23. Hukuk Dairesi 2013/9484 E. , 2014/2724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2013/187-2013/470
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu ve sulama ücreti ile gecikme zammına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, gecikme zammının kat edilmesi halinde anaparaya eklenerek çıkacak yeküne yeniden gecikme tazminatı talep edilebileceğini, bunun üzerine başlatılan icra takibinde davalının asıl alacağı kabul ettiği halde gecikme faizine itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalının davacı kooperatif üyesi olduğu ve icra takibine konu asıl alacağı kabul ettiği, bakiye bölüm ve fer"ileri yönünden borca itiraz ettiği, kooperatif anasözleşmesinin 110. maddesine göre sulama suyu fiyatının yönetim kurulunca belirlenmesi gerektiği, Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesinde sözleşmeyle kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranının, yıllık faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağının düzenlendiği, fakat talep ve davaya konu borç dönem aralığı dikkate alındığında Türk Borçlar Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki döneme ait olduğu, belirtilen dönemde geçerli yasal düzenlemeye göre davalının kooperatif ortağı olarak ödememesi halinde hakkında uygulanacak faiz oranını bilerek hareket ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkâr tazminat talebinin ise koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1)Dava, sulama ücreti ve faizinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesi ile 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde, temerrüt faizi, temerrüt faizinin üst sınırı ve yürürlüğü düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. Kooperatif genel kurulunca, aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınmasına karar verilen temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilir.
Davaya konu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiği ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranıdır. Dolayısıyla davacı kooperatif genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri karşısında; mahkemece, varsa aidat ve gecikme zammına ilişkin genel kurul kararlarının dosyaya kazandırılması ve faize faiz yürütülmesine mahal bırakmayacak şekilde bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak, takip tarihine kadar işlemiş faiz ile takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranının aylık %4(yıllık %48) olarak hesaplanması yasaya aykırı olmuştur.
2)Öte yandan, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104. maddesine benzer şekilde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 121. maddesinde "Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi olur. Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez." düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemece anılan yasa hükmüne aykırı şekilde, içinde işlemiş faiz de olan anaparaya ve yine 246,07 TL"lik faiz katılarak takip talep toplamı olan 37.156,61 TL üzerinden yıllık %48 oranında gecikme zammına hükmedilmesi de faize faiz yürütülmesi yasağını ihlal ettiğinden, doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.