5. Hukuk Dairesi 2018/12513 E. , 2019/5289 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
...... niteliğindeki ...... Köyü (eski 931) 475 ada 74 parsel sayılı taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde, taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Bu nedenle ;
Davacı idare vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-İlk karar sadece davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiş olup, ilk kararda tespit edilen kamulaştırma bedeli, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden kesinleşmiştir.
Bu durumda ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden kesinleşen bedel davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalının payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilip adı geçenlere ödenmesine yönelik hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde fark bedelin depo edilmesi ile faiz işletilmesi ve fazla ödenen bedelin idareye iadesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Davanın niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren davacı idare lehine maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru değil ise de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
a)1 nolu bendin 4. paragrafında yer alan (5.545,47) rakamlarının hükümden çıkartılmasına, yerine (3.145,11) rakamlarının yazılmasına ve cümlenin sonuna (davalı idarece fazla bloke edilmiş olan 4.800,71 TL ilk kararı temyiz etmeyen davalılarca bankadan çekilmiş ise davalılardan hisseleri oranında alınarak davacı idareye iadesine ) cümlesinin eklenmesine,
b)1 nolu bendin 6. paragrafında yer alan kısmın hükümden tamamen çıkartılmasına yerine (Bozma öncesi tespit edilen 12.580,45TL’ye davanın açıldığı tarihten itibaren 4 ay sonrası olan 18.10.2014 tarihinden ilk karar tarihi olan 07.05.2015 tarihine kadar faiz işletilmesi ile tüm davalılara, bozma sonrası tespit edilen 4.800,71TL fark bedele ise 18.10.2014 tarihinden son karar tarihi olan 08.06.2018 tarihine kadar faiz işletilmesi ile ilk kararı temyiz eden davalı ...’ya ödenmesine) cümlesinin eklenmesine,
c) 4 nolu bendinin tamamen çıkartılarak yerine (Davacı idare kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacı idareye verilmesine) cümlesinin yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.