8. Hukuk Dairesi 2010/4845 E. , 2010/5732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Eşya iadesi ve alacak
... (...) ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak ve kişisel eşyaların iadesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 06.05.2010 gün ve 602/418 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı bizzat ve vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tarafların 2003 yılında evlendiklerini, 29.9.2006 tarihinde açılan boşanma davasının halen devam etmekte olduğunu belirterek, evlilik birliği içinde 30.5.2004 tarihinde alınarak davalı eş adına kaydedilen 67 DD 097 plaka sayılı aracın edinilmesi sırasında vekil edeninin 19500 TL katkı sağladığını, ayrıca vekil edeninin evlenmek için önceki işyerinden ayrılması sırasında kendisine ödenen tazminat ile evlilik birliği içindeki çalışmaları karşılığında elde ettiği gelirlerin ortak birikim yapılacağı söylenerek davalı tarafından alınarak bankaya yatırıldığını, vekil edenine düğünde takılan ziynet eşyalarının 10000 TL"lik kısmının satılarak davalı adına olan aracın edinilmesinde kullanılmasına rağmen kalan ziynet eşyalarının halen davalıda bulunduğunu, bundan ayrı ortak evdeki tüm eşyaların vekil edenine ait olmasına rağmen, davalıda kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla , davalı adına olan araç ve banka hesaplarında bulunan değerler nedeniyle vekil edenine ait bulunan katkı payı, katılma alacağı ve değer artış payı alacağı karşılığında 30000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, vekil edenine ait 25 adet altın bilezik ile ev eşyalarının ise aynen iadesini, olmadığı taktirde bedellerinin faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, dava konusu taşınmazın 30000 TL bedel karşılığında edinildiğini, satış bedelinin 10000 TL"lik kısmının vekil edeninin babasına ait 34 GBL 098 plaka sayılı aracın satılması ile elde edilen gelirle karşılandığını, kalan satış bedelinin kalan kısmının da yine vekil edeni ve babası tarafından ödendiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazın edinilmesinde davacının hiç bir katkısının bulunmadığını,vekil edeni adına kayıtlı banka hesaplarının da esasen vekil edeninin babasına ait işyeri ile ilgili hesaplar olduğunu, babasına ait işyerinde çalışan vekil edeninin işyerine ait işleri rahat yapması için açılan hesapların adına olmasının hesapların vekil edenine ait olduğunu göstermeyeceğini, davaya konu ziynetlerin ise davacının kendisinde bulunduğunu, ev eşyalarını davacıya iadeye hazır olduklarını belirterek yersiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “ Davacının davasının kısmen kabulü ile davacının mal rejiminin sona ermesi sebebiyle talep edebileceği katılma tazminat alacak miktarının 31283,00 TL olduğunun tespiti ile talep uyarınca 30000 TL tazminatın karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; davacının altın takı kişisel eşya alacağı davasının kısmen kabulü ile 25 adet 10’ar gr ağırlığında bir adedi 285,00 TL olmak üzere toplam 7125 TL değerindeki altın bileziklerin davalıdan alınarak davacıya aynen teslimine, altın takı bileziklerin aynen tesliminin mümkün olmaması halinde bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; davacının eşya alacağı davasına konu eşyaları yargılama sırasında davalı tarafından davacı tarafa teslim edildiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına;...” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. .
Taraflar 13.7.2003 tarihinde evlenmiş, 29.9.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 17.11.2008 tarihinde boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, uyuşmazlığın edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince çözüme kavuşturulması gerekmektedir. İleri sürülüş biçimine göre; davanın, katılma payı alacağı isteğine ilişkin olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, hükme esas alınan dosyaya ve oluşa uygun bulunan hukukçu bilirkişi Av. Ebru Sertkayalı, mali müşavir Mahmut Yergin ile bankacı bilirkişi Mehmet Durak Yeşilnacar tarafından düzenlenen 3.3.2010 günlü rapordaki açıklamalar ile mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, TMK.nun 222/ son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edileceğine, taşınmazın edinilmesi için taraflar arasında görülen boşanma davasının açılmasından önce evlilik birliği içinde 30200 TL bedelle satın alınarak davalı eş adına kayıtlanan ve daha sonra 17000 TL bedelle boşanma davasının açıldığı tarihten çok kısa bir süre önce üçüncü bir şahsa satıldığı belirlenen aracın edinilmesinde davalının babasına ait başka bir aracın satılması ile elde edilen 10500 TL dışında davalıya ait başka bir kişisel mal değerinin kullanıldığı kanıtlanamadığına göre; bu durumda aracın edinilmesini sağlayan bedelin 18500 TL"lik bölümünün edinilmiş mallardan karşılandığının ve edinilmiş mallardan karşılanan değerin toplam alım değerine oranının 0.6 olması ve bu oranın aracın satış değerine oranlanmasıyla bulunan karşılığı olan 10528 TL"nin ½ si olan 5264 TL"nin davacıya ait katılma alacağı olduğuna dayalı kabul ve değerlendirme doğru olmaktadır.
Denizbank Zonguldak Şubesinde davalı ... adına 17.2.2002 tarihinde açılan ve davacının babası ile ilgisi kanıtlanamayan döviz hesabının tarafların evlenmesinden önce açılması nedeniyle esasen kişisel mal niteliğinde olmasına rağmen, bu hesapta tarafların evlendikleri tarihte 15389 USD olan bakiyenin, hesabın kapatıldığı 17.7.2006 tarihine kadar işleyen ve 1293 USD olduğu belirlenen faiz gelirinin, kişisel malın gelirlerinin edinilmiş mal olacağına ilişkin TMK nun 219. maddesindeki düzenleme karşısında edinilmiş mal olarak tasfiyeye dahil edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Garanti Bankası Zonguldak Şubesinde bulunan ve davalı ... adına kayıtlı olduğu ve 16.12.2003 tarihinde açıldığı anlaşılan 6689178 nolu hesaba gelince; davalı bu hesabın babasına ait işyerine ilişkin bir hesap olduğunu, zaten tasfiyeye katılan 49976,72 TL"nin vekil edeninin ve davacının gelir durumları dikkate alındığında onlara ait bir tasarruf olmasının da olanaklı bulunmadığını ileri sürerek tasfiyeye dahil edilmemesini istemektedir. Dava konusu bu hesaptan 14.12.2005 tarihinde 31763 TL çekilmiş aynı gün ve 31763 TL yatırılarak davalı adına olan 6792406 nolu hesap açılmış, daha sonra bu hesap kapatılıp 67921185 nolu hesap açılmış, bu yeni hesapta kapatılıp daha sonra tekrar 6791489 nolu başka bir hesap açılmıştır. Birbirini takip eden işlemlerden de anlaşılacağı üzere kaynağı 6689178 nolu hesaptan aktarılan 31763 TL olan para davalı adına açılan çeşitli vadeli hesaplarda değerlendirilerek 5.7.2006 tarihi itibariyle 49976,72 TL"ye ulaşmıştır. 31763 TL"nin ayrıldığı hesap davalının iddia ettiği gibi işyerine ait bir hesap olarak değerlendirilse bile, dosyadaki bilgi belge ve tanık beyanlarına ve özellikle davalının babası ...’ın 20.3.2009 günlü oturumdaki açıklamalarına göre; davalının babasına ait işyerinde babası ile birlikte çalıştığı ve işyerinin tüm parasal işlerini takip ettiği ancak kayıtlarda asgari ücretle çalışıyor gösterildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir çalışma yapan kişinin sadece asgari ücret aldığı ve asgari ücret karşılığı çalıştığı düşünülemez. Bu durumda 6689178 nolu hesaptan ayrılarak davalı adına açılan başka bir hesaba aktarılan paranın artık işyeri ile ilgisinin kalmadığı davalının çalışmaları karşılığında ona ayrılan ve verilen bir para olduğunun kabulü gerekir.
TMK.nun 219. maddesi uyarınca bir kişinin çalışması karşılığında elde ettiği gelir edinilmiş mal olacağından ve edinilmiş mallara katılma rejiminde diğer tarafın dava konusu mal varlığının edinilmesinde maddi bir katkısının bulunup bulunmadığının bir öneminin olmaması nedeniyle diğer bir ifade ile davacının maddi katkısının varlığını ispatlamak zorunda kalmaksızın edinilmiş mal niteliğinde bulunan paraya ait artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) hak sahibi olacağının açık bulunmasına göre; dava konusu olan ve davalı adına kayıtlı hesapta bulunan 49976, 72 TL nin ½ si üzerinde davacının katılma alacağı hakkı bulunduğuna ilişkin değerlendirme de yerinde görülmektedir.
Davalı vekilinin ziynet eşyalarına ilişkin temyizine gelince; tarafların düğünleri sırasında davacıya oldukça fazla ziynet eşyası hediye edildiği, ziynetlerin bir kısmının davacı üzerine takıldığı bir kısmının ise davalının kız kardeşi tarafından taşınan torbaya doldurulduğu, davacının koluna takılan bileziklerin bile en az 25-30 adet olduğu ve düğünde davacıya takılan bu ziynet eşyalarının düğünden sonra davalı ve ailesi tarafından kasaya konulduğu, bu nedenle davacı kadın üzerinde bir kaç basit takı dışında düğünde takılan hiç bir ziynetin yer almadığı, dinlenen tanıkların birbirini doğrulayan beyanları ile anlaşılmaktadır. Her ne kadar ziynet eşyalarının kadın üzerinde olması veya kadın tarafından muhafaza edilmesi genel kural ise de, düğünde davacı kadına takılan ziynetlerin çokluğu ve bu nedenle davalı ve ailesine ait ev ve işyerindeki kasada saklanmış olmaları olgusu karşısında davacının fiili hakimiyetinde bulunmayan ve istediği zaman ulaşması ve yanına alınıp götürülmesi mümkün olmayan, dolayısı ile davalı tarafta kaldığı kabul edilmesi gereken ziynet eşyaları içinde yer alan 25 adet bileziğin davacıya iadesine karar verilmesinde somut olayın niteliğine göre bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 680.00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.525,22 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 30.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.