönderildiğini ve tebligatın iade edildiğini ileri sürerek, şerefiye tespit komisyon raporunun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şerefiye tespit raporuna karşı yapılacak işlemlerin kooperatif anasözleşmesinin 61. maddesinde belirtildiği, buna göre şerefiye tespit raporunun üyelere tebliğinden itibaren üyelerin bu rapora karşı itiraz haklarının bulunduğu, itiraz edilmesi halinde anasözleşmenin 61. maddesinde belirtildiği üzere yeni bir kurul marifetiyle tekrar kıymet takdir olunması gerekeceği, bu usule uyulmadan şerefiye tespit raporunun genel kurulca onaylanmasının söz konusu olamayacağı, ancak şerefiye tespit raporunun 61. maddede belirtildiği şekilde davacıya tebliğ edilemediği, bu nedenle davacı yönünden itiraz süresinin bu tebligat tarihinden başlatılamayacağı, davacının şerefiye tespit raporunun kendisine tebliğinden itibaren itiraz hakkını kullanabileceği, anasözleşmede belirtildiği şekilde itiraz hakkını kullanmayıp mahkemeye
şerefiye tespit raporunun iptali için dava açılmasına dair kanunda ya da anasözleşmede bir usul bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava,şerefiye bedeli tespit komisyon raporunun iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, şerefiye bedeli tespit raporunun davacıya ulaşmadığı uyuşmazlık dışıdır. Davacı tarafından işbu dava ile kooperatifçe belirlenen şerefiye bedeline fahiş ve çelişkili olduğu belirtilerek itiraz edilmiş olması karşısında, mahkemece bu itirazın anasözleşmenin 61. maddesinde itiraz üzerine oluşturulacak yeni kurulun tekrar kıymet takdir edebileceği düzenlenmesine kıyasen, komisyonun takdirinin yerinde olup olmadığı bilirkişi raporu alınarak denetlenmek suretiyle taraflar arasındaki bedele ilişkin çekişmenin giderilmesi gerekirken, artık uyuşmazlığı anılan 61. madde prosedürüne bağlamak, tekrar tebliğ aramak ve tebliği sonrası dava açılmasını beklemek doğru olmaz.
Bu durumda, mahkemece, anılan hükme uygun olarak oluşturulacak bilirkişi aracılığıyla mahallinde keşif ve inceleme yapılarak ve davacının itirazı değerlendirilerek davacının dairesinin cephesi, konumu ve tüm özelliklerini dikkate alan, emsali dairelerle de kıyaslama yapan gerekçeli ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu alınmak suretiyle yeni bir kıymet takdiri yapılması ve şerefiye bedelinin uygun ve adil olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.