Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/18726
Karar No: 2020/18878
Karar Tarihi: 08.12.2020

un CMK’nın 231 maddesinin 14 fıkrasında yazılı suçlardan olmaması - - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/18726 Esas 2020/18878 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/18726 E.  ,  2020/18878 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR


    Hakaret suçundan sanık ... "in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 43/2, 129/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 2.240,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Yalova 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2019 tarihli ve 2019/10 esas, 2019/296 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07/04/2020 gün ve 2020/40595 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
    İstem yazısında; “1)Yalova 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2019 tarihli kararı ile, sanık hakkında önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik karar verildiğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de;
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 72. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki düzenlemenin, suç tarihinin ve önceki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihinin anılan kanuni değişiklik tarihinden sonra olması halinde uygulanabileceği nazara alındığında;
    Sanığın adli sicil kaydında bulunan Geyve Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2012 tarihli ve 2012/80 esas, 2012/194 sayılı kararına konu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 10/09/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla; her ne kadar anılan kanuni değişiklikten sonra 14/12/2017 tarihinde dava konusu suç işlenmiş ise de; sanık hakkında önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar yasal değişiklikten önce kesinleştiğinden, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/6. maddesinde belirtilen koşullar değerlendirilmek suretiyle tartışılması gerektiğinin gözetilmemesinde,
    2) Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun"un 62. maddesi uygulanırken "...geçmişi, fiilinden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları..." lehine takdiri indirim nedeni kabul edilirken, 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanmama gerekçesi olarak "...sanığın bir daha suç işlemeyeceğine ilişkin olumlu kanaat oluşmadığı..." belirtilerek çelişki oluşturulmak suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde,
    İsabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle;
    - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
    - Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    - Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
    - Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
    Kanun koyucu CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmaması hususunda mahkemeye takdir hakkı tanımıştır. Objektif koşulların oluşmasına karşın koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmamasına yönelik mahkeme uygulamasının yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.
    İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde, sanığın "adli sicil kaydında daha önceden verilmiş hagb kararı bulunduğundan sanığın bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından" şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş olup “sanığın geçmişi, fiilinden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, hükmolunacak cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak” şeklindeki gerekçeyle de TCK’nın 62. maddesi gereğince sanığın cezasından indirim yapıldığı anlaşılmıştır.
    Takdire ilişkin konular, olağanüstü kanun yolu olan, Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyeceğinden kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    Sonuç ve Karar:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi şartlarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 08/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi