11. Hukuk Dairesi 2015/13521 E. , 2017/2256 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.06.2015 tarih ve 2014/345-2015/620 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, ortağı bulunduğu şirket tarafından sermaye taahhüdünün yerine getirilmediğinden bahisle TTK"nın 528,529,530,531 ve 551 maddeleri gereğince ortaklıktan çıkarıldığını, bunun 04/04/2012 tarihli yazı ile tarafına bildirildiğini, şirketin aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğunu, ortağı bulunduğu şirkete ne sermaye taahhüdü ne de başka bir nedenle herhangi bir borcunun olmadığını, ortaklar kurulunun ortaklar ve şirket arasında sözleşme niteliği taşıdığı da kabul edilen oy birliğiyle hüküm altına aldığı 25/02/2011 tarih ve 7 nolu ortaklar kurulu kararının 2/d maddesinde "şirketin nakit ihtiyacı, sermaye taahhüdü ve diğer ödemelerden ve taahhütlerden dolayı ortaklar ... ve ... hiçbir ödeme yapmayacaktır. Bu ortakların hissesine düşen miktar şirket bütçesinden ya da diğer ortaklar tarafından ödenecektir" şeklinde olduğunu, ödeme, taahhüt, borç ve yükümlülüklerin hepsinin ortak ... ve... tarafından müşterek ve müteselsilen kabul ve taahhüt edildiğini, bu nedenlerle resen tespit olunacak nedenler karşısında haksız olan ortaklıktan çıkarma kararının iptali ile ortaklığının devam ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, ortağı bulunduğu davalı şirketin kendisinin sermaye taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle TTK"nın 528, 529, 530, 531 ve 551. maddeleri gereğince ortaklıktan çıkarıldığını 04/04/2012 tarihli yazı ile kendisine bildirdiğini, şirketin almış olduğu bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek ortaklıktan çıkarma kararının iptali ile ortaklığının devam ettiğinin tespitine karar verilmesini, şirket aktifinde kayıtlı bulunan ruhsat ve haklarla tüm mal varlıklarına tedbir konulmasını, görevini kötüye kullanarak haksızca ortaklıktan çıkarılma işleminden dolayı şirket müdürünün azline ve şirket yönetimine kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl dosyada davalı vekili, dava konusu olan ortaklıktan çıkarma kararının davacı ..."in ödemesi mecburi olan sermaye borcunu ödememesi nedeniyle yapıldığını, davanın alacak davası olmadığını, davacının gerek dava dilekçesinde gerekse de 25/01/2012 tarihli ihtarnamede sermaye borcunun varlığını bir anlamda kabul ettiğini, davacının sermaye borcunu başka bir bedelden mahsup edilmesi gerektiğine dair ifadeler kullandığını, TTK"nın 528/1 m. belirtildiği üzere ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri itibari değerleri nispetinde para olarak ödemeye mecbur olduklarını, davacının sermaye koyma borcunda temerrüte düşmesi üzerine TTK"nın 529. maddesi gereği ... 3. Noterliği"nin 23/11/2011 tarih ve 15429 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarla ..."in taahhüt etmiş olduğu 25.000 TL olan sermaye koyma borcunu 15 gün içinde yerine getirmesinin istendiğini, bu ihtara rağmen ..."in sermaye koyma borcunu ödemediğini, bunun üzerine ... 3. Noterliği"nin 04/01/2012 tarih ve 191 yevmiye nolu ikinci ihtarı ile ..."e ilk ihtara rağmen sermaye borcunun yerine getirmediği sermaye borcunun 15 gün içerisinde ödenmesini, aksi halde ortaklıktan çıkarılma cihetine gidileceğinin belirtildiğini, davacının sermaye borcunun bulunmasına rağmen ödememekte ısrar ettiğini, müvekkili şirketin bu konuda gerekli kanuni prosedürleri usulüne uygun olarak tatbik ettiğini, bu nedenle yapılan ortaklıktan çıkarılma işleminde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, dava dilekçesinde fotokopisi sunulan ve iddia edilen 25/02/2011 tarih ve 07 numaralı kararın noter tasdiki olmayan ve tescil edilmemiş durumda olduğunu, bu belgede ...nin şirket ortağı olarak yazılmış ise de şirket ortağı olmadığını ve söz konusu kararın karar defterinde de bulunmadığını, müvekkili şirketin davacıya bir borcunun bulunmadığını, davanın bir alacak davası olmadığını ve bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalı vekili, davacının şirkete sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, sermaye borcunun varlığına rağmen ödememekte ısrar ettiğini, davalı şirketin bu konuda gerekli kanuni prosedürleri gerektiği ve usulüne uygun olarak tatbik ettiğini, bu sebeple dava konusu yapılmış olan ortaklıktan çıkarma işleminde hiç bir hukuka aykırı durumun mevcut olmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı şirketin kendi ticari defter, kayıt ve belgelerinin dava konusunda çelişkili ve düzenli olmaması nedeniyle davacıların aleyhlerine olacak şekilde kesin delil olarak kabul edilemeyeceği aksine davacıların lehine olan kayıtların dikkate alınması gerektiğinden, gerek davalı şirketin çelişkili olan defter ve kayıtlarına gerekse 1. ve 2. ihtarlarının içeriklerine göre 6762 sayılı TTK"nın 529/2 maddesine aykırı olan söz konusu ihtarnamelere dayanılarak asıl ve birleşen davalardaki davacı ortaklar yönünden verilmiş dava konusu ortaklıktan çıkarma kararlarının ayrı ayrı iptaline ve davacıların davalı şirketteki ortaklıklarının devam ettiğinin tespitine karar vermek verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Limited Şirket ortaklıktan çıkarma kararının iptali ve ortaklığın devamının tespiti istemine ilişkindir.
Her ne kadar, 25/02/2011 tarihli 7 nolu ortaklar kurulu kararının aslının sunulmamış olması ve karar defterinde 7 numaralı kararın yer almaması, karar defterinde yer alan 9 numaralı kararda ise davacıların sadece işletme sermayesinden muaf tutulmaları nedeniyle, 7 numaralı kararın da esas alınarak mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, mahkemece aynı zamanda gönderilen ihtarnamelerden 1. ihtarnamede çıkarma ihtarının bulunmadığı gerekçesine de dayanıldığından, 6762 sayılı TTK. mad. 529 uyarınca ortakların temerrüde düşürülmesinden sonra, şirket ortaklığından çıkarılabileceklerine dair iki defa ihtar edilmeleri gerektiği halde, ilk ihtarname ile temerrüde düşen davacılara bundan sonra ortaklıktan çıkarma ihtarını içeren sadece bir ihtarnamenin gönderilmesinden dolayı, ihraçların usulüne uygun olmadığından, sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 35,10 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.