11. Hukuk Dairesi 2016/8702 E. , 2017/2271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/12/2015 tarih ve 2014/1561-2015/983 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18/04/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında yapılan 23/09/2013 tarihli lisans ve reklam alanı tahsis sözleşmelerinin hakkaniyet ilkesine, orantısallık ile hak ve yükümlülükler arasındaki denge oluşturulması gerekliliğine aykırı olarak kurulduğunu, dava konusu sözleşmelerin 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 20. ve devamı maddelerinde yer alan genel işlem koşulları hükümlerine aykırı düzenlendiğini, emredici nitelikte bulunan genel işlem koşullarına aykırı düzenlenen sözleşme ve hükümlerin geçerli olmayıp, iptali gerektiğini, sözleşmelerdeki taraflara yüklenen yükümler arasında çok açık bir orantısızlık bulunduğunu, davacı açısından sözleşmenin devam ettirilmesinin olanağının kalmadığını, sözleşmelerde davacıya fesih hakkı tanınmadığını ileri sürerek; dava konusu lisans ve reklam alanı tahsis sözleşmelerinin davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname ile feshedilmiş olduğunun tespitini ve tüm sonuçları ile birlikte feshini, yapılan ödemelerin, teminat mektubu ve kıymetli evrakların iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu sözleşmelerin tarafların birbirine uyan irade beyanları ve vardıkları mutabakat çerçevesinde akdedildiğini, her iki tarafa hak ve yükümlülükler bahşeden nitelikte hazırlanmış sözleşmeler olduğunu, sözleşmelerde genel işlem şartlarına aykırılık olmadığını, ayrıca, sözleşemelerde bir taraf aleyhine açık orantısızlık yaratan/hakkaniyete ve hukuka aykırı bir madde bulunmadığını, bulunsaması halinde bile sadece o maddenin hükümsüz kalacağını, davalının sözleşmelerde belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davacının yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen her iki sözleşmenin genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, davacının aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte bulunmadığı, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı hükümler taşımadığı, sözleşmelerin bu haliyle taraflarca imzalanarak kabul edildiği gerekçesiyle, davacı tarafından davalı aleyhine açılmış olan taraflar arasında yapılmış 23/09/2013 tarihli lisans sözleşmesi ve yine 23/09/2013 tarihli reklam alanı tahsis sözleşmesinin feshi davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında yapılan 23/09/2013 tarihli lisans ve reklam alanı tahsis sözleşmelerinin feshi, yapılan ödemelerin, teminat mektubu ve kıymetli evrakların iadesi istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler tarihi ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 21. maddesi uyarıca “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olup, aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” Aynı Kanun"un 22. maddesi gereğince de sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Dolayısıyla, sözleşmelerde genel işlem şartının bulunması sözleşmelerin feshi için neden teşkil etmez. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 27. maddesi gereğince, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüz olup, dava konusu sözleşmelerde kesin hükümsüzlük halleri bulunmadığı gibi, aynı Kanun"un 28. maddesinde yer alan “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” düzenlemesi nazara alındığında maddede belirtilen hallerin de somut olayda ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin feshini gerektirir bir hal bulunmadığından sonucu itibari ile doğru olan davanın reddine dair kararın açıklanan bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 19/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.