3. Hukuk Dairesi 2018/5565 E. , 2018/11468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 18.08.2014 tarihinde davalı şirkete ait enerji nakil hattından kaynaklanan yangın nedeniyle maliki olduğu ... ili, ... İlçesi, ...Köyü"nde kain 345 no.lu parselde yer alan fıstık ağaçları ile diğer meyve ağaçlarının yandığını, meydana gelen zararın mahkeme kanalı ile tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 52.584 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı şirket; davaya konu olay nedeniyle bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, sorumluluğun arıza, bakım ve onarım faaliyetlerini yapmakla görevli olan dava dışı yüklenici firmaya ait olduğunu, olayda davacının ağır kusurunun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 18.206,32 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 12.09.2017 tarih 2016/7476 E. - 2017/11791 K. sayılı ilamı ile; ‘’Davalının temyiz itirazları yönünden; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği, bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntemin, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesi olduğu, mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerektiği, davacının temyiz itirazları yönünden ise; uğranılan zarardan 6098 sayılı TBK"nun 51/1 maddesi uyarınca indirim yapılmasının doğru olduğu, ancak olayın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde yapılan indirim oranının (% 50) fazla olduğundan bahisle’’ bozma kararı verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, olay tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte 52.584,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma ilamına uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Dairemizin 12.09.2017 tarih 2016/7476 E. - 2017/11791 K. sayılı ilamı ile; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği, bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntemin, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesi olduğu, mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında yeniden alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; bilirkişi tarafından Dairemizin bozma ilamına belirtilen formüle uygun şekilde ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti edildiği, sonrasında bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle zararın hesaplandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki raporda; dava konusu yerin ağaçsız değerinin 3.466,67 TL, ağaçlı değerinin 69.454 TL olduğu belirtilmiş olmakla aradaki fark fahiş olup, bu rakamların nasıl tespit edildiği rapor içeriğinden anlaşılamamaktadır. Rapor bu hali ile denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde mahkemece; yukarıdaki hususlar dikkate alınarak, hüküm kurmaya yeterli, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.